Zorlu Seçimler

245 30 21
                                    

Bazı kararlar vardır, insanı yalnızlaştırır.
Etrafı çok kalabalık olmasına rağmen çok yalnızdır.
Birsürü insan vardır ama hiçbiri kanından değil. Ona çok uzaktır, ölüdür belkide. Üstüne ruhu giydirilmiştir ama ölüdür işte.
Bir çaresi vardır yine de ama ne çare onlarda merhametinden değil.

Bu oydu, evet, evet bu Berzandı.

"Şşşştt korkma seni kaçırmaya veya kötü bir şey yapmaya gelmedim. Sadece sana bir teklifte bulunmaya geldim." dedi.

"Neden, neden peşimi bırakmıyorsun. Senin yüzünden beni nasıl biliyorlar biliyor musun?Ben aşk nedir nerden bileyim. Öyle bir şeye uzaktan yakından rastlamadım şu yaşıma kadar...
Ama beni sana aşık ve senin de benle dalga geçtiğini sanıyorlar. Git burdan! Seni burda görürlerse çok daha kötü şeyler olur." dedim ağlayan gözlerle...

"Lütfen sus ve sadece beni dinle ayrıca akıtma yeşil gözlerinden acı yaşları...

Buraya senin hakkında sana bir takım şeyler söylemeye ve eğer kabul edersen bir teklifte bulunmaya geldim.

Siz Bırca Belek'ten çıktıktan sonra sizi takip ettim, olanları izledim duvarda açılan deliklerden.
Sen ağlayan gözlerle içeri doğru gittikten sonra senin hakkında yeni kararlar aldılar.'Bu kız bizi en sonunda elaleme güldürücek. İlk gelen görücü kim olursa olsun verin gitsin. Yaşı olmuş on dokuz , ya ne zaman evlenecek? Başımıza bir iş getirmeden evlendirelim gitsin'dedi.
Dahası evden dışarı adım atamazmışsın artık.
Ha bide düğünlere de gitmeyecekmişsin bundan sonra.

Onlar bi süre konuştuktan sonra içeri girdiler. Bende sizin evin her bir penceresine bir adam yerleştirdim gizlice.
Hangi odada olduğunu bileyim diye, bende hep burada bekledim hissedercesine. Sonra sen geldin. Çareyi yukarı çıkmakta buldum. Risk aldım ama sana anlatmalıydım. Şimdi sana bir teklifim var:
Benimle gel. kurtarayım seni istemediğin biri ile evlenmekten.
Sen hayatı nasıl istersen öyle yaşa, söz veriyorum istediğin herşeye sahip olacaksın. Nereye istersen gidecek, kimseye hesap vermeyeceksin. O yemyeşil gözlerinden damla akıtmayacağım Bermal. Lütfen çık bu eziyetin içinden! Biraz düşün birkaç gün sonra tekrar geleceğim. O zaman bir karar verirsin ama lütfen iyi düşün."dedi.

"Ne diyorsun sen, ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu!Ben seni ömrümde ilk kez gördüm.Nasıl, nasıl bana böyle bir teklifte bulunursun. Ayrıca yalan söylüyorsun. Benim ailem o kadar zalim olamaz. Bana bu kötülüğü yapmaz,yapamaz. Yalancısın sen yalancı." dedim.

"Dediğim gibi birkaç gün sonra tekrar geleceğim, iyi düşün ben yalan söylemem. Zaten sana gelip söylerler en kısa zamanda.
O zaman haklı olduğumu anlayacaksın. Şimdi uyu bugün çok yoruldun, ben de gidiyorum.Hadi Allahaısmarladık." dedi.

Kalakaldım yerimde, hüngür hüngür ağlamaya başladım. Gözlerimden akan damlalar avuçlarıma doldu.
Yaşadıklarımın hangi birine şaşırsaydım. Peki ya ailem hakkında duyduklarım. Doğru mu söylüyordu yalan mı anlayamadım. Ayağa kalktım pencereyi kapatacaktım. Esen soğuk rüzgar tenime çarpıyor titrememe sebep oluyordu.

Gökyüzü bile yeni bir güne başlamak için beyaz elbiselerini giyinmişken ben hala o karanlıktaydım.

Pencereyi kapatıp aklımda binbir soru ile yatağıma doğru ilerledim.Kendimi öylece yatağa bıraktım.Aklımı kemiren düşüncelerle de uyuya kalmışım.

Göz kapaklarımı ağır ağır açtım ve yerimden yavaşça doğruldum. Her yerim tutulmuştu sanki. Ruhen ve bedenen kendimi hiç iyi hissetmiyordum.

Güneş ışıkları odama dolmuştu. Fakat o bile mutlu olmama yeten bir sebepti.Başıma ne gelmiş olursa olsun güçlü durmalı ve pozitif düşünmeliydim.

Normal şartlarda uyanır uyanmaz pencereyi açıp derin bir nefes alırdım. Bugün de öyle yaptım.
Dün gece yaşanılanları düşünmekten kıyafetlerimi değiştirmeyi bile unutmuşum. Üzerimi değiştirmek için dolabımı açtım ve giyindim.

Daha sonra yatağımı topladım. Yatağımın baş köşesinde duran komodinin çekmecesinde bulunan ayna ve tarağımı aldım.Yatağıma oturup uzun ve siyah saçlarımı taradım.

