Onuncu Bölüm

2.4K 149 53
                                    

Bu şarkı beni hep hüzünlendirir... Ama bir o kadar da çok severim. Bu bölüm hem duygusal hem de vermek istediğim küçük bir mesajı kapsayacak. Umarım seversiniz<3 İyi okumalar

Gergin gecenin ertesi günü ikili erkenden kalkıp şirkete gitmişti. Jungkook Jimin'e şirketi kısaca gezdirmiş ve zaten bildiği bilgileri kullanmasını rica etmişti.

Bundan sonra bu şirkette ikisi çalışacaktı. Jimin artık daha ileri bir seviyede olduğu için az da olsa endişeliydi. Ancak Jungkook herhangi bir problemde yanında olacağını ve sorun etmemesini söylemişti.

Jimin bugün kendini şirket gözlemine verememişti çünkü kafası halâ Jungkook'un ona anlatması gereken hikayelerdeydi. Kısa bir geziden sonra odasına girip başlangıç için gerekli her şeyi yaptı.

Şirket güzeldi, her oda güzel dekore edilmişti. Koridorları geniş, duvarları siyah beyaz tablolar dolduruyordu.

Burası kurulduğundan beri satışlarda veya projelerde hiç düşüş göstermemiş hep artışta sabit kalarak dişli bir rakip olduğunu çok net göstermişti.

Ama Jungkook burasıyla pekte ilgilenmiyor gibiydi, onun asıl işi yer altındaydı. Jin, Namjoon, Taehyung ve Hoseok'ta da olduğu gibi.

İlk iş gününden sonra eve dönmek için arabaya bindiler. Binadan çıkıp otoparka yürürken Jungkook durup;
"İstersen kendi aracınla gelebilirsin." demişti kendi arabasının kapısına yaslanarak.

Teklifini söylerken cebinden Rothmans markalı sigarasını çıkardı. Paketten çıkarttığı bir dal ince uzun sigarayı gümüş renk çakmağıyla yaktı önce. Alevin ısısı sigarayı yakar yakmaz içine çekti gri bulutu. Sonra kemikli iki parmağının arasına alıp dudaklarına tekrar götürdü.

Dumanı içine çekerken Jimin onu süzüyordu. Bakışlarını çekmek istememişti aslında. ama Jungkook'un söylediği şey kafasına yeni dank etti.

Jimin hemen arkasına baktı ve beyaz spor arabayı gördü. Gözleri spor arabayı gördüğünde içindeki bulanık seller bir anlığına akmayı bıraktı. Bir saniye içinde bir kaç ani ruh değişimi yaşadı Jimin.

Çünkü, bu arabaya resmen aşık olmuştu.

Cidden çok güzel bir arabaydı.

Jungkook ona bir araba almıştı, hem de spor bir araba. Bunu beklemiyordu aslında. Bu demek oluyordu ki artık kaçmayacağından emindi çünkü artık bir rehine değildi. Jungkook ve Jimin'in hayatı bundan sonra aile gibi geçecek demekti belki de.

Sonra aklına bir şey daha geldi.

Belki... diye düşündü. Belki benim gözümü bunlarla boyuyor ve beni bu şekilde gerçeklerden saklıyor.

Kafasındaki önemsiz düşünceleri halının altına süpürdükten sonra başını Jungkook'a çevirip konuştu.

"Teşekkür ederim... Ama bunu kendi paramla alsam daha güzel olurdu." dedi içindeki çığlıklarla ağzından çıkan kelimeler ters orantıya sahipken.

Jungkook Jimin'in yanına gitti ve onu duymamış gibi "Bugünkü odaklanmamış halini bir daha istemiyorum. İlk iş günün olduğu için bir şey demedim. Bundan sonra daha verimli olmanı rica ediyorum." diyip arabanın anahtarını ona uzattı.

"Tamam, bugün kafam biraz dağınıktı." dedi ve anahtarı alıp hemen arabanın kilidini açtı.

"Beni takip edersin." dedi Jungkook arabanın açık kapısını tutarken.

Jimin kafasını evet anlamında salladı ve heyecanla arabasına bindi.

●○●○●○●

Eve vardıklarında hizmetçi onlara akşam yemeği sundu. İkisi de tek bir kelime etmeden yemeklerini bitirdiler.

MOİRA ~JIKOOK~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin