"Kalk hadi Belinay. Ekmek al da kahvaltı yapalım."
Bilmem kaçıncı kez anneme tamam deyip tekrar yatmak için hazırlanmıştım ki telefonum çalmaya başladı.
"Ee yeter ama bir annem bir telefon. Resmen evren uyumama karşı." Söylenerek yatakta doğrulup telefonu elime aldım.
Elif arıyordu. Telefonu açtım.
"Kızım sen beni öldürecek misin? Dün ne oldu diyorum yorgunum deyip suratıma kapatıyosun. Meraktan uyuyamadım lan ben insafsız."
Bu tepkisine yüzümü buruşturdum.
"Bir şey olmadı dedim ya Elif. Ayazla öpüşüyorduk, Alp geldi ve bilirsin hani o bilindik iğrenç kendinize oda bulun esprisini yaptı Ayaz da vurdu."
Ne? Ona tabiki Alp'in onu hiçbir şeye zorlayamazsın deyip Ayaz'ın üstüne yürüdüğünü anlatmayacaktım.
"Bir dakika, bir dakika. Yanlış mı duydum yoksa sen Ayazla öpüşüyorduk mu dedin?" Gözlerimi devirdim.
"Evet Elif öyle dedim." Elif'in susmayacağını düşünüp "Bir saniye dedim" ve biraz ses vermeden durdum ardından "Tamam anne geliyorum!" diye bağırdım.
Favori taktiğim.
"Elif ben kapatıyorum annem çağırıyor hadi sen kızlara anlatırsın öptüm." deyip kapattım ve sesli bir nefes vererek kendimi yatağa attım.
"Sen hala kalkmadın mı Belinay?" Yine yüzümü buruşturdum. Ne kadar yüzümü buruşturdum ben öyle yahu?
"Kalktım anne tamam alıp geliyorum." İstemeyerekte olsa doğruldum ve terliklerimi ayağıma geçirdim. Saçımdaki tokayı çıkarıp saçlarımı önüme attım. Sonra tekrar arkaya atıp at kuyruğu yaptım.
Karşı markete gidip üç yumurta ve dört ekmeği alıp eve döndüm.
Aldıklarımı mutfağa koyup çıkarken salonun kapısından abim çıktı. Ona hala inanamıyordum. Beni hiç dinlememişti bile.
Ne olursa olsun annemlerin yanındayken güvende hissediyordum ama onlardan ayrıyken içimdeki bir duygu eksikti ve o duygunun yarısını kızlarla diğer yarısını abimle dolduruyordum ve geçen senelerde olduğu gibi başka hiçbir erkeğe ihtiyaç duymuyordum.
Şimdi ise Ege vardı. O boşluğumu onun aşkıyla doldurmuştum. Onun her ne kadar beni sevmediğini bilsem de ki bunu beklemiyorum bile yinede onu seviyordum.
Abime bakmaktan vazgeçip odama girdim. Odada ilerlerken aynadaki görüntüme gözüm takıldı. Yavaşca aynaya ilerledim.
Ellerim istemsizce dudaklarıma gitti. Dün beni öptü. Ayaz beni öptü. Bu beni ne kötü ne iyi hissettirdi. Sadece ondan olsun istememiştim canımı yakan tek nokta buydu.
"Belinay gel de şu kahvaltılıkları masaya yerleştir."
Elimi dudağımdan çekip mutfağa gittim ve annemin dediklerini yaptım.
"Git babanla abini çağır. Kahvaltı hazır de." Ne kadar inkar etsem de annemin emirlerini bile özlemiştim.
Ayaklarımı yerde sürüyerek salona gittim ve kahvaltının hazır olduğunu söyleyip masaya oturdum.
Kahvaltıda babam bana ne kadar güvendiğinden bahsederken abim güvenmemesi gerektiğiyle ilgili bir laf daha sokmuştu.
İlk başlarda tuhaf gelen bu şey şuan gayet normal geliyordu. Sanırım bana laf sokmasına bağışıklık kazanmıştım.
Kahvaltımı yaptıktan sonra izin isteyip masadan kalktım.
Odaya girip telefonumu açtım. Abimin yanında ne olur ne olmaz diye telefonumla uğraşmıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZ.
Chick-LitMavi iri bir çift göz, biçimli bir burun, dolgun dudaklar, harika bir vücut. Mükemmel değil mi? Sahip olamadıklarım. Hayır mükemmel değilim. Kahverengi minik ve çekik gözlerim, biçimsiz ve suratıma göre büyük burnum ve ince dudaklarım. İşte sahip o...