Sekizinci Bölüm

248 29 26
                                    

Mutfağa geldiğimizde Deren direk buz dolabını açmıştı. Ordan bir şey bulamayınca diğer dolaplara bakıyordu. Bir tencere ve makarna paketi çıkarmıştı.

"Şey ya evde yemek yokmuş, bende pek bilmiyorum nasıl yemek yapıldığını. Doğrusu makarna bile yapamam. Sen yapsan olur mu?"

Deren'in bu teklifine gülmüştüm.

"Sen evde kalırsın kızım" dedim ve tencereye sıcak suyu koydum.

"Evlenmek isteyen kim" dedi ağzının içinde. Ocağa tencereyi koydum ve suyun kaynamasını bekliyordum.

Deren'e bakıp "Salata yapabilir misin?" dedim.

"Yaparım ama senin elinden yemek istiyorum" dedi bir çocuk gibi.

"Peki, ben yapayım ama malzemeleri sen çıkar" dedim.

Deren dediğimi yapıp malzemeleri çıkardı ve onları yıkamaya başladı. Bende bu sırada makarnanın sosunu yapıyordum. Makarnaları kaynamış suyun içine koydum.

Deren'in yıkadığı sebzeleri güzelce doğramaya başlamıştım. Bir yandan makarna ile ilgileniyor diğer yandan salata yapıyordum. Deren bir köşeye çekilmiş beni izliyordu.

Çocukluktan beri mutfağa ilgim vardı. Annem yemek yaparken hep onu izlerdim. Şimdi de Deren beni izliyordu.

Makarnaları servis ederken Derende masayı kuruyordu. Ikimizde yemeklerimizi yemeye başlamıştık. Deren bir makarnasını alıyor bir bana bakıyordu. Ortam sesizleşmişti.

"Can'dan uzak dur" dedi.

"Neden?" dedim.

"Onun niyeti kötü, sana zarar verir" dedi ve kafasını makarnasına çevirdi.

"Bilmiyorum bana kötü gibi gelmedi. Hem kötü bile olsa ben kendimi korumasını bilirim" dedim.

"Sen mi kendini koruyacaksın" diyip alaylı bir şekilde güldü.

"Niyeymiş ben kendimi gayet iyi koruyabilirim" dedim.

"Sevde sen prenses gibi kıza benziyorsun. Böyle nasıl desem hanım hanımcık biri gibisin"dedi.

Makarnamı yemeyi bırakıp Deren'in gözüne bakıp "Beni tanımıyorsun daha"dedim.

O da makarnasını bırakıp çapkınca bana bakıyordu.

"Tanıtsana bana kendini" dedi.

"Tamam ama önce şunları toplayalım sonra da lanet ödevi bitirelim" dedim.

Deren'in kafası karışmışa benziyordu.

"Nasıl tanıyacaksın bana kendini?" dedi tedirgin bir şekilde. Öpücük atıp boş tabaklarımızı mutfağa götürmüştüm. Arkamdan bakıyordu. Onun bu şaşırmış hali çok hoşuma gitmişti.

Ödevimizi bitirdiğimiz Deren bana bakıyordu. Bir şey yapmamı bekliyordu.

"Hadi tanıt bana kendini" dedi.

"Tamam, bir birimize soru cevap yapacağız" dedim.

"Ne" dedi şaşkınca.

"Neye ne?" dedim.

"Bu muydu yani?" dedi.

"Evet, sen ne sanmıştın ki?" dedim.

"Yok bende bunu sanmıştım" dedi ama kıvırdığı her halinden belliydi.

"Ben başlıyorum, sevgilin var mı?" dedim.

"Benim yok ya senin?" dedi.

"Benim de yok" dedim.

"En sevdiğin renk?" dedi.

"Mavi, senin?" dedim.

"Beyaz" dedi.

"Bana herkesden sakladığın bir sırrını söyle" dedim.

Yüzüme ciddi bir halde baktı. "Ben lezbiyenim" dedi.

Çok şaşırmıştım o an. Böyle bir sır beklemiyordum. Şaşırmam yüzüme de yansımış olacak ki Deren sinirli bir şekilde bakıyordu. Ayağa kalktı ve sert bir şekilde bağırmaya başladı.

"Sende mi herkese yayacaksın ya da beni dışlayacaksın, ne bileyim normal konuşmamı bile sana aşıkmışım gibi yorumlayacaksın ha? Demedim say tamam mı?" dedi.

Bende onun gibi ayağa kalktım.

"Saçmalama Deren. Ben sadece böyle bir itiraf beklemediğim için şaşırdım. Ben kimseyi yargılamam. Ve lezbiyen olman asla sana bakış açımı değiştirmeyecek" dedim.

Deren sakinleşmişe benziyordu. Tekrar aynı yerlerimize oturmuştuk.

"Peki nasıl anladın ya da ne zaman?" dedim.

"Bu seçim değil tamam mı önce bunu kafana koy.  Daha ilk okuldayken bile kızlar dikkatimi çekiyordu. Sonra orta okulda lezbiyen olduğumu anladım. Bir kızdan hoşlandım ve ona açıldım. O kız bütün okula beni rezil etmişti. Herkes beni dışlamıştı. Ve haliyle okul değiştirmek zorunda kalmıştım" dedi.

"Ailen biliyor mu peki?" dedim.

"Okul değiştirmek isteyince iyice kurcaladılar sebebini ve öğrendiler. Başta çok tepki verdiler bir sürü doktora götürdüler bana hasta muamelesi yaptılar ama sonunda kabul ettiler çünkü ben buydum böyle doğdum" dedi.

"Senin için zor zamanlar olmuş" dedim üzgünce.

"Boşver ya geçti bitti işte" dedi.

"Kız sevgilin oldu mu hiç?" dedim.

"Bir kaç tane oldu ama hiç birini gerçekten sevdiğimi düşünmüyorum. Sanki hep bir şeyler eksik gibiydi" dedi.

Kolumdan tutup beni yatağına yatırdı. Yanıma da kendi yattı. İkimizde boş tavana bakıyorduk.

"Oturmaktan popişim acıdı kız" dedi ve gülümsedi.

"Sence neden yaşıyoruz?" dedim.

"Bence Sevde neden yaşadığımızı bulmak için yaşıyoruz" dedi. Ona karşı dönmüştüm. O da bana dönmüştü.

"Güzel bakış açısı" dedim. Önüme düşen saçı kulağımın arkasına koymuştu. Bunu o kadar nazik bir şekilde yaptı ki o an içim kıpır kıpır olmuştu.

"Efsun o gün tam tamına iki saat bir birimize bakarak sohbet etmiştik. Deren'e durmadan soru soruyordum o da hiç sıkılmadan cevap veriyordu. Çok güzeldi o gün. Sorularıma verdiği cevaplar beni çok etkiliyordu.

"Peki ya öpüştünüz mü?" dedi Efsun heycanla.

"Hayır küçük cadı. O gün o iki saatin ardından ben evime gitmiştim. Yani öpüşmedik" dedim.

"Yaa ben öpüşeceksiniz sanmıştım" dedi üzgün bir tavırla.

"Sen öpüşmeyi bırak da şu boş fincanları mutfağa götür. Gelirken de dondurma getir" dedim.

"Üff tamam" dedi ve mutfağa gitti. 

Elinde dondurmalar ile gelmişti. "Hadi devam et anlatmaya mom" dedi heyecanla.

Mazi [Tamamlandı] (GxG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin