Sırlar Dünyası - Yükseliş

-18-

*Medya geçen ki bölümle alakalı küçük bir video.

"Bunu nasıl buldun yeşillim?" diye sordu elindeki defteri incelerken Türkiye. "Çok önceden almıştım saraydan. Şimdi karşıma çıktı" diye açıkladı Türkmenistan. Doğu Türkistan gülümseyerek "Hadi gidelim Ayasofya'ya ve o anahtarı bulup babamın odasına girelim" dedi. "Siz ikiniz gidin ben izinleri ayarlarım. Şuan Yunanistan ile bir görüşmem var" diyerek defteri Türkmenistan'a uzattı Türkiye. Türkmenistan defteri alarak "Senin bir işin yok değil mi abi?" diye sordu. O sırada çalan kapıyla hepsi aşağı indi.

Doğu Türkistan kapıyı açarak şaşırdı karşısındaki ülkeyi görünce. "Hükümet bizi çağırıyor" dedi kırmızı ülke. Doğu Türkistan göz devirerek "Yine nasıl bir işkence yapacaksın bana" dedi. "Uygur bak bunu ben de istemiyorum biliyorsun hükümetin kararlarına karşı gelemiyorum" diye açıkladı kırmızı ülke. Doğu Türkistan umursamayarak "Tamam. Şuan senin saçma yalanlarınla uğraşamayacağım. Ceketimi alıp geliyorum" dedi ve salona yöneldi. Türkiye ciddi bir ifadeyle "Bu sefer yaralı bir şekilde gelmesini istemiyorum" dedi. Türkmenistan üzgün bir şekilde "Azıcık acımanız olsun ya" diyerek isyan etti. Kırmızı ülke hiç bir şey diyemedi.

Doğu Türkistan üstündeki kahverengi ceketle gelerek "Önden buyur Bayan Çin" dedi. Çin önden gitmeye başladı. Doğu Türkistan da kardeşlerine sarılarak evden çıktı ve Çin'i takip etmeye başladı. İkisi de ülke kapısına gelince durdu. Çin sakin bir şekilde "Uygur sınırına gidiyoruz" dedi. Doğu Türkistan şaşırarak "Niye normalde direkt kamplara giderdik" dedi. "Türk Keneşi'nden gelenler var" diye açıkladı Çin ve kapının kenarındaki pusulaya yeri yazdı. Doğu Türkistan göz devirerek "Yani yine kukla olmam gerek" diye mırıldandı. Çin kapıyı açarak "Hayır. İstediğin gibi davran bu sefer" dedi sert bir tavırla. Doğu Türkistan şaşkınlıkla "Bunun kafasına saksı mı düştü" diye düşündü. Umursamadan Çin ile beraber kapıdan geçti.
.
.
.
"Merhaba Doğu" diyerek Doğu Türkistan'ın kafasını okşadı Türk Keneşi. Doğu Türkistan mutlu bir şekilde "Merhaba Keneş" dedi. Türk Keneşi Doğu Türkistan'a sarılarak "Afferin çok iyi gördüm seni. En son biraz yemek sıkıntıların vardı" dedi. Doğu Türkistan gülerek "Sadece bir öğlen arası yemek yemedim abartma lütfen" dedi. Türk Keneşi güldü ve "Zaten fazla bir şey yemiyorsun kahvaltıda bari öğlen yemeğini düzgünce ye" diyerek sandalyesine oturdu. Doğu Türkistan da sandalyesine oturarak "Merak etme Keneş ben çok iyiyim" dedi.

Çin'i süzerek "Bayan Çin duyduğuma göre hükümetiniz bir anlaşma yapmak istiyor uygurlularla" dedi Türk Keneşi. Çin kafasını sallayarak onayladı. Türk Keneşi şüpheci bir tavırla "Peki niye beni çağırdınız acaba?" diye sordu. Çantasındaki evrakları masaya koyarak "Türk Birliği olarak uygurları sizin temsil etmenizi istedim Bay Türk Keneşi" dedi Çin. Evrakları Doğu Türkistan'a ve Türk Keneşi'ne doğru iterek "Eğer bu anlaşmada orta yol bulursak iki taraf için çok iyi olur" dedi. Doğu Türkistan heyecanla evrakları incelemeye başladı. Evrakları okudukça gözleri daha çok büyüyor ve heyecanlanıyordu. Türk Keneşi gözlüğünü takarak evrakları inceledi.

"Bir iki madde dışında diğer maddeler kabul edilebilir Bayan Çin" diyerek evrakları masaya bıraktı Türk Keneşi. Doğu Türkistan şaşkınlıkla Türk Keneşi'ne bakarak "Hangi maddeler Keneş? Çünkü buradaki maddelerin bütün hepsi kabul edilebilir maddeler" dedi. Türk Keneşi gözlüğünü çıkartarak masaya koydu ve "On üçüncü madde; Çin ve Rusya dışında hiçbir ülkeyle ticaret yapılamayacaktır. Yirmi altıncı madde; bayrağı Çin Halk Cumhuriyet'i belirleyecektir. Maddeleri asla kabul edilemez. Ve ayrıca silahlanma ve asker sayısına karışılmamalı" diyerek belgeleri Çin'e doğru itti. Çin gözlüğünü düzelterek "Üzgünüm ama silahlanma konusunda geri adım atamayız" dedi.

Türk Keneşi ellerini birleştirerek "Eğer silahlanmaya karışmazsanız sizle bir müttefiklik ve barış anlaşması imzalamaktan çok mutlu oluruz Bayan Çin" dedi. Doğu Türkistan hiç bir şey diyemiyordu. Onun atladığı bu maddeler gerçekten çok önemliydi. Çin gülümsedi ve "O zaman anlaşmayı biraz değiştirebilirim" diyerek eline kalem aldı.