Aynaya bakarken bakışlarımda bi gariplik sezdim. Neden bakışlarım bana her zamanki gibi bakmıyor. Neden o aynaya bakarken hiçbir derdi tasası olmayan o kızı göremiyordum?Ve sonunda kabullendim ki umutsuzluk barındırıyor. Onun için bana yardım etmiyordu. Olayların benim hükmüm dışında gelişmesi ve elimden bir şey gelmemesi çok ağırıma gidiyor. Ama hiçbir şey de yapamıyordum.

Saçlarımı yavaş yavaş taradım.İstemsizce gözlerimden bir kaç damla yaş aktı. Elimin tersiyle akan gözyaşlarımı siliyordum ki kapının kilidinin açıldığını duydum. Gelen kız kardeşim Rojin'di. Onu görünce daha çok ağladım. Elimdekileri bırakıp ayağa kalktım. O da hızlı hızlı adımlarla gelip bana sarıldı. İkimizde hüngür hüngür ağladık. Bir nebze de olsun rahatlamıştım. İki, üç dakika öylece kaldık. Daha sonra bulunduğumuz noktadaki yere oturuverdik.

"Abla! Lütfen üzme kendini, hakikat mutlaka bir gün yerini bulacak.Ben senin hiçbir şey yapmadığına şüphesiz inanıyorum.Ne olursa olsun ben hep arkanda olacağım. Yalnız aklıma bir soru takıldı. Abimin bahsettiği adam kim?"

"Dün öğle saatlerinde sen arkadaşın heyin'in evine gittikten sonra Firdevs teyze geldi. Bende hoşgeldin deyip içeri buyur ettim.Daha sonra mutfağa yöneldim. Ocağı yakıp çayı demledim.Çay kaynıyorken bende atıştırmalık bir şeyler hazırladım. Onları da tepsiye yerleştirdikten sonra salona gittim. Firdevs teyze beni baştan aşağı süzüyordu. Bu bakışlardan çok rahatsızlık duydum ama yinede güler yüzlülüğümü eksik etmedim.Bakışlarına aldırış etmeden çabucak yer sofrasını serip tepsiye doldurduğum atıştırmalıkları sofraya yerleştirdim. Daha sonra tepsiyi alıp mutfağa gittim. Onların yanında oturmaktan çekindim çünkü Firdevs teyze sürekli bana bakıyordu.Konuşmaya başladılar. Konuştuklarını çok net duyabiliyordum. Benden bahsediyorlardı.

'Kıymetciğim biliyorsun ki eskiden beri yakınlığımız var. Üstelik komşuyuz da. Allah olmayanlara da versin, her şeyimiz de var çok şükür.Maşallah senin kız da pek hamarat. Valla ayıptır söylemesi bizim oğlan da çok çalışkan, işi gücü yerinde, arabası da var. Sizinde rızanız varsa yarın akşam gelip kızı isteyelim diyoruz. 'dedi.

' Valla Firdevsciğim kızı olanın evine gidilir. Böyle şeyler ayıp değildir.Bana kalırsa senden iyisini de bulamam, Mehmet oğlumu da çok severim ama benim elimde değil.Bir ömür beraber geçirecek olan onlar. Bunun için kızın kararı önemli. Babası eve gelince ona da söyler size haber veririm. 'dedi annem.

Biliyorsun ki şuana kadar çok görücü geldi ve gelen tüm görücülere'hayır' cevabını verdim.Çünkü evlenmek için henüz yaşım çok küçük. Evlenecek olgunlukta değilim. Bu seferde aynı tepkiyi verirsem sınırlarını zorlamış olurum diye düşündüm. Bu tür düşüncelerden birazcıkta olsa uzaklaşmak adına dışarı çıkıp yürüdüm. Ve bana en iyi gelebilecek şeyin Dicle Nehri olduğu kanaatine vararak oraya gittim.Kötü bir şey yapmak değildi benim amacım. Sadece biraz kafamı dinlemek istedim. Zaten geç olmadan eve dönecektim ben ama orada ne ara uyuya kaldığımı bile bilmiyorum.

Sonra uyandığımda çabucak kalktım ve koşmaya başladım ama abimin bahsettiği adam yani Berzan arkamdan' hanımefendi' diye seslendi. Bakmadım, ikinci defa' lütfen korkmayın, ben sizi tanıyorum'deyince arkamı döndüm ve öylece durdum. Berzan geldi. Daha bana ne söyleyeceğini dinlemeden abim arkamdan bağırdı ve olanlar oldu. Abim geldi ve bana bir tokat attı. Yere düştüm  kalkamadım. Daha sonra Berzanı çok kötü dövmeye başladı. Yüzü gözü kanlar içinde kalmıştı. Artık bir şeye açıklık getirmesi gerekiyordu.Ve birdenbire
'Tamam dur herşeyi anlatacağım' deyiverdi. Ben ne anlatacak diye düşünüyorken beni bir düğünde gördüğünü ve o günden beri aklından çıkmadığımı söyledi.

Ben bunları anlatırken Rojin de üzülmüş bir vaziyette tek kelime etmeden beni pür dikkat dinliyordu. Ona yaşanılanları anlattıktan sonra yükümün biraz da olsa hafiflediğini fark ettim.

Tek bir şey kalmıştı anlatmadığım. Tam onuda anlatacaktım ki kapı çalındı.

* Üçüncü Bölüm Sonu *

İKİ MECNUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin