Bazen hayatımızda hiç unutamadığımız anlar olur. Belki de sözler. Benim de böyle zamanlarım oldu elbette ki. Bundan sekiz yıl önce, ayak işlerini yaptırmak için beni yanına alan adam, saçlarımı kavrayıp beni yerlerde sürüklerken bir söz söylemişti. Galiba aklımda beni yerde sürüklediği zamanlardan çok, söylediği sözler hafızama yerleşmişti. 'Sen kendini sevmezsen kimse seni sevmez' demişti bana. Bu yüzden eziyet ettiğini söylerdi. Ben kendimi sevmediğim için... Ama ben artık kendimi seviyordum.***
Müdür bir bana bir diğerlerine bakıyordu. Hepimiz ayakta beklerken, Ege müdürün karşısındaki sandalyeye yerleşince müdür bakışlarını ona çevirdi. Fakat beklediğimin tersine sırıtarak Ege'nin sırtını sıvazladığında konuşmaya başladı. "Hoş geldiniz okulumuza çocuklar." Çekmeceye eğilip hepimizin kimliklerini çıkarttığında masaya kimlikleri yaydı. Umut'un gönderdiği adam bu adamı uzun süredir gizlice aradığını bu yüzden sahte kimliklerimizde isimlerimizi değiştirmemize gerek olmadığını söylemişti.
"Siz ikiniz kardeşsiniz sanırım," dedi Doruk'la beni göstererek. "Diğerleri de arkadaşlarınız. Hepiniz beraber okuldan atılmışsınız doğru mu?" Umut bizi yanında büyüttüğü için Doruk'la benim soy isimlerimiz aynıydı. Bu görev boyunca öz kardeş olacaktık anlaşılan.
Evet anlamında başımı salladığımda Doruk yerinde huzursuzca kıpırdandı. Ege sırıtıp elini Doruk'un omuzuna attığında "Evet kardeşler. Doruk kayınbiraderim olur," dedi. Doruk'la aynı anda gözlerimizi belerterek ona baktığımızda Doruk onu yakasından tutup itekledi.
Olay çok ilerlemeden müdür aralarına girdiğinde "Abiler kızabilir böyle şeylere Ege'ciğim." deyip sırıttı. Ege'de ona aynı şekilde karşılık verdiğinde kafam allak bullak olmuştu. Az önce ne olmuştu öyle?
Diğer yanımdaki Eren koluyla beni hayvan gibi dürttüğünde çatık kaşlarla ona döndüm. Alttan alttan sırıtıp beni dürtmeye devam ederken bir anda geri çekilmemle beraber tökezledi ve çaprazındaki müdürün kolundan tutuldu. Asıldı desek daha doğru olurdu sanırım. Eren'in onun gömleğine asılmasıyla tökezleyen müdürün suratı sinirli bir hale büründü.
"Terbiyesizliğin lüzumu yok!" Müdür sert bir şekilde uyarırken Eren kendini toparladı ama bir şey demedi. "Zaten okuldan yeni atılmışsınız, doğru düzgün davranın!" Şu an bir öğrenciydim. Sakin kalmalıydım. Görevi batırmamalıydık.
"Kusura bakmayın," dedim kendimi zorlayarak. "Sınıfımız neresi acaba?"
"12/C'ye gideceksiniz. Alt katta koridorun sonunda," dedi ve eliyle kapıyı gösterdi. Aynı sınıfta olacağımızı tahmin etmiştim. Umut için bunu ayarlamak çok basit olmuş olmalıydı. Önden ben çıktığımda diğerlerinin de çıktığını duymuştum. Eren'in kahkaha sesini duyduğumda arkama döndüm. Asır'a tutunmuş, karnını tutarak kendinden geçercesine gülüyordu. Asır'da alttan alttan gülerek, alaylı bir şekilde Doruk'a bakmıştı. Lavin'in de sırıttığını görebilmiştim. Komik olan neydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•Cam Zemin•
Roman pour AdolescentsYere hızla çarpan yağmur damlaları... O an duyduğum tek şey buydu. Arkamda yıllarca evim dediğim ama hiç bir zaman ait olmadığım yeri bırakıp, son sürat koşuyordum. Bu buz gibi havada etrafımda yağan yağmur damlaları ve ardımda o iğrenç insanın sesi...