-27-

277 28 81
                                    

*Medya: Konuyla alakalı olduğu için koydum.

-Geçmiş-

"Uyansana be! Aptal koloni!" diye bağırdı Adam. Yerdeki küçük çocuğa acımıyordu. Zaten acıma gibi bir duygusu da yoktu. Artık dayak yemekten, kırbaçlanmaktan ve açsızlıktan neredeyse ölecek gibi olmuştu. Zaten zayıf olan vücudu bu hasarlardan dolayı daha fazla zayıflamıştı.

Şimdiyse o kadar hasar yüzünden bayılmıştı. Ne ona bağırıp tekmeleyen adamı umursuyordu ne de o adamın yanında ona bakarak sırıtan çocuğu umursuyordu. Uyanabileceğinden bile şüpheliydi. Kendisini o kadar güçsüz ve acınası hissediyordu ki ölüm onun için bir kurtuluş olabilirdi. Ama ölmek için bile izin alması gerekiyor.

Sinirden kıpkırmızı olmuş adam elindeki bastonu yerdeki çocuğun karnına bastırarak "Uyan seni işe yaramaz çöp parçası!" diye bağırdı. Birden uyanan küçük çocuk acıyla çığlık attı. Bütün organları ağzından çıkacak gibiydi. Elleriyle ağzını kapatmıştı. Midesi çok bulanıyordu ama kusamazdı. Kusarsa daha kötü cezalar alacağını ve acı çekeceğini biliyordu.

Zar zor gözlerini başında duran adama dikmişti. Adam büyük bir gülümsemeyle "Kendine çeki düzen ver koloni. Yoksa ölmek için dua edecek hale getiririm seni." diyerek tehdit etti. Yavaşça yanından uzaklaşan adama bakan küçük çocuk. İçinden "Zaten beni ölmek için dua edecek hale getirdin Britanya İmparatorluğu." diyordu.

Elini uzatan gözlüklü çocuk "Yardım ister misin?" diye sordu. Küçük çocuk uzatılan eli tutarak ayağa kalktı ve dengesini kurmaya çalışırken "İki yüzlülüğü ne zaman bırakacaksın?" diye sordu.

Gözlüklü çocuk gülerek "Eğer benim gibi düzgünce yaşamak istiyorsan biraz sesini keseceksin." diye yanıtladı. Küçük çocuk hafif bir tebessümle "Üzgünüm ama ben ona hizmet edecek bir köle değilim." diyerek karşılık verdi. Gözlüklü çocuk hafifçe kardeşinin omzuna vurarak "Biliyorum Meri." dedi. Sonrasında ise başını eğerek "Lakin biz bağımsızlık kazanamayız tek başımıza. O fransızların fikirleriyle yola çıkarsak daha kötü şeyler olur." diye ekledi.

Amerika derin bir nefes alarak "Acaba onlardan yardım alamaz mıyız Ame?" diye sordu. Konfederal Amerika hafif bir tebessüm etti. Bir şey söylemek için ağzını açmıştı ki içeriden gelen büyük bir sesle korkup kardeşine biraz yaklaştı.

Amerika kekeleyerek "İçeride ne oluyor Ame?" diye sordu. Konfederal Amerika, Amerika'nın elini tutarak "Bilmiyorum Meri." diye kekeledi. Elleri ve bacakları titriyordu. Yanlış bir hareketlerinde başlarına neler geleceğini düşünmek onları delicesine korkutuyordu. Aralık olan kapıdan bakan iki Amerika'nın gözleri sonuna kadar açılmıştı.

Ağlayan Kanada'yı sakinleştirmeye çalışan Fransa Krallığı her zamanki gibi üstündeki uzun beyaz elbisesiyle asilliğini belli ediyordu. Onun aksine simsiyah askeri forması ve belindeki kılıcıyla Fransız İmparatorluğu asiliğini resmen haykırıyordu. O kadını asil bir prenses elbisesinde görmemişti kimse. Ve bu iki fransızın karışımını ilan eden Fransa, üstündeki dizlerine kadar gelen kırmızı ve beyazın karışımındaki elbisesiyle her zamanki gibiydi.

Bu üç kardeş söz konusu Britanya İmparatorluğu olunca deliye dönüyordu. O kadar çok nefret ediyorlardı ki bu nefretlerini her gün kusarlardı Britanya'ya karşı. Britanya,pek Fransa Krallığı'nın ve Fransa'nın dediklerine takılmazdı. Fransa, bildiği bütün küfürleri ederken, Fransa Krallığı asil tavrını bozmadan çok ağır derecede laf söylerdi.

Ama Fransız İmparatorluğu onlar gibi sözcükler kullanmıyordu. O direkt belindeki kılıcı alıp Britanya'nın boynuna dayıyordu. Ve evet. Şimdi de öyle olmuştu. Britanya "Fransızlar gerçekten kısa ve savunmasız oluyor." deyince Fransız İmparatorluğu bütün sakinliğini kaybetmişti. Hızlı bir şekilde kılıcını çekerek Britanya'nın boynuna dayamıştı.

Sırlar Dünyası - YükselişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin