XVII

567 59 1.3K
                                    

"aşk denilen şey alyans, peri masalları ve ışıl ışıl zırhın içindeki beyaz atlı prens değildi. tatlı bir tat, ter kokusu, bazen de ölmek isteyecek kadar derin bir acıydı."

-Büyülü Fırtına, Kristin Hannah

🍀

Puding'in göğsüme yasladığı minik bedenini iki parmağımla usul usul okşarken, Harry dizlerine dökülmüş saçlarımı parmaklarına doluyor ve kendince oynuyordu.

Max'in yumuşak tüyleri polar battaniyenin altına sakladığım çıplak bacaklarımı kaşındırsa bile yaşadığımız bu kısacık huzurlu anı yok etmek istemediğim için sesimi çıkarmıyordum.

"Beni çok sevdiğini her fırsatta söyleyen biri tarafından paramparça edildim." Sorduğu sorunun cevabını verecek gücü kendimde nihayet bulmuştum. "Bunu öylesine söylemiyorum. Kelimenin tam anlamıyla paramparça oldum."

Harry, benden bu tarz bir cevap bekliyordu. Bunu biliyordum. Bu yüzden sesini çıkarmadı. Kurmakta zorlandığım ve her kelimeden sonra durmak zorunda kaldığım cümlelerimi bölmedi. Belki bir kez daha susarsam, bir daha hiç konuşmayacağımdan korktu.

"Geriye dönüp baktığımda kendimden nefret etmeme sebep olacak yüzlerce hata yaptım. Aşkıma sahip çıktığımı düşünüyordum. Mahvolduğumun farkında değildim."

Puding bana doğru paytak bir adım daha atıp boynuma doğru kaydı ve başını çeneme dayayıp gözlerini kapadı. O gözlerini yumunca, Harry'nin gözlerinin içine baka baka nasıl biri olduğunu anlatmaktan utandım.

Çocukluğumda olduğu gibi, gençliğimde olduğu gibi, her zaman olduğu gibi, kaçmak için gözlerimi kapadım. Hemen yanı başımda duran tüm acılardan kaçabilirim sandım. Kaçamayacaktım.

"15 yaşındaydım, çocukluğumdan beri hayran olduğum adam odamdan içeri girdi ve hayatım sonsuza dek değişti. Benden yirmi beş yaş büyüktü."

Tekrar on beş yaşındaydım. Kapım bir kere daha aralandı. Beni sonsuza kadar mutlu edeceğine inandığım kişi odama bir kez daha girdi ama bu sefer benim sonum olacağını çok iyi biliyordum.

"Başarılıydı. Güçlüydü. Çok yakışıklıydı. Ona hayrandım, Harry. Bana ilgi duyması kendimi öyle iyi hissettirdi ki, bunun yanlış olduğunun farkına varamadım. Vardığımda ise birçok şey için çok geçti zaten.."

Hiçbir şey demedi. İkilemde kalmaya devam ettim. Hem sussun istiyordum hem de konuşsun istiyordum. Senin suçun değil demesini bekliyordum içten içe. Birinin beni teselli etmesine ihtiyacım vardı.

Birinin yanağımı okşayıp, çok küçüktün demesine ihtiyacım vardı. Birinin bana sarılıp, bu kadar canının yanacağını bilsen bu yolu yürümezdin demesine ihtiyacım vardı. O birinin, Harry olmasına ihtiyacım vardı.

"Aklım durdu. Kör oldum. Evli olduğu gerçeğini unuttum. Benden sekiz yaş küçük bir çocuğu olduğu gerçeğini unuttum.  Annemin okul arkadaşı olduğu gerçeğini unuttum. Onunla olabilmek için, birçok gerçeğe gözümü kapadım."

Fedakarlık. Bu kavramı öğrendiğimde, daha  küçücüktüm. Ben o kadar çok fedakarlık yapmıştım ki, bir kere de benim yerime birileri yapabilir diye düşünmüştüm.

"Bana kendimi prenses gibi hissettirdi. Hiçbir yaşıtımın yapamayacağı şeyleri yaptım, giremeyeceği yerlere girdim. Başkanın özel kalemiydi. Başkanın odasına bile girdim. On beş yaşında salak bir genç kız için bunlar büyüleyiciydi.."

Pure | h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin