Onyedinci Bölüm

211 28 5
                                    

"Cidden seni bırakıp gitti mi?"

Gözlerimi kapattım. "Evet" dedim zorlukla. O günkü yaşadığım acıyı hatırlayınca gözlerim dolmuştu.

"Hey, anne istersen bugün devam etmeyelim. Sende anlatmaya zorlama kendini" dedi o sıcacık sesiyle.

Gözlerimdeki yaşları tek elimle sildikten sonra:

"Anlatacağım" dedim.

"O gittikten sonra depresyona girmiştim. Ne yemek yedim ne düzgün uyku uyudum. Saatlerce boş duvara baktığımı hatırlıyorum.

Onunla olan bütün fotoğraflarımızı eşyalarımızı bir sandığın içine kapattım. Bana aldığı hediyeleri hepsini koymuştum sandığa.

Saçlarım belime kadar uzundu onları kestim. Derslerime çalışmadım. Anlayacağın ruh gibiydim. Eğer baban olmasaydı kendime gelemezdim.

Babanla o zamanlar arkadaştık. O Deren ile olan ilişkimizi biliyordu. O yüzden ona anlatmıştım, yaşadıklarımızı. O çok anlayışlı biriydi.

Benim elimi sımsıkı tuttu ve kendime gelmemi sağladı."

"Kimim babası tabi" diyip gülümsemişti.

"Baban gerçekten mükemmel bir insan" dedim ve ayağa kalkıp kocam ile olan fotoğrafımı elime aldım.

"Onu özledim" dedi titreyen sesiyle.

"Bende özledim kızım" dedim.

"Bize hep üstün körü anlattınız tanışma hikayenizi" dedi.

"Şimdi anlatıyorum ya işte"

"Neyse devam et annecim" dedi.

"Bir gün şöyle oldu:

Deren beni terk edeli tam tamına altı ay olmuştu. Her günü saydım. Onu unutmak için her şeyi yaptım ama o benim beynimin her yerindeydi.

Doğanay olmasaydı normal hayatımı bile yaşayamazdım. Onun desteği ile kendime gelebildim ve en azından okul hayatıma devam edebildim.

Omuzlarıma düşen saçlarımı tarıyordum. Doğanay'ın bana aldığı kırmızı gömleği giymiştim. Onunla buluşacaktık bugün. Beni yemek yemeğe davet etmişti.

Ona değer veriyordum. Her sırrı mı ona rahat bir şekilde anlatabiliyordum. O çok anlayışlı, uyumlu, sevecen ve çok yakışıklı biriydi. Siyah dalgalı saçları, kahverengi büyük gözleri ve pürüzsüz cildi ile herkesin kolaylıkla beğeneceği bir erkekti.

Deren ile yaşadığımız evden taşınmıştım. Doğanay'ın yaşadığı evin karşısındaki küçük eve taşınmıştım. Tek başıma yaşıyordum.

Pencereden Doğanayın geldiğini görünce hemen hızlı adımlarla kapıya ilerledim. Son kez aynada kendime bakıp kapıyı açtım.

"Merhaba" dedim çekinerek.

"Şey... merhaba. Çok güzel ol.. olmuşsun" dedi.

"Teşekkür ederim" dedim ve ellerimi saçlarıma götürmüştüm.

"Gidelim mi madam?" dedi ve elini uzattı.

"Gidelim beyefendi" dedim ve uzattığı eli tuttum.

Güzel bir yolculuğun ardından çok lüks bir restoranda girmiştik.

Beraber yemek yemeğe başlamıştık. Tatlıları yerken Doğanay konuşmaya başladı.

"Sevde, ben sana bir şey itiraf edeceğim" dedi.

"Söyle Doğanay" dedim.

Eliyle yüzünü sıvazladı, saçlarını kaşıdı. Oturduğu yerde kıpraşmaya başladı. Gergin olduğu her halinden belliydi.

"Nasıl desem, ben sana aşık oldum. Hemde öyle böyle değil deli gibi seni seviyorum. Biliyorum sen Deren'i hala seviyorsun ama ben içim de tutmak istemiyorum. Tamam kızmak da haklısın biliyorum bu yaptığım ayıp. Sen beni arkadaş gözüyle görüyorsun ama ne yapayım gönlüme söz geçiremedim. Özür dilerim ben ya..."

"Hey, sakin ol! Sana kızmıyorum" dedim.

Gergin yüzü hemen yumuşamıştı. Hatta biraz da hayretle bakıyordu. Deren'i unutmam gerekiyordu. Hep onun anısıyla yaşayamazdım. O beni terk etmişti.

Doğanay'ın elini tuttum.

"Denemek istiyorum" dedim.

Gözlerini kocaman kocaman açıp bana bakıyordu.

"Sen, şey... ciddi misin?" dedi şaşkınca.

"Doğanay sen benim için kıymetli birisisin. Ben Deren'e hala aşığım. Ama onu unutmam lazım. Hayatımı bu şekilde yaşayamam. Bunu bilerek benimle ilişki denemek istiyorsan ben kabul ediyorum" dedim.

Gülümsemişti. "Aşık olduğunu biliyorum. Beni sevdiğini de biliyorum. Deneyelim güzelim" dedi o yumuşak sesiyle.

"İşte babanla ilişkimiz böyle başladı" dedim.



Mazi [Tamamlandı] (GxG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin