1

754 58 91
                                    


"Sanırım ben bir bok yedim."

Hızlı bir şekilde Lisa'nın sınıfına girmiş ve onun yanında soluklanırken kimseyi umursamamıştım. Telaşlı görünmemeye çalışarak Lisa'nın kolunu dürttüm ama huzursuzlukla kıpırdandı ve kolumu ittirdi. Bunu her zaman yapardım ve bundan nefret ediyordu. Bıkkınlıkla bana baktı, telefonunda baktığı şey her zaman daha önemliydi. "Şaşırmış gibi görüneyim mi yoksa hemen anlatır mısın?" dediğinde ağzındaki sakızı balon yapıp patlatmadan son bir kere bana baktı. Gözlerimi devirerek yandaki masanın sandalyesini alıp onun sırasına sürükledim. Bu sırada sınıftakiler bize bakıp bizi anlamaya çalışıyordu, köşede test çözen gözlüklü kız ve arkadaşlarıyla geyik yapan erkek tayfadan bahsediyordum. Gözlerimi onların üzerinde gezdirip kafamla kapıyı işaret ettim ve herkesin duyabileceği bir şekilde bağırdım. "Uzayın, ne duruyorsunuz!" Birkaç saniye içinde bana kötü bakışlarını yönlendiren erkek grubuna bir kaşımı kaldırıp 'ne bakıyorsun' dercesine kafamı salladım ve kapıyı işaret ettim tekrardan. "Ne dikiliyorsunuz, çıksanıza?" Bir şeyler mırıldanıp sınıfı terk ettiklerinde iyice gittiklerinden emin oldum ve onlar gider gitmez Lisa'nın yanına çektiğim sandalyeye ters bir şekilde oturdum. 

"Ben Taehyung'dan ayrılmak için başka biriyle çıktığımı söyledim."

Lisa şaşkınlıkla bana bakarken ağzı açıkta kalmıştı ve arka dişine yapışan sakız görünüyordu. "Oha! Gerçekten mi?" Şimdi ilgisini benim üzerime toplamıştı, ve merakla bana bakıyordu. "Nasıl başardın bunu?" Tamamen bana dönmüştü. Taehyung ile uzun süredir çıkıyorduk, okulun en popüler çocuğuydu. Onu en başında çok sevdiysem de zamanla aramızda bazı sorunlar çıkmıştı, kendisi sosyal biriydi ve pek fazla arkadaşı vardı. Bazen onlarla mesafeyi koruması zor oluyordu, buna anlam verebiliyordum. Ama geçen gün barda kucağında bir kızla onu öpüşürken gördüğümde bunun izin verebileceğim bir şey olmadığından emin olmuştum. Aklımdan geçen iğrenç düşünceleri kenara atmak imkansızdı, daha önce arkadaşım dediği biriydi ve onunla birlikte bir tatile gitmesine bile müsaade etmiştim. Onları öyle görünce de aklıma ilk gelen şey enayi gibi onlara inandığımdı, onların da bu ilişkiyi benden gizli sürdürdüğüydü. Fakat Taehyung o gün çok fazla içtiğini söylemişti, ve bana sunabildiği en iyi bahanesi buydu. O ana dair hiçbir şey hatırlamadığını ve böyle bir şeyi daha önce de aralarında bir şey geçmediğini söylemişti ama ona inanmam çok zordu. Çünkü kendi gözlerimle şahit olmuştum, ve onu oracıkta o kızla beraber öldürmediğime şükür etmesi gerekirken benimle ayrılmıyor, sürekli peşimde dolanıyor ve kendini açıklamaya çalışıyordu.

"Bilmiyorum, oldu işte bir şeyler." dedim telaşla. Elim ayağım birbirine girmiş gibiydi, Lisa ise gayet normal görünüyordu şimdi. Onun bu yanını seviyordum, sakince ve mantıklıca düşünebilen tek tanıdığım insan olabilirdi. "Kiminle çıktığını söyledin ki, çocuğu ayarlamak o kadar zor olmaz." Ben işaret parmağımı kemirirken o devam etti. "Şu geçen gün kantine yanına gelen çocuğu dedin değil mi?" Parmağını şıklatıp doğru tahmini yapmış gibi bana baktığında dizimle hızlı bir ritim tutmuştum ve parmaklarımı kemirmekle meşguldüm. Lisa'nın parmağı, gülüşü solarken yüzümden indi. "Kimi söyledin? Tanımadığın biri mi yoksa?" Kafamı salladığımda Lisa'nın omuzları aşağı düştü. "Gerizekalı mısın kızım sen?" dedi eline telefonunu alırken yeniden. "Kimi söyledin peki?"

"Bilmiyorum," diye mırıldandım. "Şu anki okul birincisi kimse o."

Lisa kaşlarını kaldırarak bana baktı. "Bir de sivilceli bir ineği mi söyledin?" Dudaklarından hafifçe nefes verirken kafasını geriye doğru attı. "Şaka gibisin Jennie. Şimdi bir sülüklüye seninle çıkması için yalvaracağını söyleme."

Ona gözlerimi devirdim. "Saçmalama, asıl sorun Taehyung'dan önce o çocuğu bulmamız. Benimle çıktığına bile inanmadı zaten, ne zamandan beri ineklerle takıldığımı sordu hatta."

Lisa sertçe ellerini birbirine çarparak bir kere alkışladı. "Zeki çocukmuş, takdir ettim." Kaşlarımı çatarak ona baktığımda sustu ve ciddileşti. "Ee, tamam o zaman kaldır götünü de bulalım şu çocuğu!"

Sınıftan çıkıp dışarıdaki panoda bu ayki yapılan deneme sınavının derecelendirmesinin yazıldığı kağıda göz attık. "Jeon Jungkook." diye mırıldandı Lisa. İsmi o kadar garip okumuştu ki bu ismi ilk defa duyduğuna emindim, tıpkı benim gibi.

Onunla göz göze geldiğimizde birbirimizden ümitsiz bir şekilde bakışıyorduk. Bu çocuğun odasındaki duvarlara asılmış not kağıtlarının, kitaplığını boydan boya kaplayan test kitaplarının olduğu, havasız ve karanlık bir oda hayal edince tüylerim ürperdi. "Jeon Jungkook." diye tekrarlayarak onu onayladığım sırada arkamızdan yaklaşan kişiye doğru döndüm. Bizi dinlemiş gibiydi. Çocuk bir Lisa'ya bir bana baktı ve gözleri benim üzerinde durduğunda devam etti. "Beni mi arıyordunuz?"

School Nerd | jenkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin