lee minho
"Alo, Jisung işiniz bitti mi?" bugün Changbin onu aceleyle çağırınca bana haber verip evden fırlayıp gitmişti. Ne olduğunu anlamak için bir beş dakika beklemiş sonradan jetonum düşmüştü.
"Evet bitti yoldayım geliyorum eve doğru. Alınacak bir şey var mı?" Kısaca mutfağa göz gezdirip onu yanıtladım.
"Sen gel yeter." karşıdan bir kaç kıkırtı duyunca ben de gülmüştüm.
"Soojin ne yapıyor?" yerde kendi oyuncaklarıyla demin oynadığımız gibi oynayan Soojin'e baktım ve yanına oturdum.
"Oyun oynayarak seni bekliyorduk babası, değil mi bebeğim?" yeni yeni konuşmaya başlayan Soojin Jisung'un sesini duyunca ellerini telefona doğru uzatıp anne demişti.
Jisung'a anne demesine gülecekken karşıdan gelen "Yah Minho! Sakın güleyim deme!" cümlesiyle kahkahamı yutup dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Aşk olsun hiç güler miydim ben?" dedikten sonra kıkırdadım.
"Hissettin mi?"
"Neyi?" derin bir nefes alıp konuştu.
"Gözlerimi devirdiğimi." onun da şu an gülmemek için yanağının içini ısırdığına emindim.
"Hadi ama senin de kendini gülmemek için kendini tuttuğunu biliyorum." cümlemin bitmesiyle kahkahasını duydum.
"Yakalandım. Neyse karşıdan karşıya geçeceğim şimdi kapatıyorum. Beş dakikaya oradayım bebeğim." telefona öpücük atıp kapatmasıyla sırıtarak yanımda oyuncaklarını dönen Soojin'i izlemeye başladım.
Yaklaşık 10 dakika kadar sonra çalan zille Soojin'i kucağıma alarak ayağa kalkmış ve kapıyı açtım. Karşımda kapıya yaslanmış ağzında gülle bekleyen Jisung'a tek kaşımı kaldırarak baktığımda gülerek omzumu patpatlamış ve bir şey demeden içeri girip mutfağa adımlamıştı.
Onu takip edip mutfağa girdiğimizde ağzındaki ,köküyle koparmış manyak herif, gülü su dolu bardağa koyup sırtını tezgaha yaslamıştı.
"Ellerini yıka, pis ellerinle tezgaha elleme yemek yapıyorum orada." ağzından bir hah sesi çıkarıp ellerini sabunlamaya başladı.
"Adama onun için gül getiriyoruz gördüğümüz muameleye bakın." Ellerini havluya kuruladıktan sonra Soojin'i benden alıp yanağını yanağına yaslamıştı. "Di mi kızım baba hep bana kötü davranıyor." bir kaç mırıltı çıkarıp Jisung'a sarılan Soojin ve onun sırtında yuvarlaklar çizen Jisung'u izledim.
Kısa bir süre sonra göz göze geldiğimizde eliyle gel işareti yapıp gülümsedi. Üç adımda yanlarına gelip kolumu Jisung'un beline sardım ve Soojin'i yanağından öptüm.
"Bana yok mu?" dudaklarını büzüp bana bakan ve yanağını parmağıyla gösteren Jisung'a gülüp dudaklarımı yanağına bastırdım.
"Oldu mu?"
"Olmadııı ama önce Soojin'i yatırayım bak uyudu kaldı yavrucağız ne yaptıysan evde."
"Kokun mayıştırmıştır."
"Hmm güzel kokuyorum yani." sırıtarak bana bakınca elimle kafasını çevirdim.
"Güzel kokuyorsun demedim." diyerek omuz silktim. "Zoru oynuyorum diyorsun yani lino." gözlerini kısıp bana baktığında gülüp ondan ayrıldım.
"Bilmem öyle mi diyormuşum? Neyse hadi sen yatır beni de yemeği ısıtayım." gülerek kafanı salladı ve üst kata çıktı.
Dolaptan hazırladığım şeyleri çıkarıp ısıtmak için ocağın üstüne koydum. Çok geçmeden Jisung da aşağı indi.
"Yardım istiyor musun?" cıklayıp kafamı iki yana salladım.
"Sadece ısıtıyorum zaten bir şey yok." sırtımı tezgaha yasladım ve masaya poposunu yaslayan Jisung'a baktım.
"Neler yaptınız?"
"Kaydın benim olan kısmı silinmiş tekrar söyledim, o kadar."
"Anladım."
Bir süre öylece birbirimize baktık ardından Jisung'a doğru büyük bir adım attım ve önünde durdum. Aramızda belki bir karış belki de daha az bir mesafe vardı şimdi.
Gözlerimlerimi dudaklarına indirdim ve ardından tekrar gözüne çıkardım. Onun da benim dudaklarıma baktığını görünce kafamı biraz daha yaklaştırdım.
Kirpikleri titrerken göz kapakları zorla açık duruyordu. Bir elimi beline diğer elimi de yanağına koydum ve önce belini sonra yanağını okşadım.
Yutkunduğunu görünce titrek bir nefes verip hafif aralık dudaklarına dudaklarımı bastırdım.
Önce ikimiz de hareketsiz kalmıştık ardından Jisung yavaşça dudaklarını hareket ettirmeye başlayınca nefesimin kesildiğini hissettim.
Ne zamandır tadını merak ettiğim dudaklarını öpmek cennete gitmek gibi bir şey gibi geliyordu bana. Ayrıca kullanmayı bırakamadığı şeftalili dudak koruyucunun tadını ve kokusunu onun dudaklarından almak hayal edebileceğimden daha güzel bir duyguydu.
Sanki uzun zamandır su içmemiş birinin tekrardan suyla buluşmasındaki gibi özlemle öpüştük bir süre.
Soluklanmak için dudaklarından ayrıldığımda anında dudaklarımdaki hissi özlemiştim. Alnımı alnına yasladım ve iki üç derin nefes aldım.
Öylece nefeslendikten sonra önce dudaklarıma küçük bir öpücük bırakıp ardından kollarını omzuma sarıp yüzünü boynuma gömdü.
Gülümseyerek ben de yüzümü onun saçlarına gömdüm. Ne kadar öyle sarmaş dolaş durduk bilmiyorum, belki de vakit kavramının onunlayken tersinine dönmesinden ötürüydü bu emin değilim, ama burnuma güzel kokusu dışında bir yanık kokusu da ulaştığında aklıma ocaktaki yemek gelmişti.
"Hasiktir Jisung, yemek yandı yemek!"
ee opustuler bunlar sew olmalari (so final) yakin demektir bu heh
OFF EXOMUN SARKISINI DINLEDINIZ MI?!?! ABI ASK LAN ASKKKK amcik araplar olmasa o kadar izlenme silinmeyecekti ama anlatamiyorsun gerizekali mallara
AY BU ARADA KINGDOMU KAZANDIK YA ORADA BI AGLADIM BEN, BEN BEN AGLAMAK NE DEMEK BILMEYEN BEEEN 😿😿 COK ASIGIM BU COCUKLARA artik oturdum hyunjinimin donmesini bekliyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bu sepet hareket ediyor || minsung √
Fanfiction*knock knock* Jisung! Daha 1 saat önce kargon geldi yine ne sipariş ettin? Bıktım artık senden. ana ship: minsung yan shipler: changlix hyunin chanmin