three

356 26 43
                                    


Elleri ile vücudunu kapatmaya çalışırken kızarmıştı. Gözlerimi kapatıp havluyu uzattım.

"Taehyung aptal mısın? Kapı aralığından uzatsana!"

Havluyu almayınca titreyen Jimin'in bedenine ben sardım. Elimin dokunduğu yerlerin yandığını hissediyordum. Anın verdiği heyecanla kulaklarıma kadar ısınmıştım.

Geri çekildim ve dilimi dudaklarım üzerinde gezdirdim. O sırada dik bakışlarının sebebinin üstümün çıplak olmasının olduğunu fark ettim.

"Taehyung-ah çık lütfen."

Onu dinlemek istemedim. Kıyaferlerini elime aldım ve yavaş adımlarla yaklaştım. Havluyu tek adımda çıkardım. Nefesim kesiliyordu ve erkekliğim beni zorluyordu ama hasta olmasına göz yumamazdım. Boxerini ince bacaklarından geçirirken yutkundum. Daha sonra giydirdiklerimi nasıl ne ara yaptığımı hatırlamıyorum ama bir kaç dakika içinde kendimi saçını kuruturken bulmuştum. İşim bittiğinde saçına bir öpücük bıraktım. Jimin tüm zaman boyunca susmuştu yada bakışlarını dik dik çıplak üstüme dikmişti.

Üzerimi dolan yarım saat ardından anca  giyebildim ve çıkmadan önce Jimin'e haber verdim. Jungkook ile  belirlediğimiz yere gittiğimde kolları birbirine bağlıydı ve bana bir sahte sinirle bakıyordu.

"Dondurma?"

İnsan bir selam verir. Göz devirip Jungkook'u bir kaç adım ötemizde duran açık dondurmacıya zıplayarak götürdüm.

"Ben hepsinden bir top istiyorum amca bu ödeyecek." Büyük dondurmasını kıkırdayarak yalarken keyfini bozmaya korkmuştum. Bir yandanda aklımda hala Jimin'in çıplak vücudu vardı. Dudağımı ısırdığımda yanağıma bir tokat geldi.

"Yüzün kızarmış mal mal ne düşünüyorsun?" tükürüğüm boğazıma kaçmıştı. Ben deli gibi öksürürken dondurmasını umursamazca yalıyordu.

"Jungkook dün hastaneye gittim." dudaklarımdan kopan cümle beni ciddiye almasını sağlamıştı.

"Ne-neden Jimin'e hastasın diye mi?" işi şakaya vurmaya çalışsada becerememişti.

"Jungkook be-benim son bir ayım kaldı."

Elindeki dondurma ellerinden kaymıştı. Diyecek bir şey bulamıyor gibiydi.

"Ne bana şaka yapıyorsun değil mi?" çatlamış sesi canının acıdığını ele veriyordu.

Bunu sadece ona söylemeye gücüm vardı. Jimin'e yada aileme bunu söyleyemezdim.

Saçlarımı ellerime geçirdim ve "Yeontan'a iyi bakın tamam mı?" dedim.

Kollarını bedenime sardı ve hıçkırarak ağladı. O an hata yaptığımı fark ettim acımı kimse ile paylaşmamam gerekiyordu.

"Bunu sadece sen biliyorsun."

Kafasını salladığında ağlaması durmamıştı.

"Söylediğim için özür dilerim."

Gözleri silmekten kıpkırmızı olmuştu. Eline ölmeden önce yapacaklarımı yazdığım listeyi verdim. Burnunu gürültüyle çekti. Ve  burnundan sümükler akarken gülmeye başladı.

"Cidden Jimini si... haha sapık neden böyle bir şey yazdın?" elinden listeyi çektim onu çıplak vücudunu gördükten sonra eklemiş ve unutmuştum.

"Pes etmeyeceksin ölürsen mezarına işerim."

...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Serçe Parmak (vmin) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin