Yeni bir kurgu ile sizlerleyim. İlk defa güncel bir kurgu yazıyorum.
Aksiyon ve macera dolu bir hikayeye hazır mısınız?
Başlama tarihini ve saatini alabilir miyim?
Yorumlarınızı merakla bekliyorum.
İyi okumalar diliyorum.
NOT: Kitabı okumak bazı bölümlerden sonra ciddi sabır gerektirecek farkındayım. Hatta siz bizzat karaktere çok güzel duygularınızı ileteceksiniz. Okurlarımdan tek ricam kurgunun daha yazılmadan önce oluşturulduğunu bilmeleri. Yani otuzlu bölümlerde bize saç baş yolduran bir şey altmışıncı bölümlerde karşımıza çıkıyor.
🖤
'Başarıya hiç bir zaman çiçekli yollardan gitmedim ben, o çiçekleri tırnağım ile kazıyarak ektim, yeri geldiğinde göz yaşlarım ile suladım.'
Başarmanın hazzı bana altın bir tepside sunulmadı. Bunu kurtlar sofrasında hayatta kalma mücadelesi verirken kendim acı tecrübeler ile bizzat öğrendim. Hayatta kalmak için mücedale etmek zorunda kalırsın ve bu mücadelede yara alamazsın. Seni yaralayacak her şey düşmanındır çünkü.
Eğer Kurt Gölü'nde büyüdüysen bir kurt olmak zorundasın. Hayatta kalmalısın ve sana yapılan hiçbir şeyi unutmamalısın.
Sesli bir nefes verdim. Düşünceler yine beynimde her sabah olduğu gibi kendini tekrar tekrar hatırlattı. Aslında... dedim kendi kendime. Aslında istediğin hayat bu mu? Bundan başka bir hayat var mı? diye sordum kendi kendime.
Bundan başka bir hayat yoktu ki..
Benim hayatım buydu..
Benim hayatım Kurt Gölü olmuştu..
'Hayat bazılarımız için zordu ama bazılarımız içinse daha zordu. Şimdi arkama yaslanıp bir verandada keyifle umutlarımız gibi çiçek açmış bir sonsuzluğu izlemek istiyorum. Bir hayalim var biliyorum. Bir gün gerçek olacağını bildiğim düşlere sahibim. Bir gün.. İçimde ukde kalan yarım kalmışlıklar dudağımın kenarında bir tebessümde kaybolacak. Ben o günü yaşayacağım ve bu yaşadığım anı hatırlayacağım. Tebessümle..'
Kafamı sağa sola salladım. Gerçekten yaşlandığımda bahçesi olan verandalı bir evde oturacağımı hayal eden o küçük kıza gülümsedim. Bunu hayal etmem bile komikti.
Koşu parkurunda son engele geldiğimde saatime baktım. Saat altıya yirmi vardı. Güne koşarak başlamak ve günün ilk ışıklarına yemyeşil ağaçların arasında kendine yuva arayan kuşların sesi ile uyanmak ruhumun terapisiydi. Aslında bu sessizlikti benim terapim.
Düşünceler ne zaman bedenimi ele geçirmeye çalışan bir virüs gibi yavaş yavaş beynime sızmaya çalışsa, bununla savaşmak için hep yaptığım şeyi yaptım. Koştum. Hem de saatlerce koştum. Kalp ritmim değişinceye bacaklarım isyan edinceye kadar koştum.
Sabahın ilk ışıklarına ilk merhabamı sundum bu sabah yine diğer sabahlar yaptığım gibi. Kimsenin olmadığı saatlerde evrenin sadece bana özel olduğunu hissetmemi sağlayan yalnızlık ve sessizlik bana yarenlik ederken en çok etrafındaki sessizliği dinlemeyi seviyordum.
Sabah koşusu için koşu parkurunda gelenler ile benim de bugün için sabah antrenmanım bitmişti. Çoğunluk koşmaya başlarken ben de yatakhanenin olduğu tarafa doğru yürümeye başladım.
Yatakhane olarak kullanılan binanın soğuk ve ezbere bildiğim koridorlarını yavaş yavaş aşarken, odamın önüne geldiğimde içeri girdim. Günlük rutin olarak yaptığım gibi kahvaltı saatinden önce duş alıp hazırlandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA GÖLGE +18 (TAMAMLANDI)
Action"Ah tahmin bile edemezsin. O sırada çok yalnızdım. Terk edilmiştim, hem de hiçbir şey söylenmeden. Yaralarımı saracak birisine ihtiyacım vardı. Savaş o karanlık günlerimde bana umut oldu. Bilirsin, biz çoğunlukla korunsak da bazı zamanlarda korunmay...