Dora neredeyse bir Tanrıça ilan edilmek üzereydi Geos halkı tarafından. Geçmişimizi görmüş ve geleceğimizi bilen birisiydi artık o.
....
Kafasında dolanan düşünceler her zamanki soğukkanlılığını koruması gerektiğini hatırlatıyordu ona. Tauru için sa...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Dora, o gün sabah iş yerine erken gelmiş, kahvesi elinde, şirketin ana giriş holünde yudumluyordu. Zihni meşgul, yüzünde bir merak vardı. Ancak sakinliğini koruyordu. 'Niye merak ediyordu ki aslında!' Merakına bir anlam veremese de, bu defa kararlıydı.Sabah işe girerken Leon'u gözleyecekti. Onun, bir gün sabah işe girerken yapmış olduğu hareketi tekrar yapıp yapmayacağını merak ediyor, hatta her gün tekrarlayıp tekrarlamadığını öğrenmek istiyordu. İşte, kahvesini burada içmesinin, belki de işe erken gelmesinin nedeni bu meraktı.
Kahvesinden iki-üç yudum almıştı ki, kapıdan Rasa'nın girdiğini görmüş,müdürüne selam vermeye hazırlanmıştı. Rasa, Dora'yı giriş holünde görünce, biraz merakla, "Günaydın" demiş,"Hayırdır? Bir sorun mu var yoksa?" diye de merakını söze dökmüştü. Her gün Dora'yı burada görmeye alışık olmadığındandı bu meraklı sorusu. Dora'dan hazır cevap, muzipçe bir karşılık geldi hemen.
"Erken geldim de işe! Acaba kimler geç gelecek diye burada kahvemi içerken tespit edeyim dedim."
Bir yandan da yüzünde gülümseme ile karışık cevaplamıştı Rasa'yı. Daha doğrusu geçiştirdi müdürünün meraklı sorusunu. Neyse ki Rasa da fazla deşelemeden, aynı muziplikte "Haa, öylemi?" deyip, dönüp odasına doğru yürümüştü.
Dora, kapıdan her giren ile selamlaşmamak için sadece yakın çalıştıklarını görünce selam veriyor, diğerlerini görmezden geliyormuş gibi yapıyordu. Leon da bir türlü gelmemişti! Tam vazgeçmeyi aklından geçirirken camların arkasından Leon'u farketti ve çaktırmamaya çalışarak, oyalanıyormuş gibi gözükmeye karar verdi. Leon, kapıdan geçmeye henüz başlamadan, Dora Leon'u görüş açısında tutmaya çalışıyordu.
Tamda düşündüğü gibi, Leon kapıdan geçer geçmez iki elini açıp,avuçlarına üflemiş ve avuçlarını hafifçe yukarıya kaldırmış,bu durum sadece bir iki saniye sürmüştü. Demek ki Dora şüphesinde ve merakın da haklıydı. "Leon her gün aynı hareketi tekrarlıyormuş" diye geçirdi içinden. Bu esnada Leon ile göz göze gelmişler, ve bir kaç salise bakışları asılı kalmıştı her ikisinin de. Aynı anda "Günaydın" çıkmıştı hem Leon, hem de Dora'nın ağzından. Leon'un güçlü hissiyatı, derhal Dora tarafından izlenmiş olduğunu bildirmişti Leon'a çoktan.Günaydından sonraki konuşma sırası böylece Leon'u Dora'nın önüne geçirmiş oldu.
"Gördün mü merak ettiğin şeyi?"
Leon soruvermişti işte. Dora çok fena avlanmıştı tam da ava çıkmışken, ve avını yakaladığını zannettiği anda. Bu durum Dora'yı hiç beklemediği şekilde afallatmış olduğundan, Leon'a ne demesi, nasıl bir şey uydurması gerektiğini bile düşünmesine fırsat vermiyordu.
"Neyi merak ediyor muşum da?"
Soruya soruyla karşılık vermeyi becerebilmişti sadece. Leon ısrar etti sorusunda hafif bir hinlikle gülümseyerek.
"Bende onu soruyorum zaten. Neyi merak ediyorsan, işte onu soruyorum bende sana?"
"Nereden çıkarıyorsun ki bir şey merak ettiğimi? O senin kendi egon olmasın? Kendini izleniyormuş gibi düşündüğüne göre!"
