16

103 15 0
                                    


Taehyung yol boyunca hiç konuşmamıştı. Aramızdaki soğukluğa memnun olmam gerekiyordu. Ama bir şekilde huzursuz olmuştum. Bizim çocukluğumuz birlikte geçmişti.

Flashback

Taehyung, önündeki pastayı isteksizce üfledi. Bir an önce buradan gitmeliydi. Yedi yaşına girmek onun için bir anlam ifade etmiyordu. Suratsız ifadesi insanları mutsuz etmesin diye büyük bir ustalıkla gülümsedi. Oyunculuk kariyeri için aldığı derslerde bile rol yapıyordu.

Fazlasıyla ustalaşmıştı. Azimli görünürken rol yapıyordu, kendisini çok seven hocasına memnun görünürken rol yapıyordu. Sinirli rolü yaptığında içindeki gerçek öfkeyi kontrol edip onların istediği şekilde lanse etmek adına bile rol yapıyordu.

Hayatı bir tiyatroydu ve o hep rol yapıyordu.

Sonunda kendisi unutulduğunda gereksiz büyük evden bir şekilde çıkıp arka bahçedeki küçük ormana doğru ilerledi. O boğucu sevimsiz suratlar arasında nefes alamıyordu.

"Bak sen şu işe!" 

Ormanın içinden tanımadığı tatlı bir kız sesi duyunca oraya doğru yavaşça ilerledi. Hiçbir şeyden korkmuyordu. Ne ormandan, ne böcekten, ne de gürültüden.

Korktuğu tek bir şey vardı. Karanlıkta beklemek. Karanlıkta olmak değil, beklemek.

Aradaki farkı bir çocuk için fazla erken öğrenmişti. Ve daha yolun başındaydı.

Saçı iki yandan at kuyruğu yapılmış bir kız ağaca sinirle tekme atarken kırmızı ve pahalı rugan ayakkabıları umurunda değil gibi görünüyordu. Saçı dağılmıştı. Sanki bunu defalarca denemiş gibi tekrar süslü tokalarına elini attı ve tokaları çıkarmak için çaba gösterdi. "O kadar gerdirmiş ki gözlerimi göremiyorum! Bu dadıyı işten atmanın bir yolu olmalı! Hem ne diye geliyormuşum bu partiye! Sürekli bu çocuğun bulunduğu ortamlara sokuyorlar beni. İnanıyor musun! Neymiş, itibarlı bir aileymiş. Arkadaş olacakmışım."

Kız konuşmaya devam ederken oğlan, kızın arkasındaki yere oturmuş oyuncak tavşana baktı. Ona ithafen anlatıyor gibiydi. Dudakları yukarıya doğru kıvrıldı. Bu, onun uzun süreden sonra gösterdiği ilk samimi gülüştü.

"O salak suratsız tiyoatrocu ne iyi çocukmuş! Şimdiden manken olacakmış falan filan. Kimse ne kadar mutsuz göründüğünü farkında mı değil yoksa tüm insanlar aptal mı?"

Kız sinire saçındaki bir tokayı çıkarıp yere fırlattı. Saçı o kadar sıkı toplanmıştı ki serbest kalan saç hala aynı yerinde kabarık ve havada duruyordu.

"Tanrım, görüyor musun gözüm açıldı resmen."

Küçük kız, tavşanına gözünü gösterirken gözleri zaten çekik olan kızın saçı bağlandığında gözlerinin iki çizgiden farksız kaldığını fark etti oğlan.

Gülmemek için zor duruyordu. Kızın üstünde kırmızı tütsü bir elbise vardı sadece. Prensese benziyordu ama yaydığı bu aura o kadar masum değil gibiydi.

Taehyung bunları anlayacak kadar zekiydi. 

"Bak zaten çocuk beni gördüğünde tanımayacak diye ödüm koptu. Bir yıldır tüm her şeyine katılıyorum ama bir kere bile yoktum aslında. Bir şekilde kaçıyorum. İki gün önce oldu Tavşan, görmen lazımdı. Beni tanımayacak diye ödüm koptu neyseki tanımasa da çaktırmadı ve her zamanki gibi sadece gülümsedi. Zaten ailelerimiz bizim yerimize her şeyi hallediyor değil mi?"

Kız sesini kalınlaştırdı ve açıkta kalan kalıplaşmış saçını arkaya atıp ellerini arkasında birleştirdi. Karnını ileri götürdü. Kendi babasını taklit ediyordu. "Jennie, Taehyung ile oldukça iyi anlaşıyor değil mi Bay Kim?"

School Nerd | jenkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin