GELECEKTEN...
Lavin'de Asır'ın arkasından fenerini bıraktığında mırıldandı. "Ya bizde bu fenerler gibi bir birimizden uzağa savrulursak ne olacak?" dedi eliyle birbirlerinden gittikçe uzaklaşan fenerleri göstererek. Asır umursamazca omuz silkti. "Mesafeler umurumda değil, sen zaten kalbimin en derin yerindesin."
***
Merdivenlerden inerken ikimizde derin derin nefesler alıyorduk. Aşağı inmemizle koltukla yayılarak oturmuş Asır'la karşılaştık. Büyük bir hışımla bağırdığımda sırıtarak bana döndü. "Ne oluyor Asır? Yine ne bok yedin? Görevin içine etmekten başka yaptığın bir şey yok."
"Bilmem ki Alyeska, ne oluyormuş?" Beni kışkırtmak hoşuna gidiyor, daha çok üstüme gidiyordu. Bir anda içime dolan bir öfkeyle ne yaptığımı şaşırdım. "Misafirimiz kapıda kaldı. Kapıya baksanıza," demesi de benim için son nokta olmuştu. Gömleğin iki yakasını tutup onu çektiğimde sırıtmasına birde hafif kıkırdamalar eklenmişti.
"Eğer biraz daha beklerse Emre, kapıyı kıracak. Ne yapaca-" Dolunay'ın lafı Lavin'in çığlığıyla bölündü. Çünkü ben çoktan sehpanın üzerindeki vazoyu Asır'ın kafasına geçirmiştim. Lavin ellerini ağzına kapamış dolu gözleriyle Asır'a bakıyordu. Asır ise bir elini kafasına dayamış bir halde bana bakıp sırıtıyordu. Bense başta korkup geri çekilsem de hemen sonra tekrar Asır'ın yakasına yapışmıştım. Eren bir yandan Asır'ın kafasına buz koymaya çalışıyor, bir yandan da Ege'ye bağırarak beni gösteriyordu. Her şey o kadar hızlı oluyordu ki hiçbir şey algılayamıyordum. Sanki bir filmin içindeydim.
Ege belimden tutup beni çekmeye çalıştığında karnına bir tekme geçirdim. Homurdanıyor ama bırakmıyordu. Tutup beni kenara çektiğinde yarattığım dehşetle göz göze geldim. Biraz önce daha fazlasını yapmak için uğraşan ellerim, şimdi korkudan titriyordu. Kendimden korkuyordum.
Dolunay Asır kafasına buz koymaya çalışıyor Asır ise onun elini itiyordu. "Çek elini çek."
Emre'yi tamamen unutmuş bir şekilde kendimi dışarıya attığımda, kapının önünde oturmuş Emre'yle karşılaştım. Kaşı ve dudağı kanıyordu. Bunları Asır'ın yaptığı anlamak için dedektif olmaya gerek yoktu. Eve girmeye çalıştığında önünde durdum. "Evimizi nereden buldun?"
En az Asır'ın ki kadar soğuk bir sesle cevap verdi ama onun kadar sakin değildi. "Takip ettirmiştim sizi."
"Sen nasıl bizi takip edersin ya?" Ben sinirlerime hakim olamaz bir şekilde bağırırken bu onun umurunda gibi değildi. Onun sinirli olduğu kişi Asır'dı ve hıncını ondan çıkartmadan gitmeyecekti, yada ben öyle sanıyordum.
"Ayrıntılara takılma."
Beni kenara ittiğinde içeriden Lavin'in ağlama seslerinin yükselmesiyle duraksadı. Asır kapının önündeki merdivenlerden çıkmaya çalışıyor, Lavin ise onun kafasına buz koymaktan vazgeçmeyip ağlıyordu. Diğerleri Asır'la uğraşmaktan vazgeçmiş ve peşini bırakmışlardı ama Lavin bırakmıyordu. Asır ise bize karşı asla sergilemeyeceği kadar nazik bir tavırla onu göndermeye çalışıyordu. "Lavin, çek şunu lütfen ya."
Lavin açık kapıya döndüğünde kıpkırmızı olmuş gözlerini Emre'ye çevirdi. Emre Lavin'e üzülmüş olacak ki arkasını dönüp ilerlemeye başladı. "Okulda hesaplaşırız."
Ne olduğunu, neden buraya geldiğini anlamamıştım ama Asır'la bir ilgisi olduğu belliydi. Kimsenin yüzüne bakmadan yukarı, odama çıktım. Yine kendimi tutamadığım, istemediğim şeyleri yaptığım bir dönemdeydim.
Kafamı yastığa bastırarak yüz üstü yattım. Gözyaşlarım benden izinsiz bir şekilde şakaklarımdan süzülüyordu.
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•Cam Zemin•
Teen FictionYere hızla çarpan yağmur damlaları... O an duyduğum tek şey buydu. Arkamda yıllarca evim dediğim ama hiç bir zaman ait olmadığım yeri bırakıp, son sürat koşuyordum. Bu buz gibi havada etrafımda yağan yağmur damlaları ve ardımda o iğrenç insanın sesi...