HALÂ

257 23 28
                                    

Günler geceleri, geceler ise günleri kovalıyordu. Chanyeol içten içe acı çektiği ve kendisini yeterince suçladığı bir haftayı sürükleye sürükleye geçmişti. Chanyeol kafasında Baekhyun'un yaşadığı ve ya yaşamış olabileceği her şeyi tartarak onu anlamaya çalışmıştı. Onun, bu ilişki de asıl mağdur rolünde olduğunu kabul ediyordu. Bunu kendince asla reddetmemişti. Fakat onun kadar olmasa da kendisi de mağdur durumdaydı.  Çocukluğundan beri kendini diğer arkadaşlarından ayıran hisleri vardı. Bunları saklamak istemiş fakat annesine yakalanmıştı. Baba olmayınca tek çocuk olmanın ajitasyonunu annesinden bolca yedikten sonra asla istemediği bir evliliğe zoraki düşmüştü.  Tüm bunlar onu da mağdur etmiyor muydu? Lily, hamile bir şekilde terkedilmiş, aile adını kurtarmakta ona düşmüştü. Tüm bunları ona anlatmalıydı. Baekhyun istese de istemese de bir kere olsun onu dinlemeliydi. Onu anlayacağını düşünüyordu. En azından bu kadar nefret dolu olmazdı ona karşı. Belki onu affedip, ona geri dönerdi. Hayır, ona asla dönmezdi ama belki nefreti ve kini soğurdu. Onu yüz üstü bırakan sevgilisine karşı. Derin bir of çekti. Herkesin hayatında bir imtihan, bir sınav vardı. Onun sınavı da bu olmalıydı. 

Asla kendi olamamak... 

 Asla hissettiği gibi yaşayamamak... 

Ve asla sevdiği adamla olamamak..

Hoş bu duruma kendisi sebep olmuştu. Başını sağa sola salladı. Bir kere olsun anlatmalıydı. Bu nedenle oturduğu masadan kalkıp hızla dersliğe ilerledi. Son dersini bitirdikten sonra  mesai saatinin dolmasını beklemeden kaçabilirdi. Profesör olmanın iyi yanlarıydı. Öğrencileri ile geçirdiği yoğun birleştirilmiş bir buçuk saatlik ders sonrası baş ağrısını heyecanı ile yenmiş, eve kendini atmıştı. Üzerine rahat bir şeyler giyip bir iki saat kestirdi. Uyandıktan sonra Baekhyun'un okuldan dönmesini meydana bakan yoldan gözledi. Onun eve geldiğini gördüğünde ise ellerinin titremeye başladığını hissetti. Ona yarım saatlik alan verecekti. Üzerini değişmesi ve yorgunluğunu atması için... Yeterli değildi ama biraz daha geciktirirse eğer kendisi çatlayabilirdi. Kendini tutamayıp ayaklandığında çoktan asansöre binmişti bile. Kalbi ağzında atar gibiydi. Reddedecekti büyük ihtimalle ama belki de şansı vardı. Zile elini götürüp bastıktan sonra gövdesini sola kaydırıp kapının solunda kaldı. Kapı deliğinde gözükmek istemiyordu. Çünkü Baekhyun, onu görünce açmak istemeyebilirdi.   Ki açmakta istemeyecekti. Koyu kahverengi çelik kapı hafif gıcırtıyla açıldığında aradan uzanan kafaya gülümsedi. Baekhyun, Chanyeol'u görmesiyle kapıyı kapatmaya çalıştı fakat Chanyeol'un kolunu ve bacağını kapının arasına engel olarak koyması ile kapı kapanmadı. Chanyeol, kapının yine yüzüne kapanacağı korkusuyla seslendi.

"Baekhyun, yalvarırım, bir dinle, seninle konuşmak istiyorum." dedi. Baekhyun ise kapıya yüklenmeyi bırakmamış halde kızgın bakışlarını Chanyeol'a sundu. 

"Ben konuşmak istemiyorum Bay Park, ayrıca bana hitap şeklinize dikkat etmenizi söylemiştim." dedi. Onun sesi, kendi sesine göre daha kısıktı fakat daha hırçın çıkmıştı. Chanyeol yine de elini çekmeden

"Biliyorum, biliyorum, sadece bir kere yalvarırım Baekhyun, lütfen, lütfen sana dokunmadan mümkün olduğu kadar uzak bir şekilde, istersen dışarıda da görüşebiliriz. Sadece bir kere seninle konuşmama müsaade ver. Sana muhakkak bahsetmeliyim ." dedi. Baekhyun demek istediğini anlamadı fakat kapıya eskisi kadar yüklenmiyordu.

"Eğer ki seni dinlersem beni rahat bırakacak mısın?" diye sordu. Chanyeol'un kafaya bir şeyi koyduğu vakit gerçekleştirmeden durmama gibi bir huyu olduğunu hatırlıyordu. Tüm söyleyeceklerini dinlerse onun peşini bırakırdı. Tabi, arkasından başka bir mevzu ortaya çıkmazsa eğer. Chanyeol, onun dediğine hevesle baş salladı. Baekhyun kapıya yüklenmeyi bırakıp arkasını dönerek salonuna doğru ilerledi. Chanyeol açık kalmış kapıdan içeri girip onu takip ettiğinde genç öğretmenin oturduğu kanepede bacak bacak üstüne atmış şekilde onu beklediğini gördü. İçi bir hoş oldu. Eskiden de somurttuğu vakitler bulduğu ilk oturabileceği yere çöker, bacak bacak üstüne atar ve kollarını göğsünde kavuştururdu. Bu onun trip atma yöntemiydi. Chanyeol neredeyse gülümseyecekti. Fakat kendini tutup karşı koltuğa attı. 

Beni Bırakma - Chanbaek - મને છોડતા નહીHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin