Bir oda bu kadar renkli olamazdı. Oda sadece pembeden ibaretti galiba. Bu odanın denize ait olabileceği aklıma geldi. Kız çocukları hep böyle olmak zorunda mı. Yani tamam bende çocuktum bir zamanlar ama bu kadar da değil. Diye düşünürken kendimi yemek masasında buldum. Eren bey yoktu. Yerime geçip oturduğumda çaprazıma deniz, denizin yanına ise Sude hanım oturdu. Sude hanım ‘’ Başlayabiliriz.’’ Dedikten sonra önümdeki çorbayı içmeye başladım. Çorbam bittikten sonra Ayşe teyzenin yanındaki kız önüme farklı bir yemek koydu. Gülümseyip
‘’ Teşekkürler.’’ Dedim. Kız biraz durduktan sonra elinde boş tabakla kaçarcasına mutfağa doğru yürüdü. Acaba bendemi bir sorun var diye üstüme baktım. Ama bir şey bulamadım. Sude hanıma baktığımda bana bakıp geri yemeğine kaldığı yerden devam etti. Bu sırada eren bey merdivenlerden inerek yemek odasına geldi. Beni görünce gülen suratı biraz daha güldü. Bir saat önceki halinden eser yoktu. İşte erkeklerin hepsi böyle. Bir bakarsın şeytan bir bakarsın melek. Bu yüzden erkeklere güvenmiyorum. Yaşadığım olaylarla bir alakası var mı bilmiyorum. Küçüklüğüme dair hiçbir şey hatırlamıyorum. Sadece müdüre hanım hep erkeklere güvenmemem gerektiğini söyler dururdu. Bazen büyüğünün sözünü dinlemek iyi olabilir. Bende cem dışında kimseye güvenmedim hayatımda. Onu küçüklüğümden beri tanırım. Abim gibi olmuştu artık. Beni hep korurdu. Yine özlemiştim onları. 19 yaşındayım ve 10 yaşımdan beri bana bakan yetimhane değil de onlar olmuştu. Kardeşliği, arkadaşlığı, aile olmayı onlar öğretmişti. Yanağımdan akan yaşı fark ettiğimde hemen masadan kalkıp odadan çıktım. Banyoyu aramaya çalışıyordum. Ama lanet banyoyu bir türlü bulamıyordum. Sinirden hızla yürümeye başlamıştım ki biriyle çarpışınca bu son buldu. Ağzımdan küçük çaplı bir küfür kaçtığında kafamı kaldırıp çarpıştığım kişiye baktım. Bu benden kaçan yardımcıydı. Nedense onu görünce bütün sinirlerim uçtu gitti. Gözyaşlarımı silip
‘’ Merhaba.’’ Dedim. Kız sefer daha tuhaf bir tepki verdi.
‘’ Bana mı dedin ?’’ deyip arkasını dönüp baktı. Hadi ama bunun neyi vardı. ‘’ Tabi ki sana dedim. Hey sen iyi misin ? kafanı bir yerlere vurmadın değil mi ? ‘’ deyip gülmesini sağlamak istedim ama nerde. Kıza resmen gülersen ve birisiyle konuşursan seni öldürürüz demişler. Kızı biraz süzdüğümde benden bir, iki yaş küçük durduğunu fark ettim. Aslında gayet güzel bir kızdı.
‘’ Şey aslına bakarsan bu evde benimle konuşan tek kişi sensin.’’ Dedi. Bu sözleri ağzımın bir karış açılmasına sebep oldu. Şakamı yapıyor yoksa ciddimi diye yüzünü inceledim. Ama gayet ciddi olduğunu anladığımda
‘’ Sen ciddisin.?’’ Deyip soru soran gözlerle baktım. Evet anlamında başını sallamakla yetindi. İyide kim neden konuşmasın diye düşünürken arkamdan Sude hanımın sesini duydum. Dönüp baktığımda biraz endişeli gibiydi.
‘’ Canım, iyi misin ?’’ diye sorduğunda başımı sallamakla yetindim.
‘’ Peki. Burada ne yapıyorsun ?’’ diye sorduğunda kızın adını bilmediğim aklıma geldi. Ve
‘’ O kızla konuşuyordum.’’ Dedim. Etrafa bir göz atıp
‘’ Hangi kız? ‘’ diye sordu. Arkamı dönüp
‘’ İşte bu kız.’’ Dememe kalmadan kızın burada olmadığını gördüm. Sude hanım bana şüpheyle bakınca aslında bir an deli olduğumu falan düşünmüştüm. Sonra bu düşünceyi aklımdan kısa bir süreliğine silip attım Sude hanım koluma girip
‘’ Hadi daha gezilecek çok yer var. ‘’ dedi. Fazla istekli olması beni mutlu etmişti. Merdivenlerden düşebilme ihtimali olduğu için kolumdan çıkıp ta yürümeye başlamıştı. Aslında böyle daha rahattı. Salonu sadece kapıdan gösterdi ve
‘’ Burayı görmüştün zaten.’’ Dedi. Gülerek
‘’ evet.’’ Dedim. Yandaki odaya beni çekerek soktu. Sürükledi demek daha doğru olurdu. Evet sürükledi. İçeriye girdiğimde buranın biraz daha küçük olduğunu gördüm ama aynı güzellikte dekor edilmişti. Buranın genelde kullanılmadığını, çok nadiren girdikleri bir oda olduğunu öğrendim. Diğer odaları da gezdikten sonra sıra o çok renkli kız odasına geldi. Tahminlerim doğru çıkmıştı. Burası denizin odasıydı. İçeride denizi uyurken görmeyi beklemiyordum ama görmüştüm. Sude hanım kulağıma fısıldayarak
‘’ Burasıda denizin odası.’’ Dedi. Oda tam anlamıyla gel beni ye diyordu. Bu renge neden bu kadar taktım bilmiyorum ama genelde pembe sezmezdim. Sude hanım kolumdan tutarak
‘’ Hadi çıkalım.’’ Dedi. Kafamı sallayıp merdivenlere yöneldim. Üst katıda gezdikten sonra sıra diğer kattaydı. Orta katta görevlilerin odası olduğunu öğrendim. Kendi odamı soracak olursanız. Daha görmedim. Belki de misafir odasında kalacaktım. Üçüncü katta Sude hanım ve Eren beyin odası vardı. Geri kalanı tuvalet, banyo ve misafir odaları. Dördüncü kata geldiğimizde burada sadece dört kapı olması tuhafıma gitti. Bir tanesi çatı katına çıkıyordu. Diğer kapı banyoydu. Diğer odayı ise göremedim. Buranın oğullarına ait olduğu ve o gelene kadar açılmaması gerektiğini söyledi. Ama ben merak ederim şimdi. Diğer kapıyı ise
‘’ Sürpriiiiiiiiiiiizzzz.’’ Diye bağırarak açtı.ve gördüklerime inanamadım.
YİNE ÇOOK UZUN BİR BÖLÜMLE DAHA KARŞINIZDAYIM :D