XIV

736 72 1.3K
                                    

"once the sun, asked the moon for a hug and the world named it, eclipse."

🍀

Bir noktada, hayatınıza almayı seçtiğiniz her insanın ruhunuzda bırakacağı iyi ya da kötü izlerin tamamını kabul etmiş sayılırsınız.

Çünkü, herkes tarafından kabul edilen bazı gerçekler vardır ve bunların başında şu gelir; Ailenizi seçemezsiniz.

Yani ileride ailenize dava açıp onların bir parçası olmak istemediğinizi yetkili kişilere söylerseniz, onlara karşı yükümlülüğünüz hukuki olarak biter.

Ama arkadaşlarınızı ve partnerlerinizi seçmek sizin elinizdedir. Bu yüzden yanlış kişileri seçerseniz, kalbiniz kırıldığında mahkemeye gidip dava açamazsınız.

Buna, tercihlerinin sonucuna katlanmak derler. Ben hayatımın her noktasında yaptığım yanlış tercihlerin sonuçlarına katlanmak zorunda kalmıştım ve yaptığım her yanlış tercihten sonra aynı şeyi düşünüyordum.

Agnes Uyarısı.

Agnes Uyarısı, hukukta ilk senemde Miranda Uyarısı'nı öğrendikten sonra aklıma gelen saçma sapan bir şeydi ama böyle anlarda mantıklı olduğunu düşünmeden edemiyordum.

Miranda Uyarısı adını 1963 yılında tutuklanan dosyası epey kabarık Ernesto Miranda'dan alıyordu. Ernesto Miranda, sorgusu sırasında sessiz kalma hakkı olduğunu bilmediği için tüm suçlarını itiraf ediyordu ama avukatı bu açığı fark edip ifadesinin geçersiz sayılmasını sağlıyordu.

O günden beri her suçluya sorgulamadan önce söylenen sessiz kalma hakkına sahipsin, söyleyeceklerin mahkemede aleyhine delil olarak kullanılabilir, gibi kalıp cümleler buradan geliyordu işte.

Çünkü hukuka göre, herkesin sessiz kalma hakkı vardı ve her insan ne kadar suçlu olursa olsun önceden uyarılmayı hak ediyordu.

İşte Agnes Uyarısı'nı buradan türetmiştim. Bu uyarı insanların kalbinin benimki kadar kırılmasını istemediğim için herkese yapmak istediğim bir uyarıydı.

Birini severken dikkatli olun demek istiyordum herkese. Çünkü kalbinizi bir başkasına açarken kırılma riskini göze alıyorsunuz ama parçaları birleştirirken tek başınıza kalabilirsiniz.

Bazı tercihler yeniden doğuyormuşsunuz gibi hissettirirken, bazıları diri diri toprağa gömülüyormuşsunuz gibi hissettirebilir.

"Sen hangisisin acaba?" diye mırıldandım, Harry'i evin içine sokarken. Ne dediğimi anlayamadığı için önce bana baktı ama sonra odağı salona kaydı.

Alec, Cooper Hanley'in tutuklanma işleriyle ilgileniyordu ama Leo ve Larissa evdeydi. Hatta evden çıkarken bağladığımız koruma da evdeydi ve hala bağlıydı.

Leo benim zar zor taşıdığım Harry'i taşımak için bize doğru adımladı. "Bu adamı çözüp göndermek kimsenin aklına gelmedi mi?"

Harry kolunun tekini Leo'nun omzuna attı ama elimi tutmayı bırakmadı. Larissa bizim birbirine kenetli ellerimize bakarken kendimi biraz rahatsız hissettim.

"Max çözmemize izin vermedi." Bakışlarım ona söylediğim gibi gözünü bile kırpmadan adamın başında bekleyen Max'e kaydı.

Alec olmadığı için çözememişlerdi çünkü Max ikimizin komutları dışında başka kimseden komut almıyordu. Ve, benim verdiğim komutlara her şeyden çok sadıktı.

Elimi, yumuşacık tüylerine sürttüm ve gülümsedim. "Aferin benim güzel oğluma. Hadi bırak şimdi çözsünler onu."

Max önce başını avcumun içine doğru itti. Kendini bana biraz sevdirdikten sonra gözünü adamın üstünden ayırmadan iki adım geri gitti. Kafasını yana eğip bana bir kez daha baktı.

Pure | h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin