Müzayedede Savaş

113 48 33
                                    


Aynanın karşısında kızaran gözlerime ve silinen eyelinerıma bakarak iç geçirdim. Yumruk yaptığım ellerimi gevşeterek kapıdan çıkarak adımlarımı zemine sert şekilde atmaya başladım. Kızlar tuvaletinin kapısını sert kapatarak insanların toplandığı alana doğru ilerledim. Akan gözyaşlarımın belli olmaması için çabalamış olsam da Bahar kolaylıkla anlardı. Adımlarımı atarken bir yandan da Kıvanç'ın bana söyledikleri cümleler zihnimin içinde yankılanıyordu. Tek bir kelimesini bile unutmuyordum. 

Oturduğum masaya geri döndüğümde Bahar şaşkın gözlerle bana baktı.  Soru sormasına izin vermeden boş masadaki sandalyeyi çekerek Bahar ve sevgili Kerem'in karşısına oturdum. Telefonu masaya ters bırakıp çantamın askısını kolumdan çıkardım.

Bahar'ın sevgilisinin ismini duymamak imkansızdı. Tüm sosyal medyalarda herkesin görebileceği şekilde" Bahar ❤ Kerem" yazmıştı. Sosyal medya yetersiz gelmiş olmalı ki bir de tenine kazımıştı. Bahar'ın tüm bu çocukça ve gereksiz bulduğum davranışları olmasa bile teyzemin akrabalara anlata anlata bitiremediği biricik damadı Kerem'i bilmeyen yoktu. Gerçi teyzemin gösterdiği fotoğrafta daha yakışıklı gözüken Kerem'in sanki havası alınmış gibiydi. Karşımda gördüğüm ve Bahar'ın zihnimde oluşturduğu süper yakışıklı zengin sevgili profili uyuşmuyordu. Zaten ilk gördüğümde yalanları ortaya çıkmasın diye fotoğraf üzerinde oynamalar yaptığını anlamıştım.

Sevgi gösterilemezdi, hissettirilebilirdi. Harfler, mürekkepler ve fotoğraflar sevgi anlatmak için yetersiz geliyordu bana. Ben sevdiğimi kelimelere sığdırmazdım, sevdiğimi tüm kalbimle hissettirirdim.

"Ne oldu kuzi?" diye sordu.

"Kazanmak istiyorsanız açık artırmada satılacak 08 numaralı tabloyu için tekliflerde bulunun. Tabloyu yapan sanatçı kimliğini gizli tutuyor ve son zamanlarda dünyanın her yerinden alıcısı var, herkes o tabloyu istiyor, tahmin edebileceğin üzere Kıvanç'ta." Kerem konuşmamı keserek araya girdi. 

"Biz buraya o aptal tablo için gelmedik." dedi ciddi bir şekilde. 

"Neler oluyor anlatacak mısın kuzi?" diye aynı soruyu farklı şekilde sordu. Onların itici tavırlarını görmezden gelerek, "Konuşmamı kesmeseydiniz sorularınız cevaplarını duyacaktınız. " dedim iğneleyici bir ses tonuyla. "Amacınız tabloyu satın almak değil, fiyatı yükselterek Kıvanç'ın cebini boşaltmak. Belli bir yere kadar fiyatı artıracaksınız ve hırs yapan o adamda sizinle olmayan parasıyla yarışacak. En beklenmedik anda geri çekilerek ona değerinin üstünde satın almasını sağlayacaksınız ve zaferiniz kesinleşecek." 

"Böyle gereksiz çabaya gerek yok, zaten ben kazanacağım." dedi kendinden emin bir şekilde. 

Arkası boş, göz korkutmak için söylediği belliydi. Müzayedede  doğru teklifler vermenin önemli olduğu gibi başlamadan önce insanları gözlemlemek ve onlarla konuşmakta bir o kadar önemliydi. Göz dağı vermek yerine korktuğunuzu belli edip köpekbalıklarının dikkatini çekebilirdiniz. 

"Hayatında kaç kere müzayedeye katıldınız?" 

Gözlerindeki bakışından, kendinden emin oluşundan ve hiçbir şey bilmediği belli eden yüz ifadesinden ilk kez katıldığını anlamak benim için çok kolaydı. 

Cevabını bildiğini bilmeme rağmen düşünüyormuş gibi yaptı ve "Birkaç kere." diye yalan söyledi. 

"Yalan söylediğiniz belli ama ben sizin aksinize birkaç kereden çok daha fazla katıldım." Araya giren Bahar, "Hayırdır kuzi? Tecrübelerini neden bizimle paylaşma isteği duyuyorsun?" diye soru yöneltti.

Sorusu yine zihnimdeki tozları havalanmasına sebep olmuştu. Çatılan kaşlarım, gerilen yüzüme şaşkın bakarlarken, "Yollarımız farklı olsa da istediğimiz şey aynı. Kıvanç'ın kaybetmesi."

Boş TuvalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin