7 - Krallığına hizmet et

557 44 0
                                    

"Uyan hadi Arthur. Gün çoktan doğdu!"

"Git."

"Kalk, bugün özel bir gün."

Arthur kafasını yastığa gömdü.

"Biraz daha uyumamı sağlamayacaksa benim için anlamı yok." dedi.

Merlin'in ağzı kulaklarına varmıştı.

"Ama çok önemli bir misafirin var."

"Umrumda değil Merlin. Bırak biraz daha uyuyayım."

Kapının açılma sesi geldi. Arthur şaşkınlıkla Merlin'in sonunda pes ettiğini düşünerek kafasını kaldırdı ama kapıda hiç beklemediği biri duruyordu.

"Arwen?"

"Baba."

Arthur yataktan hızlıca kalkıp çocuğa sarılmıştı.

"Hoşgeldin gelmene çok sevindim. Hangi rüzgar attı?"

"Babamın doğum gününü kaçırmak istemedim."

Merlin kılıç sallayan Arwen ve Arthur'u izlerken oldukça mutluydu. Güzel bir öğleden  sonra olmasının da ötesinde Morgana'nın ihaneti ve babasının rahatsızlığından sonra ilk defa Arthur'u gerçekten eğlenirken görüyorlardı.

Soluklanmak için durduklarında Merlin onlara mataralarını uzattı. Arwen kibarca alıp teşekkür etti sonrada Merlin ile uğraşan Arthur'a döndü.

"Baba?"

"Efendim Arwen?"

"Seninle konuşmak istediğim önemli bir konu var. Büyükbabam hakkında."

Arthur kafasını salladı.

"Hayır onu büyü ile iyileştirmeyeceğiz."

Kral, Morgana'nın ihanetinden sonra çökmüş, bir şey yemez içmez hale gelmişti. Arthur uzaklaşmak için ilerlediğinde Arwen onun kolunu yakaladı.

"Öyle bir şey demeyecektim. Baba sabah dedemin yanına uğradım. Onun hastalığının fiziksel, büyü ile iyileştirilebilecek bir şey olduğunu düşünmüyorum."

"Demek bu yüzden sabah neşeliydi. Peki ne düşünüyorsun?"

"Onun benimle ayrılmasına izin ver. Camelot çayırları ve hafif bir uğraş ona iyi gelecektir."

Arthur şaşkınlıkla gözlerini açtı.

"Babamı alıp tüccar mı yapmak istiyorsun?"

Arwen gülerek onu düzeltti.

"Dedemi alıp seyahate çıkmak istiyorum."

Arthur kafasını salladı.

"Hayır, bu ikiniz için de oldukça tehlikeli. Kabul edilemez. Arwen sarayda istediğin kadar onun yanında kalabilirsin ama dışarıda olmaz."

Arwen kafasını indirdi.

"Peki kralım."

Arthur uzaklaşırken yanına Merlin geldi. Arwen ona döndü.

"Sen mi ikna edeceksin onu, ben mi?"

Cidden kısa zaman içinde Arthur'u tanımıştı ama Merlin kadar değil.

Omuz silkip Arwen'in sırtına vurdu.

"İkna oldu bile."

O akşam hem Arthur hem de Uther'in keyfi oldukça yerinde gözüküyordu. Diğer yanlarına da Arwen'i almış, ziyafette kahkahalar atıyorlardı.

Sonunda genç çocuk ellerinden kurtulduğunda saat oldukça geç olmuştu. Merlin onu kendi odasına götürdü ama çocuk yatmaya niyetli değildi.

"Baba bu akşam yola çıkacağım."

Merlin onun kafasına bir şey koydu mu vazgeçmeyeceğini biliyordu. Merlin'in inadı yetmezmiş gibi bir de Arthur'unkini almıştı.

"Gidip babamı ikna etmeyi deneyelim mi?"

Merlin kafa salladı. Odasına vardıklarında ikili Arthur'u odadan çıkarken yakalamıştı. Arthur onlara bağırdı.

"En sevdiğim iki kişi!"

Arwen muzipçe sordu.

"Nereye gidiyorsun baba?"

"Babamın yanına Arwen. Gel birlikte gidelim. Deden seni gördüğüne benden daha çok seviniyor."

"Böyle mi gidiyorsun?"

Arthur durdu.

"Nasıl gidebilirim Merlin?"

Merlin Arwen'e bakıp gülümsedi.

"Pantolonunla?"

Arthur aşağısına baktı ve kafasını salladı.

"Doğru."

Merlin onlar giderken aşağı kata indi ve Arwen'e yolluk için çeşitli ot ve bitkiler hazırlamaya başladı.

Sarayın alarm zilleri çalana kadar devam etti işine. İçindeki korkunç his ile kendini yukarı attı.

Gardiyanlar kapıdan geçip Uther'in odasına girmesine izin vermeyince bağırmaya başladı.

"Arwen!"

Arwen kapıyı açıp onu içeri aldı.

Merlin atıldı.

"Arwen? İyi misin, yaralandın mı?"

Onun iyi olduğunu görünce aynı endişe ile Arthur'a baktı.

"İyiyim ben Merlin. Bir şeyim yok."

Kral yine koltuğunda dışarıya bakıyordu. Arthur konuşmaya devam etti.

"Eğer Arwen burada olmasa şu hain ikimizi de öldürmüştü."

Merlin yerde yatan ölü adama baktı. Sonra Arthur'a döndü.

"Arthur ne yapman gerektiğini biliyorsun."

Arthur kafasını salladı.

Merlin Küçük PrensHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin