18

91 12 44
                                    


"Lütfen beni aydınlat." Dedi Yoongi kaşları çatık bir şekilde bana bakarken. Terasa çıkmıştık, çünkü davet çekilmez bir hal almıştı.

"Buyur, neyi aydınlatacağım?" Dedim omuz silkerek. Elimdeki şarap bardağını sadece çalkalıyor ve içmiyordum.

"Taehyung ile ilgili olan durumunu diyorum. Neler yaptığını farkında değilmişsin gibi hissediyorum Jennie, ve bu hiç hoşuma gitmiyor."

Kaşlarımı çattım. "Neden bahsediyorsun?"

"Onunla ayrılmış gibi davranmıyordun içeride, farklı bir yakınlık sergiledin. Ama iki gün önce asla yanına yaklaşmazsın. Dengesiz tavırlarının bir açıklaması var mı Jennie?"

Sırıttım. "Ah, kusura bakma gayet normal davrandığımı düşünüyordum. Her zamanki hallerim. Seni kızdıran bir şey mi oldu?"

Taehyung, beni zorla öpmüştü değil mi? Öyle miydi? Emin değildim, zihnim bana bir oyun oynuyor gibi hissediyordum. Bir tarafım öpmek istemişti, bir tarafım kesinlikle reddetmişti.

O anı hatırlayınca tüylerim ürperdi. Bu nasıl işime gelirse o şekilde evirebilirdim konuyu, ama bundan kimseye bahsetmemiştim. 

"Jennie." dedi kaşlarını çatarak. "Eğer Taehyung'ın düzeldiğini düşünüyorsan bunu bana söylemelisin." 

Bu ciddi ifadesi canımı sıktığı için gözlerimi devirdim."Neden yatağa atman gereken sarışınla ilgilenmiyorsun Bay Mutsuz? Canımı sıkmaya başladın."

"Onu yatağa atmak istemediğim için?" dedi bir sigara yakarken. 

"Ah," dedim kaşlarımı yukarı kaldırarak kıkırdadığımda. "O sarışın oldukça güzelse sorun ondan hoşlanmaman değil mi? Sonuçta mükemmel bir seks yapacaksın, sen sadece buna odaklan."

Kafasını olumsuz anlamda salladı, dumanı tekrardan dışarı verirken. "Bu kadar pislik biri değilim."

Bir kaşımı kaldırıp anlamsız gözlerle ona baktım. Planımız bu değil miydi yani? O sarışını videosuyla tehdit etmek?

"Anlamadım?" dedim sinirlice.

Sigarasını içti sakince, bakışları uzakta derinlerde bir yerdeydi. Yoongi her zaman en ağırbaşlımız, en olgunumuz olmuştu. 

Karşımda yaşlı ve saygı duyulan bir adam görmüş gibi hissettim o an. Bakışları kısıldı ve derinleşti. "Sarışını böyle bir işe alet etmemeye karar verdim." Sakin sesi, beni delirtmeye yetmişti. 

Sakin kalarak dalga geçiyormuşçasına güldüm. "Neden bahsediyorsun sen? Götünü toplayamazsın bu sefer, bunu yapmak zorundasın. Anlaşmıştık."

Güldü, sigarasını balkon demirliklerinin kenarına bastırırken kafasını iki yana salladı. "Anlaşmamıştık, sen sadece kafandaki planı söyledin."

"Şaka falan mı yapıyorsun?" dedim sesimi yükseleterek. Başkan Min, Yoongi'ye yardım etmiyordu ve oğluna dava açılmıştı. Hem de öyle böyle bir dava değil, zorbalık suçu onun ömür boyu peşini bırakmazdı. 

İyi bir avukata ihtiyacı vardı, bu da Başkan Min olmadan imkansızdı. Güney Kore'de zorbalık siciline sahip olmak hayatınızı mahvederdi, ne kadar zengin olursanız bu zarar ikiye katlanırdı. Hem itibarınız yerle bir olurdu hem de şirketin hisseleri düşerdi, çünkü diğer şirketler boykot yapardı.

"Yoongi, saçmalama. Yarın haberlerde adın geçecek, bu işi bir an önce halletmemiz lazım. Hala herkes duymadı, suçluluğunu kanıtlayamazlar."

Kolunu tuttum ve gözlerinin içine baktım. Bir duvar örmüştü sanki, uzun süreden sonra ilk defa benim de geçemeyeceğim bir sınır gibiydi.

School Nerd | jenkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin