Tamam

149 16 4
                                    

Zaman geçmiyordu. Saniyeler zorlukla ve neredeyse itekleyerek sayacından akarken Chanyeol birden meslek hayatında hiç bu kadar yavaş geçen anlara denk gelmediğini fark etti. Belki de hevesle ve dört gözle hafta sonunun gelmesini beklediği içindi. Çünkü zaman geçmiyordu. Bu bir haftacık süre de kızını görmek için  bir iki kere Baekhyun'un kapısına yapıştığında kızıyla beraber istediğini biraz daha alır sanmıştı ama hayır. Bay Baekhyun(!), sinsi planların varlığını hissedip toz olmuştu. 

Baba- kız vakit geçirsinlermiş! 

Sığındığı bahanesinin göz yaşartıcılığına göz devirmişti sadece ama içinde kırılan ve Baekhyun'un  ondan kaçmak için çırpınışlarını fark eden kısımlarına göz devirmek mümkün olmamıştı.  Yalancı bir gülümseme ile durumu geçiştirmişti. Çünkü onu ikna ettikten sonra bir sorun kalmayacaktı. Kendini böyle avutuyordu. 

Derin bir of çekerek başını salladı.

İşe bir türlü odaklanamıyordu. Aklı, zikri ve fikri o olmuştu. 

Baekhyun, Baekhyun ve Baekhyun.

 Onu bıraktığı günler bir kabus halinde tepesindeydi. Baekhyun'a tekrar aynı şeyleri yaşatmazdı fakat Baekhyun'un ömür boyu bu korkuyla sürükleneceğini de tahmin edebiliyordu. Nasıl ikna etmeliydi? O zaman cahil ve korkak olanın bir tek kendisi olmadığına... 

Nasıl ikna etmeliydi?! 

O günden bu zamana kadar geçen her günün onun için acının katlanıp arttığını..! Nefes alırken bile zorlandığını... 

Acı, Baekhyun bu şehirden gittiğinden beri vardı ve asla onu bırakmamıştı. Kimi zaman demir bir zincir gibi boğazını sıkıca tutmuş, onu tüm dertlerinden çekmişti.  Kimi zamanda nefes alabildiğini düşündüğü kısa anlarda birden yoklayarak daha çok kanatmıştı onu. Annesinin ölümünden sonra kalp krizi geçirdiğini fark etmeden titrediği anda onun için her şeyin bittiğini düşünmüştü. 

Fakat şimdi farklıydı. Nefesi geri gelmişti. Hem de hediyesiyle birlikte... Chanyeol daha fazlasını isteyebileceği bir şey olduğunu düşünmemişti. Fakat bu konuda bile tamamen dürüst değildi. Çünkü bir sevgili için görmek yeterli değildi. Öpmek için, sarılmak için ve çok çok koklamak için... Bu küçük şeyleri nasıl istediğini fark ettiğinde şaşırmıştı. Özlem çok beter bir şeydi, bunu anladı.

Cuma günü geldiğinde okula çocuklarını almaya gitmişti. Çocuklarını almadan önce öğretmenler odasına doğru ilerledi. İçeriye girdiğinde öğretmenler onu görünce şaşırıp ilgilenmeye çalıştılar. Müdür yardımcılarından biri Chanyeol'a ilerleyerek 

"Hoş geldiniz Bay Park! Geleceğinizden haberimiz yoktu. Size nasıl yardımcı olabiliriz? Bir şeyler içer misiniz? İkram edelim." diyerek nezaket içeren davetlerden bulundular. Chanyeol aynı nezaketle,

"Teşekkürler, sadece çocuklarımı almak için gelmiştim, gelmişken Bay Byun'a danışmam gereken şeyler olduğu için buraya da uğramak istedim." dedi. Müdür yardımcısı gülümseyerek onayladı ve Baekhyun'un olduğu yere doğru yönlendirdi. Baekhyun kendisine doğru gelen adamı görünce geldiğini farketmemiş gibi yaparak kaşlarını nazik bir şekilde kaldırdı. Nezaketen yavaşça doğruldu. Yüzüne eklediği ilgili öğretmen gülümsemesi ile Chanyeol, ona seslenmeden harekete geçti.

"Hoş geldiniz Bay Park! Nasıl yardımcı olabilirim acaba?" dediğinde Chanyeol'da aynı gülümsemeden ona sundu. İçinden 'fena seni' diye geçirmişti. O güzel ama yalancı gülümsemeyle bile çekiciydi. 

"Merhaba Bay Byun sizin içinde sakıncası yoksa ikizlerle ilgili biraz konuşabilir miyiz? Özel olarak lütfen!" dedi. Baekhyun "tabii ki" diyerek eliyle odanın dışarısını gösterdi. İçinden 'artık kaçış yok sanırım' diye düşünürken heyecanını sakladı. Daha sakin bir koridora yönlendiklerinde Chanyeol hızlı bir şekilde

Beni Bırakma - Chanbaek - મને છોડતા નહીHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin