Zaman hayatın yardımcısıdır, hayat ona komut verir o da uygular.
Berzan öyle söyleyip aşağıya kadar uzanan merdivenden yavaş yavaş iniyordu ki durdurdum onu.Kulağıma ve beynime hoş gelen cümlelerini düşündüm. Hayatım bambaşka olabilir dedim. Yeniliklere açık olmak istedim. Ailem bana böyle bir kötülük yapıyorken inceldiği yerden kopsun dedim ve şöyle söyledim.
"Ortaokuldan sonra hayatım hep evde geçti benim. Kendimi geliştirmem için önüme hiçbir fırsat sunulmadı. Başkalarının yaşadığı hayatlar yüzünden hep ben kısıtlandım. Bana kendi evinin içinde güzel bir dünya yarat ve içinde mutlu ol denildi hep. Evlendikten sonra eşinle her yeri gezebilirsin dediler. Ben de hep onları dinledim.Ama bu sefer onları dinlemeyecektim. Çünkü istedikleri dünyayı kurdum ama bana istemediğim bir evlilik sunulduğu için onların istediği bu seçimi gerçekleştirmeyecektim. Seninle gelirim ama seni sevmemi bekleme benden. "
Sözümü bitirir bitirmez Berzan öne atıldı.
"Bermal sana daha önce de söylediğim gibi benimle gelirsen böyle bir zorunluluğun olmayacak."
"İyi o zaman, yarın bu saatlerde seni bekliyor olacağım. Hadi kimse gelmeden git artık." dedim tuhaf bir yüz ifadesiyle.
"Peki Bermal sen nasıl istersen öyle olsun. Dediğin gibi yarın bu saatlerde burada olacağım. Ona göre hazırlan. Hadi Allahaısmarladık. Yarın görüşürüz." deyip duvara dayadığı merdivenden aşağı indi. Ve merdiveni aldığı yere yavaşça bırakıp gözden kayboldu.
Pencereyi yavaşça kapattım ve sırtımı pencereye yaslayıp hüngür hüngür ağlamaya başladım.
Çok zor olacaktı ailemi ardımda bırakıp gitmek. Ama böyle olması gerekiyordu. Belki de onları bir daha asla göremeyecektim fakat beni buna mecbur bıraktılar.
Herşey tamamen yanlış bir anlaşılmadan ibaret... Ve o yanlış anlaşılmadan dolayı tüm hayatım kötü yönde ilerleyecekti. Böyle olmasını asla istemezdim.
Mehmet çok iyi bir insan ama onunla evlenip ona bu kötülüğü yapamazdım.
Tüm hayatımı geride bırakıp hiç tanımadığım bir adamla kaçmayı düşünüyordum.
Hem Rojin bu kararıma ne tepki verecekti acaba? Daha önce bana ne karar verirsem vereyim saygı duyacağını söylemişti. Ama bu kararıma ne derdi merak ediyordum açıkçası.
Kime kızacağımı bilmiyordum. Herkesten habersiz alıp başımı giden kendime mi, orda karşıma çıkan Berzan'a mı, herşeyi aileme farklı yansıtan abime mi, yoksa beni istemediğim halde evlendirmeye çalışan babama mı? Kime kızsaydım ben?
Biraz orda ağladıktan sonra yatağıma geçtim.Ve derin düşüncelere daldım. Gözüm duvardaki saate takıldı. Saat epey geç olmuştu. Yarın Firdevs teyze başlık parası ve altınları konuşmak için buraya gelecekti.
'Yarın ola hayrola!' deyip düşüncelerimin perdesini indirerek kapattım gözlerimi karanlık geceye...
***
Uyandığımda saat 08:17'yi gösteriyordu. Güneş ışıkları odama yansımıştı. Hemen ayağa kalktım ve perdeyi tamamen çektim. Hafif esintinin yaprak sesleri ile buluştuğu o güzel melodiyle açtım pencereyi...
Bir yerde okumuştum; tüm hayvanlar da konuşur aslında ama onlar bizim gibi değillerdir. Gerekmedikçe konuşmaz, konuştuklarında ise Allah'ı zikrederlermiş. Bahçedeki horoz ile kuşun farklı biçimlerde Allah'ı zikretmesine anlam vermeye çalıştım.
Derin bir nefes alıp o ânın tadını çıkarmaya başladım.
Üzerimi değiştirmek için perdeyi çektim ve dolabıma doğru yürüdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ MECNUN
ActionAynı kanı taşıyan iki insana aşık olunur mu hiç? Peki ya kanım dediğin kişinin canına bakılırmı? Herkes yaşadığı kadar bilir aşkı. Öyle ki aşk çok dillidir. Herkes kendi payına düştüğü kadar anlar, anlatır ve yayılır...! Tüm hakları saklıdır. Yazıla...