9

1.4K 192 69
                                    

lee minho

"Minho, Minho kalk çabuk!" beni sarsarak uyandırmaya çalışan Jisung'un sesini duyunca vakit kaybetmeden olduğum yerde doğruldum.

"Ne, ne oldu?"

"Soojin, Soojin'in ateşi var. Hem de çok, yanıyor resmen..." sözleriyle Soojin'e dönüp elimi alnına koydum.

"Siktir, belki elim soğuktur." bu sefer dudaklarımı alnına bastırıp ateşine baktım. Yanıyordu.

"Jisung çabuk banyoyu hazırla ve suyu hasta olmayacağı kadar soğuk yap. Ateşini düşürmeliyiz yoksa havale geçirecek." kafasını sallayıp hemen banyoya koştu ve bir kaç saniye sonra su sesi gelmeye başladı.

O suyu ayarlayana kadar ben de üstündekileri çıkarıyordum.

"Su hazır." hızlı adımlarla banyoya adımlayıp Soojin'i Jisung'a verdim ve üstümdekileri çıkarıp tekrar kucağıma aldım. Ardından küvete oturup Jisung'a döndüm. Yanakları kızarmıştı...

"Ben Soojin'i tutacağım sen de yıkayacaksın tamam mı?" hızla kafasını sallayıp yandan tası aldı ve yavaşça Soojin'e dökmeye başladı. Hızlıca eline bebek şampuanını alıp dikkatlice köpürttü ve başını duruladı.

Her şeyi halledince Soojin'i kucağına verip yandaki havluyu Soojin'e sardım ve ateşine tekrar baktım, çok olmasa da biraz düşmüştü.

"Bebeğim sen Soojin'i iyice kurula ve giydir. Ateşi düşmüş biraz da olsa. " beni kafasıyla onaylayıp ağzının içinden şükür diye mırıldandı ve odaya adımladı. Ben de banyodan çıkıp Jisung'un odasına girdim.

Altıma hızlıca onun iç çamaşırı ve eşofmanlarından bir tane geçirip sweat aradım. Onun bedenine büyük ama bana tam gelen bir tanesini alıp odadan çıktım ve yanlarına adımlarken kafamdan geçirdim.

Odaya girip uykuya dalan Soojin'i izleyen Jisung'un yanına oturdum.

"Daha iyi mi?"

"Evet düşüyor ateşi, ince şeylerden giydirdim üstüne." kafamı sallayıp başımı omzuna koydum.

"Korktum..." konuşmasıyla omzundan kafamı kaldırmadan yüzüne baktım. Yunan tanrısı mübarek.

"Ben de, daha önce hiç bir bebeği ne yıkamaya ne de bebeğin ateşini düşürmeye çalıştım. Bizde ne yapıyorsak aynısıdır diye düşündüm ama olmasaydı ne yapardım bilmiyorum." endişeyle nefesini verince tebessüm ettim. "Ama sonuçta işe yaradı fikrim yani sorun yok şu anlık. Sabah Chan'a sorarız."

"Tamam sorarız." deyip kafasını omzundaki kafamın üstüne koydu. Evli çift gibi hissetmem normal mi? Kesinlikle normal yani dışardan biri görse öyle sanar benim şahsi fikrim değil, aynen.

"Saat kaç?"

"Demin baktığımda 5.13tü."

"Anladım gel hadi biraz daha uyuyalım." diyerek yatağa yattım. O da benim ardımdan yatıp bana döndü ve saçlarımı karıştırdı ve sonra elini kendi saçlarına attı.

"Evet, kesinlikle maviye boyamalıyım bu saçları." olabildiğince omuz silktim.

"Başkaları sana alıcı gözle bakmadığı sürece harika bir karar." kıkırdadı "Çok mu seviyorsun beni yoksa paylaşmak mı istemiyorsun?"

"Düşünmeme izin ver lütfen."

"Tabii ki, zamanımız bol." kısa bir süre düşünüp parmağımı dudaklarıma koydum.

"Bence tahmin etmelisin."

"Hmmm, edeyim... Bence beni evrenler kadar seviyorsun sen." güldüm, şu an şaka yaptığımızı sanıyordu ama herkes bilirdi ki her şakanın altında bir gerçek yatar, işte benim gerçeğim de bu Jisung'u çok seviyorum. Ya da onun deyişiyle evrenler kadar seviyorum.

Sonuç fark etmiyor gerçi. Onu seviyorum ama arkadaşız.

"Doğru tahmin küçük sincap." bu sefer o kıkırdadı.

"Biliyordum desem?" kafamı salladım

"Bildiğine inanırım derdim." bakışlarını benden çekip tavana odaklandı. Tavanda küçük yıldızlar ve ayrıca gezegenler vardı.

"Sence bu sincap seni seviyor mu?" gözleri hâlâ tavandaki çıkartmalarda geziniyordu.

"Bilmem belki seviyordur, belki de sevmiyordur." bu sefer ben de gözlerimi tavana sabitledim. Belirsizlik içinde verdiğim cevaba karşılık belli belirsiz güldü.

"Ben sincabın seni sevdiğinden emindim oysa ki." kalbim tekledi. Yüzümü ona çevirdim.

"Peki beni o şekilde seviyor musun yoksa sevmiyor musun?" kafası karışmış şekilde gözlerini bana çevirdi.

"Tam olarak ne şekilde sevmeliyim, ne?" saçma sapan soruma kızdım.

"Ahh bilmiyorum ki. Uykusuzluk yaramadı sanırım hadi Soojin uyanmadan uyuyalım. Guzel geceler." gözlerimi kapatip yorganı üstüme çektim. Sıkıntılı nefes verişini duysam da utancımdan uyanana kadar gözlerimi açamadım.




 Sıkıntılı nefes verişini duysam da utancımdan uyanana kadar gözlerimi açamadım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

bu sefer buraya yazacak bir seyim yok ;(

bu sepet hareket ediyor || minsung √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin