Sırlar Dünyası - Yükseliş

-49-

Özel bir kutlama için herkes Girit adasındaydı. Yeni doğan ülkenin gelişini Girit halkı geri gelmeden kutlamak istiyordu bütün ülkeler. Her ülke bir işin ucundan tutarak deniz kenarını süslüyordu. Her tarafta çiçekler, ışıklar, yemekler ve içecekler vardı. Mavi kırmızı renkleriyle süslenmiş olan deniz kenarı, bir daha asla bu kadar canlı olamazdı.

O sırada telaşla üç ülke koşuşturuyordu. "Eğer bebeği bulamazsak ağabeyim ağzımıza sıçar!" diye bağırarak masa örtüsünü kaldırıp masanın altına baktı Azerbaycan. Bir sandalyenin üstüne çıkıp etrafa bakan Ermenistan, göz devirdi ve "Bir bücür daha emekleyemeden nereye gider?" diye mırıldanmasıyla Gürcistan'ın sandalyeye tekme atarak düşürmesi bir oldu. Kahkaha atan Azerbaycan, "Ağabeyimin çocuğuna böyle dersen Gürcistan da böyle çarpar seni!" diyerek etrafa bakmaya devam etti. Kollarını göğüs hizasında birleştiren Gürcistan kafasını başka yöne çevirerek "Eğer bir daha o tatlı bebek hakkında öyle konuşursan Yıldız'dan önce ben seni gebertirim!" dedi. "Tamam be!" diyerek ayağa kalkan Ermenistan etrafa bakmaya devam etti.

Üç ülke de bir koluna dolanmış yılan ve kucağında Girit'i turan birliği görünce sevinç çığlığı atıp birliğe koşup sarıldı. Birlik kucağındaki bebeğe dikkat ederek üç ülkeye de sarılıp "Bir dahakine bebek bakarken martıları bebekten uzak tutun." dedi. Üç ülke de başını sallayıp bebeğin yanağını okşadı. Tabi küçük Girit gülümsemek yerine üçüne de tokat attı. Kahkaha atmaya başlayan birlik, "Anlaşılan bu ufalık çok kişiyi sakatlayacak." diyerek Girit'in elini tutup öptü. Gülmeye başlayan bebek, sıkıca birliğe sarılınca Azerbaycan gülümsedi. "Senden hiçbir ülke nefret etmiyor Dünya Sağlık Örgütü. İlk görüşte bütün ülkeler seni seviyor."

"Kendi adınıza konuşun!" diye bağırarak elindeki bardaktaki bütün kolayı kafasına dikledi Konfederal Amerika. Göz deviren Türkiye, "Sinsi tilkiler dürüstleri sevmez normal." diyerek Girit'i kucağına alıp yanağından öptü. "İyi bir baba olacağından eminim." diyerek gülümsedi birlik. "Hoşgeldin Dünya Sağlık Örgütü." diyerek Dünya Sağlık Örgütü'ne sarıldı Türkiye. Kıkırdayan Dünya Sağlık Örgütü, Türkiye'ye sarılıp saçlarını okşayarak "Hoşbuldum çileğim. Nasıl gidiyor?" diye sordu. Göz devirerek saçını çeken Girit'i gösterdi Türkiye.

Rusya'nın "TÜRKİ VOTKA BİTTİ!" diye bağırmasıyla irkildi Türkiye ve bıkkınlıkla arkasındaki Rusya'ya baktı. "ZIKKIMIN KÖKÜNÜ İÇ AYI!" diye bağırarak karşılık verdi ama Girit ağlamaya başlayınca bağırdığına pişman oldu. Türkmenistan, Türkiye'nin yanına gelip Girit'i kucağına aldı. Minik ülke hâlâ ağlıyordu ama Türkmenistan'ın sallamasıyla yavaşça sakinleşti ve parmağını emmeye başladı. Göz devirerek "Siz iki ayı biraz sessiz olun." deyip kucağında Girit'le beraber gitti.

Rusya'yle beraber bir ağacın altına oturan Türkiye, gözünün önüne gelen saçları arkaya doğru atarak "Neden votka içiyorsun? Normalde bir ülkenin doğması bütün ülkeleri mutlu eder. Bir sorun mu var?" dedi. Kıkırdayan Rusya, "Kıbrıslar nerede?" diye bir soru yöneltti. Bunu beklemeyen Türkiye, sadece yutkundu ve gökyüzüne bakarak mırıldandı. "Davet gönderdik ama gelmediler."

Başını sallayarak yüzündeki gülümsemeden kurtulan Rusya, hafif bir tebessümle Türkiye'ye baktı. "Onu affetmeyecek misin?" diye bir soru yönelterek bakışlarını Kırım ve Belarus'a çevirdi. Ardından Türkiye'nin konuşmasına izin vermeden sözlerine devam etti. "Türkmenistan eğer Kırım'ı getirmem için zorlamasaydı belki daha iyi olabilirdi. Sonuçta Avrasya ve Belarus ben ortak ülkeye geldim diye geldiler. Dördümüz güzel bir aileydik. İki tane kavga eden çocuk ülke ve onların kavgalarından korkup arkama saklanan çocuk birlik."

Yutkundu ve iç çekti Rusya. Sanki daha fazla konuşursa ağlayacaktı. O da Türkiye gibi bakışlarını gökyüzüne çevirerek son sözlerini etti. "Bu ortak ülke saçmalığı olmasaydı Avrasya hâlâ çocuk kalacaktı. Bazen Birleşmiş Milletler'in her şeyden haberdar olduğunu ve intikam almaya çalıştığını düşünüyorum. Sonuçta annem, babasını koruyamadı. Ama yine de sinirleniyorum. Avrasya daha fazla çocuk kalabilirdi."