23. kıskançlığın sonu

836 54 4
                                    

Ben napıyorum hiç bilmiyorum. Mert' le ismi lazım değil silik kafalının tenha sokakta baş başa olduklarını ve it herifin sevgilisi zorladığını an be an gördüm. Yetişemedim kahretsin. Ömrümde kimseye vurmayan ben ikinci kez vahşileştim, üstelik aynı kişiye. Daha önce hiç böyle yoğun duygular tatmadım; aşk, sevgi, ait olmak, sahip olmak, kıskanmal, özlemek, inanmak tüm kalbimle tüm vücudumla hissediyordum. Onun için onun uğruna yapamayacağım bi şey yok. Dönüşmek sevgiyle evrilmek bütünüyle yeni ama yabancı değil. Sanki hep onunlaymışım, haftalarımız değil senelerimiz birlikte geçmiş gibi.
Kalbimin gümbürtüsü kulaklarında atıyordu, sevgilinin dediği hiçbir şeyi duyamıyordum. Sadece yüzündeki öfkeyi görebiliyordum. Öfkelenmesi gereken bendim. Kimse sevgilime dokunamaz. Nasıl çocukça hareket ettim ben bile şaşkındım sonrasında. Mert' in ağzını çeşmede yıkamıştım. Bana karşı koymaya çalışmıştı ama yüzüne çarptığım sular boynundan göğsüne doğru akarken aklımı kaçırmak üzereydim. Sinir olmuş, kıskanmış halimden şehvet duyan halime salise ile geçtim sanırım. Boynundan içeri süzülen her damlayı emmem istemem deliceydi şu an. Sesini duymaya başladığımda

" Öpüşme dediğin böyle olur "
Dudaklarımız birbirine kenetlendiğinde tüm dünya durmuştu. Arsızca istiyordum onu. Zaman ve mekan silindi.

" Kerem kendinde misin, duralım artık, bize bakıyorlar."

Çoktan sertleşmiştim belinden tutup arabanın kapısına yasladım onu. Sertliğimi vücudunda hissetti. Uyanarak bana bakıyordu. Yürüyüş yapan bi çift hızlı adımlarla aracının diğer tarafından yollarına devam ettiler.

" Gittiler." dedim.

Kafasını göğsüme saklayan Mert' in bu utangaç hali o kadar çok hoşuma gitmişti ki onu oracıkta mahvetmek istiyordum. Hala sertliğimi ona bastırırken bi inleme çıktı ağzımdan.

" Bu konuda ne yapmayı düşünüyor sun?"

Bacağımın birini bacak arasına bastırdığımda onun da durumu benden farksız değildi.

" Siktir Kerem konuşmamız gerek."

" Konuşmayalım sevişelim Mert."

Yürüyüş yolundan ağaçların arasına doğru elinden tutarak çekiştirdim.

" Aklından zorun mu var senin Kerem, napmaya çalışıyorsun?"

" Sence napıyorum?"

" Saçmalama bırak elimi, dönelim, iyice kafayı yedin gündüz vakti, açık alanda..."

" Senin yüzünden "

" Kerem kıskançlığın da bi sınırı olur, öpmedim onu diyorum. Bence iğrençti. Yapma geri dönelim."

" Sessiz ol."

Ağaçların sıklaştığı bi yerde kimsenin bizi göremeyeceğinden emin olduktan sonra

" O iti kıskandığım doğru ama bu boynundan akan suları kıskandığım için oldu, beni deli ediyorsun Mert"

" Şapşalsın Kerem:)"

" İçine girmek isteyen bi şapşalım:)"

" Olmaz Kerem dur biri görecek delirdin mi"

" Aşağıdaki olmaz demiyor ama kimse görmez endişe etme"

" Sapıklaşma Kerem, dur dedim"

" Mert lütfen aşkım"

" Bunu sen istedin Kerem"

Mert' e hareket edecek alan bırakmamıştım. Dudaklarını boynunu öpüp emiyordum. Gömleğinin düğmelerinden sonra elimi kemerine attığım anda penisim acıyla zonkladı. İki büklüm olup penisimi tuttuğumda Mert pisçe sırıtıyordu. Dizi ile hafif sayılmayacak bi darbe indirmişti.

bAŞKa (B×B)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin