Lan Wangji gün ışığının sıcaklığını göz kapaklarında hissedince yavaşça gözlerini açtı.
Wei Wuxian yatağının yanına dizlerinin üzerine çöküp kollarını da yatağa yaslayıp uyuya kalmıştı.
Lan Wangji uzandığı yerden doğruldu ve onu uyandırmadan nazikçe kucağına alıp yatağına güzelce yerleştirdi. Wei Wuxian'ın yüzü şimdi rahatlamış görünüyordu.
........................."Wei Ying, artık uyanmalısın.. derse geç kalacağız."
Lan Wangji, Wei Wuxian'ın uzandığı yatağına eğilmiş onu uyandırmaya çalışıyordu.
Wei Wuxian kaşlarını çattıp ona seslenen kişiye arkasını döndü. Ders lafını duymak bile sinirlerini bozuyordu.
"Wei Ying. Uyan."
Wei Wuxian ellerini arkaya uzatıp kendisine seslenen kişiyi beceriksizce itmeye çalıştı.
"Sessiz ol!"
"Wei Ying!"
Wei Wuxian uykulu şekilde yataktan doğrulup oturdu ve beyaz cüppe içerisinde güzelce giyinmiş olan Lan Wangji'ye uzandı. Ellerini yüzünün her yerinde gezdirdi.
Ani hareket ile Lan Wangji'nin nefesi kesilmişti.
"Ateşin düşmüş Lan Zhan. Masa'nın üzerinde yemen için bir şeyler var. Merak etme bu sefer ben yapmadım. Onları ye ve şu bitkisel karışımı iç. Ben daha sonra sana katılacağım."
Kendisini tekrardan yatağa atıp çarşafa tüm vücuduna doladı ve boğuk sesiyle tekara etti.
"Mutlaka ye!"
Lan Wangji'nin yüreği tamamen bu adam güzellikleri ile doluydu.Tatlı bir şekilde Wei Wuxian'a cevap verdi ama Wei Wuxian çoktan yarım bıraktığı uykusuna dönmüştü.
"Mm. Güzelce yiyeceğim"
Lan Wangji doğrulup masa'ya yöneldi.
.....................................
Wei Wuxian, Lan Wangji'nin daha iyi olduğunu görünce rahatlamıştı ve arkadaşları ile beraber restoranda yemek yemeye gitmek için karar verdiler.
Yemekten sonra Bulut kovuğun'a geri dönmek için kalktıklarında Wei Wuxian, yolda yaşlı bir kadına yardım etmiş ve yaşlı kadın tarafından kendisine bir çiçek uzatılmıştı.