1. Bölüm: "Uyuyan Yılan, Uyanan Kasırga"

6.2K 404 651
                                    

BEYLER VE BEYBİLER!

Beni çok heyecanlandıran bir kurgu oldu. Dayanamadım daha fazla. İç savaş verdim ve mağlup olup geldim. Sizlere...

Yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen.

İyi okumalar!

(*İhtiza: Ateş yakıp alevlendirme.)

1. Bölüm: "Uyuyan Yılan, Uyanan Kasırga"

Bir ateşi kontrol etmenin en iyi yolu, o ateşin içinde yanmayı göze almaktır.

Birleştikçe içine dahil olur, olduğun andan itibaren hedeflediğin kadarını yakmak için kendini büyütürsün.

Ateşi kontrol etmek, o ateş için kendini feda etmek demektir.

Ateşin üstünde yalınayak yürüdüğü anın içinde kafeslenmiştim. Bastığım aracın marşı yüksek ses çıkarırken araç kitine bağlı telefonda, "Ne demek yollar kapalı? Ne demek gidemiyoruz?" diye bağıran Uluç Manas ile gözlerimi devirdim.

Yağmur aracın tavanına kurşun gibi dökülüyor, fırtına ağaç dallarını oradan oraya savuruyordu ve lastiğim çamura saplanmıştı.

"Uluç bey, şu an için Kartepe cezaevine ulaşmamız imkansız."

Telefon konferanstaydı ve diğer avukatlar da bulundukları yerde zorluk içinde konuşuyorlardı.

"Ulan beş tane avukatsınız! Bunun için mi hibe ediyoruz o kadar parayı?

"Üzgünüm efendim," dedi bir başka biri. "Ne ileri gidebiliyorum ne geri."

"Amına koyayım yapacağınız işin!"

Uluç Manas'ın öfkeden deliye dönen sesine yüzümü buruştursam da kendimi toparlayıp, "Yarım saat sonra Kartepe cezaevinde olacağım," diye konuştum. Sesim en az hava kadar soğuktu.

Uluç Manas'ın sinirden gülen sesini işittim. "Dört tane erkek avukatın yapamadığını henüz toy bir avukat mı yapacak?"

Direksiyonu tutan ellerim sertleşti. Üzeri örtülü nefretimi bozmazken, "Görüşmeden sizi haberdar ederim," diyerek yüzlerine kapattım. Beni küçümsemesi içimdeki öfkeyi şahlandırdı. "Karaktersiz piç," dedim dişlerimin arasından. "Ağzındaki dili eline vereceğim."

Marşa bir kez daha bastığımda araç tekleyerek ileri atıldı. Saplandığı yerden çıktığı için derin bir nefes verdiğimde hiç durmadan aracı sürmeye devam ettim.

Bata çıka, dağlık bölge olduğundan trafiğin olmadığı yolun sonuna geldiğimde araçtan indim. Yağmur saç diplerime sert darbeler indirirken kısılan kirpiklerimin ardından ileriye baktım. Ardından kolumu kaldırıp saate...

Yetişmiştim.

Bunu yapabilmiştim.

Sırılsıklam olan saçlarımı geriye ittirerek arka kısımdan dosyaların olduğu siyah çantayı aldım ve çamurlu yolu aşıp kimliğimi okutarak Ceza İnfaz Kurumu'ndan içeri girdim.

İhtizaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin