Şarkı: Kadebostany-Palabras
DAMLA
Kızlar tam çığlık atacakken onlara elimle ‘’sus’’ işareti yaptım ve susmalarını sağladım. Ayak sesleri bize doğru yaklaşırken ben de köşede duran vazoya doğru ilerliyordum. İrem ve Begüm birbirlerine sarılmışlardı, Büşra ise eli ağzında korku dolu gözlerle bana bakıyordu. Ben de korkuyordum fakat onlar gibi koltukta oturup birinin bizi öldürmesini bekleyemezdim.
Yerde duran vazoyu elime aldığımda duvara doğru yaklaştım ve her kimse bana doğru gelmesini bekledim. Ayak sesi gittikçe artıyordu. Evet, tam şu an vurmalıydım. Ona vururken umduğum şey bayılmasıydı. Ama işler hiç de umduğum gibi olmadı.
Vazoyu adamın kafasında kırdığımda hiçbir etki yaratmamıştı. İşte şu an çığlık atmanın tam zamanıydı.
İrem ve Begüm çığlık atarak bahçeye doğru kaçtılar, Büşra ise mutfağa doğru koşuyordu. Benim de bir şeyler yapmam gerekiyordu. Bu yüzden adamın sırtına atladım ve saçlarını çekiştirmeye başladım. Sanırım elimden gelen tek şey buydu. En azından bunu yapabiliyordum.
O sırada elektrikler geldi. Zahmet oldu! Büşra mutfaktan döndüğünde elinde tava vardı. Bana eliyle ‘’in’’ işareti yaptı ve ben inince de adamın kafasına sert bir şekilde vurdu. Adam yere düştüğünde kurtulduğumuzu sandım ama maalesef öyle olmadı.
Adam yere düştüğü gibi geri kalktı ve Büşra’ya doğru hızlı adımlarla ilerlemeye başladı. O sırada Begüm’ün çocuklara seslenişini duyabiliyordum. Bir şeyler yapmam gerekiyordu bu yüzden aklıma gelen ilk şeyi yaptım. Evet evet. Adamın özel bölgesine tekme attım. Onu çok fazla sinirlendirmiş olmalıydım ki cebinden bıçağını çıkardı ve Büşra’nın peşini bırakıp bana doğru koşmaya başladı. Adam beni boğazımdan tuttuğu gibi tezgâha fırlattı. Kafamı çok sert vurmuş olmalıyım ki iki saniyelik bir bayılma geçirdim. Başım çok ağrıyordu. Kalkacak halim kalmamıştı.
Büşra ne kadar adamı durdurmaya çalışsa da hiçbir etki yaratmıyordu. Büşra’yı yere itti ve bana daha da yaklaştı. Elindeki bıçağı karnıma geçirmek için hazırlandı. Tam geçiriyordu ki Uras adamı tişörtünden tuttuğu gibi yere yapıştırdı. Bıçak tam olarak bir yerime girmemişti fakat kolumu yaralamıştı.
Büyük bir çizikti ve canımın yanmasına fazlasıyla sebep oluyordu. Uras adamı döverken Buğra ve Göktuğ da onları ayırmaya çalışıyorlardı fakat pek de başarılı oldukları söylenemezdi. Adamı döverken gerçekten de çok seksi görünüyordu. Ne diyordum ben ya? Bu haldeyken bile Uras’ı düşünüyordum. Kolum gerçekten çok acıyordu.
En son dayanamayıp ‘’Ah!’’ diye inledim.
Bunu söylememle Uras adamı bırakıp yanıma koştu. Kızlar da aynı şekilde. Bir zahmet! Ben burada öleceğim neredeyse ama en yakın arkadaşlarım orada sanki boks maçı izliyormuş gibi Uras ve adamın dövüşmelerini, daha çok Uras’ın adamı dövmesini izliyorlardı.
Uras yanıma geldiğinde eliyle yüzümde olan saçlarımı alnıma doğru çekti ve yüzümü açtı. Sonra beni kucağına aldı ve arabasına doğru ilerlemeye başladı. İstemsiz olarak gözlerimden yaş geliyordu ve bunu durduramıyordum. Çok korkuyordum ama Uras’ın kollarında olmam, güvende hissetmemi sağlıyordu. Arabanın olduğu yere vardığımızda Göktuğ sürücü koltuğuna geçti, Uras da benimle birlikte arka koltuğa. Beni dizlerinin üstüne yatırdı ve "Lanel olsun!’’ diye fısıldadı.
Hastaneye vardığımızda koluma dikiş attılar. Az da olsa acısı dinmişti fakat hala acıyordu. Bana dikiş attıkları odadan çıkarken Uras da yanımdaydı. Benimle fazlasıyla ilgileniyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖRT
Teen FictionAşk başlamadan güzel, Kalplerde heyecan Bakışlarda korku olduğu zaman güzel... Birbirimize sezdirmemek için çırpınış, Başkaları görmesin diye çabalayış, Gözlerim gözlerinin mavisine değdiği zaman... Aşk başlamadan güzel.... Ümit Yaşar OĞUZCAN - Her...