8

187 22 20
                                    

Bölüm +18 dir. Dikkatinize.

***

Bir kulübe gideceğimizi sandığımda çok yanılmıştım. Saat dokuzu gösteriyordu ve Jungkook kendi evine getirmişti bizi. Ama arabadan inmeden önce "İyi geceler, sen de evine gidersin artık." dediğinde onu durdurmuştum.

"Şaka mı yapıyorsun? Resmen taksiciliğini yapıyorum ve eve bile davet etmiyorsun."

Jungkook elimdeki votka şişesini alırken gülümsedi."Taksiciliğimi yapıyormuş gibi hissetmemen için kendim sürdüm fark ettiysen."

"Ya sağol, çok iyisin." dedim başımı yana yatırarak gülümserken.

Ardından yüz ifadem ciddileşti. "Seni öldüreceğim şimdi."

Jungkook'un üzerine atlıyordum ki geri çekilip kapıyı açtı ve sürücü koltuğundan kurtulup kapıyı yüzüme çarpmadan önce "Ben de seni hayatım." diyerek gülümsedi.

O,uzaklaşırken arabanın el frenini çektim ve anahtarını çıkarıp hemen indim. Arabayı kilitlerken hemen arkasından geliyordum.

Evinin anahtarıyla kapısını açmıştı ki arkasından benim geldiğimi fark ederek derin bir nefes verdi. "Yaramazlık yapma ve evine git Jennie!" diye bağırdı sanki dibinde değilmişim gibi.

"Aynen hayatım." dedim açtığı kapıdan içeri girerken. Ondan önce girmiştim ve lambaları, sokaktan yansıyan ışıkla bulup açtım. Ayakkabılarımı çıkarıyordum, çünkü evin girişindeki büyük ayakkabılıktan ve terliklerden bunu anlamıştım.

Jungkook kapıyı kapatırken ben de evin içine girmiştim. "Vay be ne kadar da küçükmüş." dedim küçük bir mutfak ve salona bakarken. Bir de sürgülü bir oda vardı ve onun da odası olduğunu tahmin ediyordum.

Müstakil bir evde oturmasına rağmen evi oldukça küçüktü ve üstü kata çıkan merdivenleri de gördüğümde geçen gün onu almaya geldiğimde üst kattaki odasının penceresinden baktığını göz önünde bulundurarak orada odası olduğunu tahmin ettim.

Büyük bir bahçesi olan küçücük bir ev. Şaka gibi.

Sürgülü yerin yanında bir tane daha kapı görünce oranın da banyo olduğunu tahmin ettim. "Evin tuvaletim kadar." dedim salondaki koltuklardan birine kendimi atarken.

"Sıçmak için o kadar büyük yere ihtiyaç duyuyorsan bu benim suçum değil." dedi ceketini çıkarıp mutfak sandalyelerinden birine atarken. Mutfak ve salon arasında yarım duvar vardı ve bu duvarın önünde de tezgah bulunuyordu.

Jungkook'un tişörtünden beliren kaslarını gördüğümde yutkunarak dilimi ıslattım. Sırtı bana dönüktü ve buzdolabından su alıyordu.

Suyu doldururken yerimden kalktım ve mutfağa doğru ilerledim. Arkadan Jungkook'a sarıldığımda hafif öksürüklerle su bardağını ağzından uzaklaştırdı. "Jennie, artık kameralar yok." diye mırıldandı. Umursamadan yüzümü sırt kaslarına gömmekten kendimi alıkoyamadım. "Evet, artık kameralar yok." diye tekrar ettim.

Kollarım onun beline dolanmıştı ve tişörtü çok güzel kokuyordu. Ardından yüzünü bana döndüğünde ellerimi çözmüştü. Başımı kaldırıp ona baktım ve bir adım daha yaklaşıp onu tezgahla bedenim arasına aldım. "Üzerinde çok düşünmemize gerek yok." diye mırıldandım kollarımı onun boynuna dolarken.

Parfümünün kokusu burnumu doldururken hiçbir tepki vermeyip beni izliyordu. Yutkundum ve boynuna doğru yaklaşıp sıcak nefesimi boynuna üfledim. "Hiçbir şey konuşmamıza da gerek yok. Bazı şeyleri sadece yaparsın ve bunu da sadece yapabiliriz."

"Düşünmeden?" dedi sorar gibi. Bir eli belime ulaşırken onu onayladım. "Düşünmeden."

Kafamı kaldırdığımda kararmış ve tehlikeli bakışlarını gördüm. Gözlüğünü çıkarıp tezgaha koyduğunda sakince ona bakıyordum.

School Nerd | jenkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin