3. Bölüm

8 8 2
                                    

Gözlerimi bembeyaz bir odaya açmıştım. Kalkmaya çalıştığım sırada kollarım, ayaklarım ve hatta boynum tarafından diş koltuğuna benzer bir koltuğa bağlandığımı fark etmiştim. Odanın beyazlığı gözlerimi kısma isteği uyandırıyordu.

Fısıltı şeklinde çıkan sesler kulaklarıma ulaştıkça neler olduğunu yavaş yavaş kavrıyordum. Evimizin basılması, babamın vurulması, kaçırılmam, denek olarak tutulduğumu hatırlamıştım. Ne deneyi için tutulduğumuzu bilmiyordum veya neden özellikle ben onu da bilmiyordum.

Başımı hatırladıklarımı unutmak istercesine hızla iki yana sallayarak, bulunduğum yeri incelemeye koyulmuştum. Gözlerim etrafı hızla tararken tek başıma olduğumu görüyordum. ne kadar süre öylece bekledim, ne kadar süre fısıltı şeklinde çıkan sesleri dinledim bilmiyorum. Hatırladığım tek şey o fısıltıların beynimin içerisinden çıkması için uyumaya çalışmam oldu.

Bir kez daha gözlerimi araladığımda bu kez yanı başımdan 2 kişi bekliyordu. İkisinde de cam görünümlü gözlükler ve beyaz önlükler vardı. Başımın ucunda varlığını hissettiğim kişi arkamda, göremediğim bir yerde bir şeylerle ilgileniyordu. Metalin kaldırıp yerine koyarken çıkarttığı tok sese, odaklanarak sakinleşmeye çalışıyordum. Önümde duran kadın ise arkada duran adama benim duymayacağım şekilde bir şeyler söyledi. Daha sonra geri dönüp duvara elini dayadı. Bütün dikkatimi ne yaptığını anlamaya çalışarak ona çevirdim. Bir kaç saniye elini duvarda tuttuktan sonra beyaz duvarla birleşmiş olan bir kapak olduğunu gördüm. Açtığı kapağın arkasında indirme kolu vardı. Bana doğru kısa bir bakış atıp kolu hızla aşağıya doğru çekti. Zaten fazlaca aydınlık olan oda daha da gözlerimin göremeyeceği derecede parlamıştı. Odada tek iken duyduğum sesler, bu sefer büyük bir gürültüye dönüşmüştü.

Göz kapaklarımı güçlükle aralayarak etrafıma bakındım. Kocaman bir salonun ortasındaydım. Aynı koltukta bağlıydım ancak etrafımızda bir sürü insan vardı. Etrafımı saran insanlar demin duyduğum fısıltıların kaynağı olduğunu anlamıştım. Kocaman bir çember oluşturmuş bana bakarak birbirlerine fısıltı şeklinde bir şeyler söylüyorlardı. Kafayı yemeye sebep olan fısıltıları düşünmemeye çalışarak, diğer yerlere odaklanmaya çalıştım. Herkesten uzakta duran bir yerde, beyaz önlüklü insanlar duruyordu.

Kafalarını kaldırıp pür dikkat bir şeyleri inceliyor daha sonra ellerinde tuttukları defterlere durum değerlendirmesi yapıyorlardı. Bakışlarımı baktıkları yere doğru çevirdiğimde kendimi görmüştüm. Kocaman bir ekrana yansıtılan görüntümle arkamdaki adamın elindeki korkunç aletleri görebiliyordum. Korkudan vücudum titremeye başlamıştı. bağırıp çağırmak istiyordum. Çıkarın beni buradan demek, aileme gitmek istiyorum demeliydim ancak vücudum düşüncelerime inat kaskatı kesilmekten başka hiçbir şey yapmıyordu.

"Deney 216 başlasın."

Kendimi hiç olmadığım kadar güçsüz hissetmem normal miydi. Yapabildiğim tek şey bu kabusun sonlanması için dua etmekti. Arkamdaki adamın görüntüsüne odaklanmıştım, elinde tuttuğu bantlarla yanıma yaklaştığı sırada Ömer öne çıkarak bir yere bastı. O anda gürültü tekrar başlamıştı. Ekranda kocaman harflerle DENEK 28 yazıyordu. Beni ailemden koparan koca cüsseli, maskeli adamlar ömere doğru gitmeye yeltenirken önümde arkamdaki adam önüme doğru adımlayarak onlara durmalarını emretti.

Daha sonra sert bakışlarını ömere çevirerek;
"Konuş."
"Hiçbir şey yemedi teste girerse dayanamaz."

Yanımdaki adam kafasını aşağı yukarı oynatarak ileride durmakta olan beyaz önlüklü, yaşlı adama baktı. Yaşlı adamda aynı şekilde başını salladığı anda kemerler yavaş yavaş çözülmüştü. Bileklerimdeki ağrı daha da artmıştı. İstemsizce ellerim boğazıma ulaştığında yüzümü buruşturarak geri çekmiştim. Boğazımdaki ağrı kolumun ağrısına nazaran daha fazlaydı. Üstelik yutkunduğum anda acısı daha da kötüleşiyordu.

KONTROLSÜZ DENEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin