XIII

636 74 1.5K
                                    

"yeniden yaşayabilmenin yolunu bulana dek yaşıyormuş gibi yapabilirdim."

-Gündüzsefası, Sarah Jio.

🍀

Eğer yeteri kadar iyi bir dinleyiciyseniz, sessizlik size uzun uzun kurulan cümlelerden çok daha fazla şey anlatır.

Sessizliği Harry kadar benimsemiş bir adamın, ağzımdan çıkmayan kelimeleri anlayabilecek kadar iyi bir dinleyici olduğunu biliyordum.

Tepki, her zaman konuşarak verilmezdi. Bazen tepkimi sessiz kalarak belli ederdim ve babam olayın hukuk tarafından bakarak bunun bana dava kaybettireceğini söylerdi.

Yanılmıştı. Sessizliğim bana birçok dava kazandırmıştı. Çünkü ben çok konuşursam kazanırım mantığıyla değil konuşursam yer yerinden oynar mantığıyla hazırlanmıştım tüm davalarıma.

Hiç kaybetmemiştim.

Alec, benim sessizliğimin ne kadar tehlikeli olduğunu çok iyi bilirdi. Bu yüzden sessiz kaldığım her dakikanın ne ifade ettiğinin farkındaydı.

"Bir şey demeyecek misin?" diye sordu en sonunda. Bu onun dilinde bir şey söyle artık demekti.

Söylenecek ne kalmıştı? Harry bana haber verme gereği duymadan bir plan yapmıştı. Planı yapmakla kalmayıp, o planın ilk aşamasını tamamlamıştı. Dayak yedikten sonra hiçbir şey yokmuş gibi kapıma gelip, dizimde uyumuştu.

Gece onun hakkında düşündüğüm tüm iyi şeylere lanet ettim. Kendinden başka hiçbir şeyi önemsemeyen piçin tekiydi ve yine bana hiç haber vermeden kendi kendine kararlar almıştı.

Tek kelime etmeden merdivenlere yürüyünce, Harry bana doğru bir adım attı ama bu sefer bileğimi tutup beni durdurmasına izin vermedim.

Konuşmak istiyorsa bile geç kalmıştı ve sıra artık bendeydi. Başımı çevirip, omzumun üstünden, gergin gergin beni izleyen dörtlüye baktım. "Harry, sen yukarı gel. Siz de ya bahçeye çıkın ya da siktirin gidin evimden."

Leo, bahçe kapısını açar açmaz Max dışarı fırladı. Harry'nin ise Larissa'nın elinde tutup ara ara başını okşadığı Puding'i aldığını duydum. "Puding'i de götüreyim. Belki daha az kızar.."

Ben onu beklemeden yukarı çıktım ve odama girip kapıyı aralık bıraktım, benden biraz sonra odaya girdiğinde kalçamı makyaj masama yaslamış onu bekliyordum.

"Vesna, bak ben sana bunu anlatacaktım aslında ama.." Puding'i koz olarak kullanıp makyaj masamın üstüne bıraktı. Onu elime alıp odamın içinde rahatça dolaşsın diye yere bırakınca, biraz streslendi. "Her şey-"

"Dinlemek istemiyorum." Kestirip attım. Bana zamanında anlatmış olsa, dinlerdim. Onaylamayacak bile olsam fikirlerime önem verdiği için sesimi çıkarmazdım. "Sen zaten kararını vermişsin."

Bana sorma gereği duymadan.

"Ama bazen nasıl bu kadar aptal ve bencil oluyorsun anlamıyorum gerçekten. O adam en kötü ihtimalle seni öldürebilir, en iyi ihtimalle polise teslim edebilir ve iki seçenekte senin için ölüm demek. Bunun farkında olmaman için aptal olman gerekir."

Elimi sinirle saçlarımın arasından geçirdim. Şu an, zaten dağılmış olan yüzüne bir yumruk da ben atmak istiyordum. İçim belki öyle soğurdu.

"Polisler beni buldukları yerde vurup öldürmeyecek, Vesna. Bunu sen de çok iyi biliyorsun. Amerikan aksiyon filmi çekmiyoruz. Tutuklanırım, o kadar."

Pure | h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin