4. Cezalısın.

35.4K 1.9K 483
                                    

Hepinize merhaba,

Yeni bölümle sizlerleyim.

Bölüm başlığı kim için hadi tahmin edelim 😂

İyi okumalar diliyorum.

🖤

Rüzgar'ın sesi içerideki bütün sesleri bastırırken aynı zamanda bütün bakışların da bize dönmesine sebep oldu. Gerildiğimi hissettiğimde gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım. Rüzgar, sert adımlarla yanıma geldiğinde benden bir açıklama bekleyen gözlerine baktım ve ne istiyorsun anlamında kafamı salladım.

Böyle yaparak beni daha zor bir duruma soktuğunun farkında değildi. Aklından onlarca düşünce yüzlerce soru geçtiğine emindim.

Tamam beni düşündüğünü biliyorum ama bazen bunu yaparken benim yetişkin bir birey olduğumu ve kendi başıma kararlar verebilecek duygusal olgunluğa sahip olduğum gerçeğini bilerek ya da bilmeyerek görmezden geliyordu.

Abim değildi ve öyleymiş gibi davranmaktan vazgeçmeliydi.

Rüzgar'ın bana karşı bu korumacı tavrının altında yatan bir sebep olduğunu hissediyordum ama bu nedeni hiçbir zaman öğrenemedim. Bir defa sormaya çalıştım ama yanlış anladığımı ve boş yere kafamı bunlarla meşgul etmememi söyledi.

Sanki söylediği her şeyi yapan birisi vardı gibi karşısında. Beni tanımasına rağmen hala yapmayacağımı bildiği şeyleri söylemekten vazgeçmiyordu.

Tekrar kafamı salladım. Bunu yapmamla birlikte bileğimden tutarak beni çıkışa doğru sürüklemeye çalıştı. Bir yüzüne bir de sertçe bileğimi tutan ellerine baktım. Sakin tutmaya çalıştığım bir ses tonu ile konuştum.

"Rüzgar bileğimi bırak! Seni bir kere daha uyarmayacağım," dedim sinirle. Sözlerime tepki vermeden yürümeye devam ettiğinde buna izin vermedim.

"Bırak şu bileğimi! Sence ben bileğinden tutup zorla sürükleyeceğin birisine benziyor muyum? Ya da buna izin verecek birisi?" diye bağırdım.

"Beste yürü! Sadece konuşacağız," dediğinde diğer elim ile bileğimi saran elini tuttum ve geriye doğru büktüm.

Bileğini biraz daha geriye doğru kıvırdığımda acı dolu sesi odayı doldurdu. Benden ayrılarak bir adım geriye doğru sendeledi. Çektiği acının izleri yüzünü çoktan çevreleyen bir ifadeye bürünmüştü. Kaşlarını çatarak bana bakmaya başladı.

Bunu yaptığım an yaptığım şeyden çok pişman olmuştum ama kınından çıkan okun geri dönüşü yoktu.

Rüzgar'a zarar vermek yapacağım son şey bile olamazdı.

Sadece kendimi onun kıskacından kurtarmaya çalıştım. Çocukluğumdan beri kendimi korumak için çoğunlukla sonucunu düşünmeden hareket ettiğim bir çok anım oldu.

"Beste sen ne yapıyorsun? Ah! Kahretsin! Bileğimi kırdın," diye öfkeyle soludu.

İçim yaptığım şey için ondan sessizce binlerce özür dilerken, düz tutmaya çalıştığım bir sesle cevap verdim.

"Seni uyardım. Bir daha sakın bunu yapmaya kalkışma yoksa bu sefer gerçekten bileğini kırmakta tereddüt etmem. Ayrıca amma gürültü yaptın. Bu kadar da sızlanma. Kırılmadı yani sekiz saniye daha kıvırsaydım şuan acıdan kıvranıyordun," dedikten sonra üzerimdeki bakışlara aldırmadan çıkışa doğru döndüm.

Aynı anda Gölge ile göz göze geldik. Dudağının belli belirsiz kıvrıldığında şahit oldum.

Harika! Yaptığım şeyden memnun bir ifade oluşmuştu yüzünde. Bu da onun benim gibi sadist tarafının daha ağır bastığını gösteren küçük bir ipucu olabirdi ya da en basit haliyle kendimi savunduğum için memnun olmuştu. Sıkıntı ile sesli bir nefes verdim. Bunun bir önemi yoktu.

KARA GÖLGE +18 (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin