Yeni bölüm karşınızdaaa :D Okuyucu sayısı arttıkça daha bi mutlu oluyorum. Sizeri çok seviyorum canlarımm. Mediada Duru'nun dinlediği şarkı var. İyi dinlemeler ve okumalar. :))
Başka oyun bulamamış mıydı bu adam yaa. Hem bu çocuk ne öyle! Egoistin bayrak sallayanı resmen. Adı neydi ya, Burak'tı sanırım. Her neyse. Kayhan Hoca çalışmamız gerek kağıtları verdi, sonra da
"Bunları çalışıp, yarın yine aynı saatte burda olun." dedi.
"Ya hocam, benden kurbağa mı olur. Hani tamam prensi anladım da o kurbağa kısmı olmadı. Bakı ne diyorum şu oyunu kurbağa prenses yapsak diyorum." Bizim bay ego yine egosunu konuşturmuştu. Kayhan hoca tam konuşacakken ben araya girdim.
" Prenses mi olmak istiyosun?" dememle arkadaki diğer kurs öğrencilerinden oooo ohoho gibi sesleri duymamak elde değildi.Hocanın gözlerini pötletmesi de ayrı bi komikti.
"Hahaha güleyim bariiii" lafı yedi tabi diyecek bi şey de bulamadı. Kayhan hoca ortalığın karışacağını sezmiş bir tavırla araya girip
"Hayır bu oyunu oynayacaksınız. Üstelik ilk oyununda başrol alıyosun.Senin yerinde olmak isteyen birsürü kişi var bundan emin olabilirsin Buğra" dedi. Demek adı Buğra'ymış. Ben durur muyum arkadan kurbağa takliti yapmaya başladım.
"Özür dilerim hocam.Birdaha olmaz" dedi ve yaptığım kurbağa taklitleri sırasında bana dönüp gözlerini devirdi. Bunun karşısında ufak çaplı kahkaha atmadan duramadım. Tabiiki hemen ardından Kayhan hocanın azarını işitmem bir oldu.
Her neyse. Sonunda tiyatro salonundan çıkabildim. Yani öyle sandım sanırım. Tam kapının ardındaki kaldırıma basacakken, Buğra denilen varlık, elbisemin ense kısmından tutup kendinedoğru çekti. Canım yanmamıştı ama yine de bunun karşısında azarlamamak da olmaz yaani.
"Ya, ne yapıyosun sen!"
"Bana halen ismini söylemediğini farkettim. Ne zaman söylemeyi düşünüyosun?"
"Mümkünse söylemeyi düşünmüyorum."
"Sana ne diye seslencem o zaman! Dur yada buldum. Kurbağa prenses diycem sana."
"Kurbağa rolü senindi canım."
"Canım heh. Kurbağa takliti yaparken sana daha çok yakıştı ama canımm" Canım lafını o kadar vurguladı ki, dediğime pişman oldum. Yüzüm şuan domatesten daha kırmızıdır diye tahmin ediyorum.
"Kusura bakma canım. Benim gibi yakışıkkınında işi çok oluyo. Daha yetişmem gereken randevularım var. Görüşürüz kurbağa prenses."
"Hahaha sen misin yakışıklı! Mümkünse bir daha görüşmeyelim." dedim arkasından.
"Hadi hadi kıskanma canım." dedi yürürken bağırarak.
Hava yeni yeni kararmaya başlarken, evin kapısına sonunda ulaşabildim. Eve girer girmez odama doğru ilerlemeye başladım.
"Duruuu sen mi geldin kızım?"
"Benim anneğğğğ" odama girip kapıyı kapattım. Kayhan hocanın verdiği kağıdı incelemeye başladım. Sonunda Buğra'yı öpmem gerekiyodu. Olmazki böyle yaaa. Bugün çok yorulmuştum. Fazla bi eylem için değil de yaşadığım olaylardan dolayı yoruldum bence. Bi çocuk beni takıma aldırttı. Kursta Buğra'yla karşılaştım. Sahi o voleybolcu çocuğun adı neydi acaba? Bugün bi fazla iştahsızdım. Sadece uyumak istiyordum. Yemek yemeden bu isteğimi gerçekleştirdim ve gözlerimi kapattım.