lee minho
Kapıyı açtığım gibi Jisung kucağında uyuklayan Soojin ile birlikte içeriye girmiş ve yukarıya çıkmıştı. Bugün Soojin'i hastaneye götürmüş ve gittiğimizde yapılması gereken aşıları olduğunu öğrenmiştik. Aşısını yaparlarken ağlamayan fakat hastaneden çıkmak üzereyken ağlamaya başlayan Soojin hem beni hem de Jisung'u epey şaşırtmıştı.
Soojin, Jisung'un arka koltuğa oturup onun sırtını okşayıp rahatlamasını sağlamasıyla susmuş ve eve gelene kadar uyuyakalmıştı.
"Beşiğe yatırdım, mışıl mışıl uyuyor." kafamı sallayıp güzel diye mırıldandım ardından üstümdeki ceketi çıkarıp merdivenin son basamağında durmuş beni izleyen Jisung'a adımladım.
Yanına geldiğimde gözlerini gözlerime çıkarmış ve gülümsemişti.
"Yoruldun mu kedi adam?" afamı sallayıp onu onayladım ve kollarımı son basamakta olduğu için benden uzun olan Jisung'un beline sardım.
"Çok yoruldum hem de. Beni de uyutmak istersen hayır diyemem." hafifçe kıpırdayıp elini saçıma attı. Başımı göğsünden kaldırıp yüzüne baktım.
"Ben de bu teklifine hayır diyemem sanırım." güldüm, güldü. Gözlerim önce gülüşünde takılı kalıp ardından yüzünün her tarafını turladıktan sonra onları kapatıp yüzümü boynuna gömdüm. Kokusu kolay kolay sarhoş olmamasıyla bilinen beni sarhoş bile ederdi öyle güzel ve yoğundu ki sözlükte bunu anlatabileceğim tek bir sözcük bile olduğunu sanmıyorum.
Kafamı boynuna gömmemle o da burnunu saçlarıma götürmüş ve parmaklarıyla ensemdeki saçları okşuyordu. Ne kadar zaman ben onun boynundaki kokuyu içime çekip orada soluklanırken o benim saçlarımla uğraştı bilmiyorum fakat ayakta olduğumuz gerçeği aklıma gelince kafamı kaldırdım.
Gözlerimi gözlerine çıkarıp elini tuttum. Konuşmak için ağzımı açmam gerekiyordu fakat o kadar mayışmış hissediyordum ki bırakın ağzımı açacak düşünecek takatim bile kalmamıştı.
Birleşik ellerimizi ayırmadan üst kata çıktım ve odamıza girdim. Üstümde olan kıyafetleri umursamadan yatağa yattım.
Ayakta dikildiğini görünce yanımı patpatladım ve kısık bir sesle gelsene dedim. Yüzünde oluşan tebessümle yanıma yattı ardından yorganı üstümüze örtüp bana döndü.
Bir süre Soojin uyanmasın diye, ya da ben bazı şeyleri başka olaylara bağlayıp kafamı yormak istemediğim için böyle düşünüyordum, konuşmadan sadece bakıştık. Gözlerini kapatıp yanıma yaklaştı ve burnunu boynuma yakın bir yere yasladı, ben de bir elimi beline koyup diğer elimle saçlarını okşarken bir yandan saçlarını kokuyordum.
Aslına bakmak gerekirse deminki sarılmamızın tam tersi ve yatarak olmasıydı şu anki pozisyonumuz. Kısa bir süre sonra düzenli nefeslerini duyduğumda gülümsedim ve saçlarının arasına öpücük kondurdum.
"Çok güzelsin ya hayır bir insan nasıl bu kadar harika olabilir. Aşığım diye gözlerim öyle görüyor desem, yok ilk tanıştığımızda da aynısını düşündüm. Cennetten mı düştün mübarek diyeceğim oraya bile fazla mükemmel gelirsin. Off bayılacam şim-"
"Bisi mi dedin?" uykulu sesiyle kafasını hafifçe yukarı kaldıran Jisung'a baktım. Sıçtın beyninin kıvrımlarını götüne soktuğumuz Minhosu sıçtın.
"Ha? Şey yok ya demedim uyku sersemi öyle sanmışsındır." dedikten sonra gergince gülümsedim.
"Tamam o zaman iyi geceler." diyerek başını eski konumuna getirip gözlerini kapattı.
"Hmm sana da, sana da." amına koyim minho olmayan beynine sokayım ben senin minho...
who is chris bang? i only know chris reynolds :]
CILDIRICAM DOAKROKQOEE BACHCHAN THE BEST FANBOY COK GUZEL COK TATLI SEVINIO
*sobbing* kiyOwO
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bu sepet hareket ediyor || minsung √
Fanfiction*knock knock* Jisung! Daha 1 saat önce kargon geldi yine ne sipariş ettin? Bıktım artık senden. ana ship: minsung yan shipler: changlix hyunin chanmin