Yine böyle güneşli bir yaz gününde başladı her şey. Hayallerimin tahtına oturan o insandan bir fazla varlıkla güneşin ilahi ışıkları altında tanıştım. Liseye başlayacağım yaz, amaçsızca geçen bir günde okulun bahçesinden gelen seslere kulak vererek içeriye girdim. Rehabilitasyon hastaları için yapılan bir bağış kampanyasının standında, üzerindeki siyah kalem eteği, sıkıca toplanmış sarı saçlarının çevrelediği anlamlı yüzüyle, ışık huzmelerini bile kıskandıracak kadar güzel duruyordu.
Benimle beraber herkes olduğu yere mıhlanmış gibiydi. Bir süre hiç hareket etmeden onu izlediğimi hatırlıyorum. Bir balerin zarafetiyle dolaşıyor, konuştuğu her kişinin yüzüne parlak bir gülümseme bağışlıyordu.
Standın önünde kurulmuş sahneye davet edildiğinde, yüzündeki o muhteşem tebessümle kürsüye doğru ilerlemeye başladı. Uzun parmaklarıyla mikrofonu kavradıktan sonra, bir süre konuşmadan kalabalığı izlemeye başladı. Sanki herkesi görebiliyormuş gibi dikkatle bakıyordu. Bütün tüylerim diken diken olmuştu. Daha sonra dudakları aralandı ve konuşmaya başladı:
"Ben Sylvia Johnson "New Age Rehabilitasyon enstitüsünde bölüm başkanıyım. Bu gün buraya misafirlerimizin yetenekli ellerinden çıkan eserleri sizlerle paylaşmak için geldik.
Enstitümüzde yüzü aşkın misafirimiz var ce her biri sizler için harikulade eserler ortaya çıkardı. Buraya sizlere, ulaşılmaz olmadıklarını, farklı değil özel olduklarını söylemeye geldiler. Hepsi sizlerle tanışmak için çok heyecanlı.
Bizler bugün burada şunu belirtmek istiyoruz:
Biz sizden farklı değiliz. Sizinle aynı kalbe, aynı gökyüzüne ve aynı denize sahibiz. Sadece ön yargılarınızla örülmüş o çizgiyi aramızdan çekin.
Ve unutmayın; el ele tutuşursak, dünya daha güzel bir yer olacak. "
Alkışlar içinde sahneden inen kadın, uzun topuklularıyla, kaderimin ortasına büyük bir çizgi çizmişti. O an, bir gün onunla birlikte çalışacağıma dair yemin ettim. Bir gün bende tıpkı onun gibi insanlara yardım edecektim.
~~~~~ <*> ~~~~~
Hiçbir hayal, çalışmadan sahibinin ayağına gelmez. Lise ve üniversite hayatım boyunca tüm ajandamı beni hayalime ulaştıracak işlere ayırdım. Okul kütüphanesinin rehabilitasyonla ilgili bölümünü adeta hatim ettim. Şu anda ana eserlerin hepsi hafızamda kayıtlı. Sayfa ve bölüm numaralarına kadar.
Arkadaşlarım amigo kız olmaya çalışırken ben, seminer seminer gezmekle meşguldüm. Akranlarımın odasında popüler müzik gruplarının posterleri asılıyken, benim odan New Age fotoğraflarının resmi geçidi gibiydi.
Ah, elbette bütün o "inek" muhabbetine de katlanmak zorunda kaldım. Popüler tiplerin beni es geçtiklerini mi sanmıştınız? Hiç de öyle olmadı dostum, bütün o yurt şakalarına teker teker maruz kaldım. Sonunda ne oldu tahmin edin bakalım?
Hala hayattayım!
Ama bütün o acılı çalışmalarımın sonucunda, ellerimde tuttuğum bu zarfla her şeyi unutmaya hazırım. N.A.R.E'nin en genç çaylağı olma unvanı benim için her şeye değer.
Yarın ilk iş günüm ve ben en iyisi olacağım! Yani tamam "en iyi!" olamasam da üstlendiğim görevi layıkıyla yapacağım.
~~~~~ <*> ~~~~~
Tamam, tam on dakikadır bu kapının önünde dikildiğim doğru. Neden mi? Çünkü adım atamıyorum! Sanırım bir çeşit felç geçiriyorum. Beynim sürekli hareket etmeleri için ayaklarıma emir verse de ayaklarım bu emirlere itaat etmeyi reddediyor. Biraz dumura uğramış olabilirim ama buna biraz olsun hakkım var değil mi? Sonunda New Age Rehabilitasyon Enstitüsünün o ihtişamlı kapısından ilk kez orada çalışan bir görevli olarak geçeceğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SILENT CRY
Cerita PendekHayallerinin işine kavuştuğunu düşünen bir doktor adayı... İnsanlara ikinci şans vaat eden bir enstitü... "Güneşin üzerine gecenin siyahı çalındığında, Karanlıkta akis bulan çığlığı duyacaksın..." "Aslında gerçek her zaman baktığın yerdedir."