Geçmişin acı izleri

10 0 0
                                    


Elime kremi sürerken dikkatli ve yavaş bir hareket ediyordu lakin yüzüme bakmıyordu. Tüm bunları yaparken benimle göz teması kurmaktan da kaçıyordu. Ben ise konuşabilmek için onu sabırla bekliyordum. Nihayetinde krem sürme işlemini bitirdi ve sargıyı sardı. Ardından ayağa kalkıp arkasını döndüğünde elinden tuttum. 

"Beni dinleyecek misin? Lütfen açıklama yapmama izin ver. Kendimi böyle çok kötü hissediyorum. " 

Söylediklerime karşılık vermeden oturdu. Daha fazla vakit kaybetmeden konuşmaya başladım. "Senden bunu sakladığım için bana kızmakta haklısın ama bunu seni için yaptım. O gitarın senin için ne kadar değerli olduğunu anladıktan sonra öylece verdiğin karardan pişman olabileceğini düşündüm. Senin adına düşünmen ve senden gizli böyle bir şey yapmam asla doğru değildi, özür dilerim. Kalbimin sesine kulak tıkayamamak benim hatamdı."

Konuşması için biraz daha bekledim ama o sessizliğini korumakta kararlıydı. Tekrar söze atılarak, "Kıvanç bir şey söylemeyecek misin? Bana çok kızgın mısın?" 

Sessizliğe bürünmesi beni korkutuyordu. Benimle konuştuğunu ve neler hissettiğini söylemesini istiyordum. Ne kızgın olduğunu söylemesini ve kendimi affettirebilmeyi diliyordum fakat bilinmezlik çok acı veriyordu. 

"Evet sana kızdım ama sana olan kızgınlığımın sebebi beni düşündüğün için ya da kalbinin sesini dinlediğin için değil. Eğer bir ilişkiye başladıysak benim hayatım diye bir kavram yok artık. Sadece kızdığım nokta geçmişte kalan her şeyi unutmak istediğimi bilmene rağmen hatırlatman. Ben şuanda mutluyum, seninle mutluyum, bu bana yeterli ve bunun sonsuza kadar böyle kalmasını istiyorum."

"Biliyorum... Dürüst olmamı ister misin?" diye sordum. "Duymak istemeyeceğin şeyler söyleyebilirim."

Gözlerimi ondan kaçırsam da onun bana baktığını biliyordum. Kısa bir süre sessizce bana baktıktan sonra, "Lütfen, bana karşı hep dürüst ol. Senin söyleyeceğin acı verici bir söz bile benim için değerli." 

Derin bir nefes aldıktan sonra söyleyeceklerimi en doğru şekilde ifade etmeye çalıştım. "Annenin seni sevmediğini düşünüyorsun ama bence yanılıyorsun. Evet, annen senin yanında olmadı - ki bu konuda haklısın - ama onun tarafından da düşünmelisin. Bunu hiç denedin mi? 

Beni yanlış anlamanı istemem, acını asla hafife almıyorum. Senin neler yaşadığını hayal etmeye bile çalışsam bunu tam anlamıyla başaramayacağımı biliyorum. Sadece yaşadığın onca acının üzerine kendine acı çektirmene dayanamıyorum. Gülümsediğin zaman arkasındaki burukluğu hissedebiliyorum. Hayatımız sonsuz değilken acını ağırlaştırman doğru değil ve bundan kurtulmanın yolu anneni affetmekten geçiyor. Bu konuda korkak davranıyorsun. Yüzleşmekten korkuyorsun. Belki de tek sorunun buradadır."

Söylediklerime karşılık olarak bağırmasını, yalanlamasını bekliyordum ama hiçbir şey demedi. Bir şey demesini bekliyordum ama o çok dalgın görünüyordu. Usulca araladığı dudaklarından, "Haklısın yapmaya cesaret edemediğim şeyler var. Onları yapmak istesem..." dedi ve durakladı. "Benim yanımda olur musun?" diye sordu.

Sorusuna bir an olsun bile düşünmeden, "Tabi kii olurum." diye yanıtladım. "Peki cesaret edip yapamadığın şeyler ne?" 

"Annemin mezarını ziyaret etmek, annemin babamı beklediği evde kalmak ve annemin bana yazdığı mektubu okumak. Bazen bunlar aklıma geliyor gitmek istiyorum, geçmişimi kabullenmek istiyorum ama sonra beni seven herkese fazlalıkmışım gibi hissediyorum. Bir ses bana doğmasam her şeyin daha güzel olacağını söylüyor ve ben o ses karşı kulaklarımı tıkayamıyorum. Bir şekilde yeşeren cesaretim köklerinden kopuyordu. Her şeyi yapma cesareti olan Kıvanç'ın kendi geçmişinden korkup kaçması hep ona kolay göründü. Aptalın tekiyim ben değil mi?" 

Boş TuvalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin