Lan XiChen yüzüne oturtuğu nazik gülümseme ile Wei Wuxian'a döndü.
"Efendi Wei siz de mi buralardaydınız?"
Wei Wuxian soruyu garip bulmuştu çünkü burası onlara ait topraklardı zaten. Lan XiChen'i kafası ile onayladı ve uzun zamandır görmediği adama çevirdi gözlerini tekrardan.
Gün kararmak üzereydi ama sanki bu loş ışık iki adamın duygularını daha çok aydınlatıyordu.
Wei Wuxian gri gözlerini irice açmış heyecanla Lan Wangji'nin kendisine cevap vermesini bekliyordu.
"Mm. Benim Wei Ying."
Wei Wuxian duyduğu tok ses ile hızlanan kalbini görmezen geldi ve Lan Wangji'yi süzdü.
Çok yakışıklıydı.. Lan Wangji gerçekten çok yakışıklıydı. Yüz hatları şimdi daha sert ve erkeksiydi, açık mermer gibi teni parlıyordu. Omuzları geniş, beyaz cübbesini zorlayan uzun ve iri bedeni kas doluydu. Lan Wangji'nin tuhaf ve etkileyici bir aurası vardı.
Lan XiChen'in konuşması ile gözlerimi kısa süreliğine Lan Wangji'den ayırmıştı.
"Wangji benim gitmem gerekiyor. Siz sohbetinize devam edin. Efendi Wei daha sonra görüşürüz."
Lan XiChen kardeşinin yanından geçerken omuzuna hafifçe dokundu ve uzaklaştı.
"Eh? Görüşürüz!"
Wei Wuxian ellerini arkasına bağlayıp Lan Wangji'yi daha da yaklaştı.
"Lan Zhan şuan benden daha uzunsun.. bu sinir bozucu ama eminim ben senden daha güçlüyüm."
"Mm Wei Ying daha güçlü.
Wei Wuxian güçlükle yutkunmuştu. İki adam insanların ortasında sadece birbirlerinin gözlerine odaklanmıştı.
Bir şey koşarak gelip Wei Wuxian'ın bacağına sarıldı ve arkadan genç bir kadının endişeli sesi duyuldu.
"A-Yuan! Dikkatli ol! Wei Ying sorumsuz herif nasıl bizi arkanda bırakarak koşarsın! Bu çocuğun sana benzemesinden bıktım!"
Güzel ve uzun boylu olan kız, iki gencin yanına gelmişti sonunda.
Lan Wangji kendisine bakan kadına hafifçe kafa salladı. Kız da aynı hareketi tekrarladı.
"Siz kimsiniz?"
Wei Wuxian gözlerini inanmazlıkla genç kadına çevirdi.
"Nian, Lan Zhan'ı nasıl tanımazsın?"
Kız sonunda bir şeyler anlamış gibi gülümsedi ve Wei Wuxian'ın kulağına yaklaştı.
"Hani şu notlar yazdığın ve sürekli anlatığın Lan Zhan mı?"
Wei Wuxian ellerini hemen genç kızın omuzuna attı ve Lan Wangji'yi çaktırmadan kızın saçını çekti.
Karşısında olan adamın bakışlarının üzüntüyle dolduğunu farkında değildi.
"Lütfen kendimi tanıtmama izin verin genç efendi."
Wei Wuxian hemen atladı.
"Karım ve Çocuğum."
Genç kız kusar gibi bir ses çıkarıp onu dirseği ile kendisinden uzaklaştırdı. Wei Wuxian da bu fırsatla yerde oturan yiğenine uzanıp küçük çocuğu kucağına aldı.
"Seni sekt liderine söyleyeceğim.. düşüncesi bile tüylerimi ürpertiyor Wei Wuxian. Oğlumu ver artık eşimin yanına gitmek istiyorum."
Lan Wangji şaşkınlık ile olanları izliyordu.
-Yani bu kişi.. onun eşi değil mi?-
Wei Wuxian surat asarak sevimli çocuğu uzattı.
"Cheng'e geç döneceğimi söyle, Lan Zhan ile vakit geçireceğim."
"Tamam!"
Güzel kız kucağında olan oğlu ile eşinin yanına gitmek için uzaklaştı.
"Senin eşin olduğunu düşünmüştüm."
Wei Wuxian, Lan Wangji'nin sesine döndü ve dediği şeye kahkahalar ile güldü.
"Hâlâ eskisi gibi dediğim şeylere hemen inanıyorsun.. gerçek-"
Lan Wangji gözlerini sımsıkı yumarak kollarını Wei Wuxian'ın ince beline sardı. Wei Wuxian böyle bir şey beklemediği için afallamıştı. Lan Wangji kısık bir sesle fısıldadı.
"Wei Ying'i özledim."
Wei Wuxian gözlerini şaşkınlıkla kırpıştırdı. Lan Wangji bunu gerçekten söylemiş miydi, yoksa kafası karıştığı için kendisi mi uydurmuştu?
"Lan Zhan be-"
Lan Wangji, Wei Wuxian'ı o kadar sıkı tutmuştu ki konuşması yarım kalmıştı.