İlklerin Verdiği Heyecan

85 31 8
                                    

*Rüya*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*Rüya*


Dünyaya gözlerimi açtığımız anda sınavımız başlıyordu. İyilikle ile kötülük, aydınlık ile karanlık... Sürekli doğru tarafı seçmek için çaba gösteriyoruz. Sevincimiz, üzüntümüz, ailemiz, dostlarımız bazen bizim sınavımızın büyük bir parçası oluyorlardı. Ayrıca sınavın kendisini yaşadığımız bu dünyada sınavlar bitmiyordu. İyi bir eğitim hayatı için, iyi bir iş hayatı için sürekli sınavlara tabi tutuluyorduk. Doğruluğu, işe yararlılığı tartışılır olan bu sınavlar hayatın kaçınılmaz bir parçası olduğundan hepimizin kaderiydi. 

Bende meslek hayatıma başladığımda, üniversite sınavından sonra bir daha herhangi bir sınava gireceğimi hayatta düşünmezdim. Sınav yıllarımda çektiğim zorluğu anımsamam ne kadar nefret ettiğimi hatırlatmaya yeterdi. Edebiyatla aram hiç barışmamıştı. Tarihi ise sadece sanatla iç içe olduğu kısımlara ve ülkemizin şuana ulaşmak için verdiği mücadelelere hakimdim. Lisede kısaca yeteneği olan ama derslerde başarı olmadığı için harcanan bir kızdım. Hiç mi iyi dersim yoktu? Sürekli tam puanı gördüğüm tek ders vardı. 

Resim. 

Bunu söylediğimde aldığım tepki sürekli, "Herkesin resmi dersi yüksektir." oluyordu. Ama ben çabaladığım için yüz alanlardan değildim. Bunu bana söyleyen bizzat lise öğretmenimdi. Bana, "Sen bu notları fazlasıyla hak ediyorsun." demişti. Egoist ve özgüveni yüksek biri değilim ama öğretmenim fazlasıyla haklıydı. 

Yarışmalardan aldığım il birincilikler, ülke çapında aldığım birincilikler ve tüm bunların yeteneğimi kanıtlaması yetmezmiş gibi yurtdışında aldığım ikincilikle resmimin sergide yerini alması, ünlü sanatçılar tarafından eleştirilmesi benim en büyük gurur kaynağımdı eğitim yıllarımda. Belki sınavlarda dereceye girecek kadar zeki değildim ama dünya çapında birincilikler elde edecek kadar yetenekliydim. 

Yurtdışında yapılan yarışmada aldığım ikincilik ilk başlarda beni çok mutlu etti. Aileme, ülkeme gurur kaynağı oldum. Adım gazetelerde geçti, röportajlar yaptım. O sergide sergilenen en genç sanatçı olarak hala adımdan söz ettiriyordum fakat bir süre sonra ikinciliği kendime yakıştırmaz oldum. Hırslandım ve daha sıkı çalıştım. Artık test ve ders kitaplarım birer çizim defteriydi benim için. Ve  tüm bu emeklerimin karşılığını dört yıl sonra alabilmiştim. Lisenin son senesinde başladığım işi üniversite son sınıfta birincilikle bitirmiştim. 

Tekrar ismimi her yerde görmeye başlamıştım. Birçok ünlü isimle tanışmış, konuşabilmiştim. Birincilikle birlikte hayatımın unutulmayacak günlerini yaşamıştım ve aldığım bu birincilik hayatımda yaşadığım son güzel anlardan bir olarak kalmıştı. Mezun olduktan sonra iş aramış ve sayamayacağım kadar fazla olan ödüllerim sayesinde kolayca bir iş bulmuştum fakat şuan anlıyorum ki çalışarak hayatımı mahvediyormuşum aslında ben. 

Eski günlerdeki heyecanı bir daha hissetmemiştim. Yeteneğimi ve hayal gücümün sınırlarını zorlamaz olmuştum. Potansiyelimin sadece bir kısmını kullanmaya başlamıştım. Bu yüzden yeteneğimi kaybetmiş olabilir miydim?  

Boş TuvalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin