1459¬Porgola

Bölüm 4

'Ömer'
"H-hiç bir şey olmadı" hızla poşetleri göğsüne ittim. Elini elimin üstüne koyduğunda kafamı yerden kaldırıp ona baktım. Sadece gülümsedi ve yemeklerle içeri geçti. Nedense gülüşüyle sakinleşmiştim. O odaya girdiğinde kendimi sarsıp yanına geçtim. "İçecek söyledin mi?" dediğimde kafasını kaldırmadan "dolapta şalgam gördüm onu içeriz diye düşündüm" dedi. Mutfağa yönelip bardaklara şalgam doldurdum. Boş şişeyi çöpe fırlatıp odaya girdim. "Patlıcanlarını bana mı verdin?" dediğimde hiçbir şey demeden omuz silkti. Patlıcanları geri verme teklifimi reddettiği için yemek yerken arada tekrar tekrar soruyodum. "Seni azdırıyor muyum?" dediğinde dondum ve yemek boğazımda kaldı. Öksürüklerimle boğulurken ne dediğini idrak etmeye çalışıyordum. Tuvalet olayını gerçekten yanlış anlamıştı. Sırtıma vurmak için yanıma oturdu ama hala boğuluyordum. Gerçekten boğulup o anda ölmeyi umarak uzattığı suyu aldım. Ne zaman bardağa su doldurmuştu ki? Bir sürd sonra yavaş yavaş kendime geldiğimde "seni 2. kez boğuyordum sanırım" diyerek elini ensesine attı. "Evet umarım üçüncüde gerçekten boğulurum" dediğimde artık daha düzgün nefes alabiliyordum. Yüzünü bana çevirdi,öylece bakıyordu ne yapacağımı bilemedim. Bende kafamı ona çevirdim aramızda bir doğrulmalık mesafe vardı. Bakışlarını ellerime getirdi, utandığı her halinden belli oluyordu. "B-belki tekrar nefessiz bırakabilirim" bana yaklaşıyordu. Dudakları hafif aralıydı. Bana yaklaşıyordu. Ne yakınlaşabiliyor ne uzaklaşabiliyordum. Panik anında vücudumun donmasından nefret ediyordum. Bana yaklaşıyordu. Yaklaştı. Gözleri çok güzeldi. Dudaklarıma bakıyordu. Bana yaklaşıyordu. Belki birkaç santim. Kapı çaldı. Hugolaya bakarak aniden kalktım ve orta sehpaya dolandım. Dengemi sağladığımda durdum ve nefes alıp verişimi düzenledim. Kapıya doğru yöneldim..
...
'Hürkan'
"Seni azdırıyor muyum?" ağzımdan çıkanlara ben bile şaşırken porçay kaskatı kesilmişti. İnsanlar panik halinde donarlardı ona zarar mı veriyordum? Boğazına kaçan yemeği yüzünden öksürürken kalkıp masanın üstünden su doldurdum ve yanına oturdum. Sırtına vururken ona bakıyordum. Bize noluyordu? Bana nolmuştu? Ben hep kızlardan hoşlanmıştım,g-gerçi bu hoşlanma mıydı? Dediğimden lavaboya gidip yarım saat çıkmamış mıydı? Porçay iyice boğulurken ona su verdim. Eli elime deymişti,sıcaktı. Artık kendine geldiğinde "seni 2. kez boğuyordum sanırım" diyerek elimi enseme götürdüm. Sanırım bu onu istemiyordu ona zarar veriyordum. Ağzıma nasıl hakim olabilirdim? "Evet umarım üçüncüde gerçekten boğulurum" dediğinde sesindeki tınıyı çözemedim. Yüzüne bakmaya başladım,bana döndüğünde belli belirsiz gülümsedi. Ah hayır kendimi tutamıyordum. Bu o kadar utanç vericiydi ki bakışlarımı kaçırdım. O benim en iyi arkadaşımdı. Dı? "B-belki tekrar nefessiz bırakabilirim" diyerek dudaklarına uzandım. Bir tepki göstermiyordu. Saniyeler bana çok yavaş gibi geliyordu sanki ağır çekimde dudaklarına yaklaşıyor gibiydim. Yaklaştım sonunda içimden geleni artık yapabilecekken kapı çaldı. Hızla kalkıp orta sehpaya takıldı ama hala bana bakıyordu. Kapı için odadan çıktığında arkama yaslanıp bundan sonra ne yapacağımı düşündüm. Yüzüne nasıl bakacaktım? En iyisi hızlıca gitmek olurdu..
...
'Ömer'
Az önce ne olduğunu düşünmemeye çalışarak kapıyı açtım,karşımda bavullu birini görmeyi beklemiyordum. "Toprak? Ne işin var burda?"
...
'Toprak'
Porçay kapıyı açtığında beni görünce sanki benden bir şey saklıyormuş gibi yüzü değişti. "Toprak? Ne işin var burda?" deyince gözlerimi devirdim. "Salak sende kalıcaktım ya" ben ayakkabımı çıkarırken o "ayın otuzunda değil miydi ya?" Telaşlanmıştı. "Pff git telefonuna bak" diyerek bavulumu içeri koydum ve içeri geçtim. "Ha, evet.." diyerek telefonunu cebine attı. Sarıldığımda karşılık verdi ve hoşgeldin dedi. Ondan ayrılıp kafamı odaya çevirdiğimde biri bizi izliyordu. Elimi kaldırıp salladım "selam hugola"
...
-umarım beğenmişsinizdir,bundan sonra isimleriyle devam edeceğim Ömer/Hürkan olarak. Beğendiyseniz oy kullanmayı ve yorumlarda fikrinizi yazmayı unutmayın⭐💘