'Ömer'
Yumurtalı ekmeğimin son parçasını ağzıma attıktan sonra kalkıp çayımı yeniledim. Hugola içeri giderken bende kalan zeytinleri kutuya geri atıp oturma odasına geçtim.
"Off yayın mı açsak?" dedi. Tamam dedim zaten canım sıkılıyordu. Odama geçtik ve bilgisayara oturduk. "Sen koltuğa otur ben kendime sandalye getiririm" dedim, yok lan olur mu öyle falan derken zorla onu sandalyeye oturtmuştum. Youtubeden yayın açtık ve gayet güzel gidiyordu. Chat yasak değil mi berabersiniz,porgola,oha şip yazılarıyla doluydu. Sinirle "Şu porgola yazan orospu evlatlarını banlasana bi!" diye kızdım. Hugola ifadesizce bana bakıp yüzünü kameraya geri çevirdi. Biraz video izledik,onedio testi çözdük,ateş su oynadık ve zaman hızla geçmişti. Normalde tek yayın açtığımda da zaman hızla geçerdi ama sanki koltuğa az önce oturmuşuz gibiydi. Yayını kapadık hugola acıktığını söyledi. Dışarıdan sipariş edip etmemek arasında kararsız kaldık ama mutfağa gidip baktığımızda fazla bie şey olmadığı için yemek sepetini açtık..
...
'Hürkan'
Mutfak tezgahına uzanmış porçaya ne istediğini sordum,fark etmez diyerek kestirip attı. Aşağı doğru kaydırırken yiyebileceğimiz yemek isimlerini sayıyordum, "hamburger... hmm pizza?" porçay kafasını salladı. "Boşver veya ne istiyorsan bende ondan yerim" dedi. Duymazdan gelip kaydırmaya devam ettim. "Adana kebap,birkaç şiş,tavuk ve pilavdan oluşan bir menü var,puanı da iyi.. Porsiyonların içinde patlıcan da varmış.." kafasını bana kaldırıp şaşkınlıkla yüzüme baktı. "Lan ne var en sevdiğin şey patlıcan değil mi?" dedim, gülüp "sanırım artık değil"dedi. Bir saniye ne? Donmuştum. Düşüncelerim donmuştu. Vücudum donmuştu. Siktir çok zaman kaybettim. Kafamı kaldırıp "n-ne?" dedim. "Bir şey demedim sen söyle lavaboya gidip geliyorum" deyip hızla çıktı. Anlamış mıydı? Yüzüm mü kızarmıştı acaba.. veya bembeyaz mı kalmıştım. Belkide hareketlerimden anladı... Başka bir yemekten bahsediyordur ne sandım ki aniden. O da bir şey düşünmemiştir diyerek nefes alış verişimi düzene sokmaya çalıştım...
...
'Ömer'
Lavaboya girdiğimde kapıyı kapadım ve yaslandım. Karşıdaki aynadan kendime baktım. Ben ne demiştim? Azımdan ne çıkmıştı? Kendime kızarken kapının altına çöküp kafamı kollarımın arasına gömdüm. Ne ima ettiğimi anlamış mıydı? Ondan mı donmuştu? Artık bana mesafeli mi davranıcaktı? Neden beni bu kadar çok iyi tanıyordu? Kafamda çok soru vardı,böyle bir yere varamayacağım gibi düzgün nefes alamazdım. Arkadaşımdı tabiki bilecekti.. Biz iyi arkadaştık.. Arkadaş. Kalkıp yüzüme su serptim ve içeri girdim. "İşeyip geldim" dediğimde hugola kafasını aşağı eğdi, kızarıp,ufak kıkırdayıp öksürdü. "Nold-" kelimem yarıda kaldı.. Evet porçay buraya kadardı,kendini ve rezil hayatını daha önce bitirmeliydin,bu güne kadar nasıl doğal seçilimden ölmemiştin...... Kendime söverken hugola hala gülmemeye çalışıyordu ama yüzünden belli oluyordu. İşte şimdi sıçmıştım. "I-ı.. Ben.. şey.. Sigara içicem" koşma sayılacak kadar hızla mutfaktan balkona geçtim ve sigaramı yaktım. Artık nasıl yanında durabilirdim utançtan geberiyordum ki yemek getiren motorsiklet geldi ve apartmana girdi. Banyoda bu kadar çok zaman geçirdiğimin farkında değildim.. Bir de çıktıktan sonra çiş yaptım dedim........ Yüzüm kızarmıştı ama olayın tamamını anladıkça daha çok kızardım.. Ne yapacağımı düşünürken kapı çaldı hugola ödemesin diye cüzdanımı alıp kapıyı açtım. Kurye bana korkulu gözlerle bakıyordu. Kapıyı kapadığımda hugola "ben öderdi-" durdu ve "lan yüzüne noldu?" fortmantonun aynasından kendime baktım. Kıpkırmızı bir yüz.. Daha ne kadar batırabilirdim ki...-Biraz zaman geçtiğinin farkındayım,düşünüp yazdığım için olayların arasını birleştirmem gerekiyordu.
Beğendiyseniz oy kullanmayı ve yorumda fikrinizi belirtmeyi unutmayınn💘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
1459¬Porgola
RomanceParalel evrenlerin birinde ki bir porgola hikayesi.. Hikayedeki insanlardan biri rahatsız olursa kaldırırım<3