┏━━━━━━༻❁༺━━━━━━┓
ON BİRİNCİ BÖLÜM
┗━━━━━━༻❁༺━━━━━━┛
OLIVIA, ÇAPULCULARIN KISA ZAMAN İÇİNDE fark ettiği gibi sır saklamakta berbattı. Aslında, o kadar berbattı ki Sirius yüzünü görür görmez bir şeyler olduğunu anlamıştı. Ancak, yüz ifadelerini kontrol etme yeteneğinden yoksun olan Olivia, inatçılığıyla bunu telafi etmişti. Sirius ondan bir cevap almak için ne kadar ısrar ederse etsin, Olivia'nın dudakları sıkıca kapalı kaldı.
"Sadece itiraf et, Olivia." dedi Sirius onu ikna etmeye çalışarak. "Nerede olduklarını bildiğini biliyorum."
Olivia, James'in, ruh halini ve hamileliğinin ilerlemesini izlemek için tuttuğu deftere yazmaya devam ederken onu görmezden geldi. "Neyden bahsettiğini bilmiyorum."
Sirius gözlerini kıstı. "Yüzündeki sırıtış aksini söylüyor. James ya seninle ya da benimle oluyor ve şu anda burada değil. Nerede olduğunu bildiğini biliyorum o yüzden sadece söyleyiver."
Omzunu silkti, Büyük Salon'a doğru yürümeye başladıklarında çantasını kaptı. "Bak, aptal 2, ben aptal 1'in bekçisi değilim, tamam mı? Sanılanın aksine, aslında uyanık olduğum her saati onunla geçirmiyorum."
Aslında, şimdi bunu düşününce, bu bir yalandı. James onu takip etmeden nadiren birkaç saat geçirebiliyordu. Ve genellikle, sadece Quidditch antrenmanı olduğunda yalnız kalıyordu. Öğrenci Başkanı görevlerinde bile, programları birbirleriyle mükemmel bir şekilde uyumluydu.
"Görüyorsun, bugün benim doğum günüm ve tamamen yalnız uyandım."
"Üzücü," diye yorum yaptı Olivia.
"Genellikle en yakın arkadaşlarımla birlikteyim, biliyorsun, diğer üç aptalla hemen hemen kalçadan yapışık sayılırız öyle ki yüzlerimizi değiştirsek, kimse fark etmezdi," diye devam etti. "Ama bu sabah tamamen yalnızdım ve bu sadece iki şey anlamına gelebilir."
Olivia sahte bir ilgiyle kaşını kaldırdı. "Söyle."
"Bu, ya hepimizi duygusallaştıracak güzel bir sürpriz hazırladıkları ya da gelecek haftaya kadar üzerimden atamayacağım muhteşem bir şaka hazırladıkları anlamına geliyor." dedi Sirius. "Kardeşlerimi tanıdığıma göre ikincisidir."
"Dürüst olmak gerekirse, bu senin problemin gibi görünüyor." diye yanıtladı Olivia. "Ve kesinlikle benimle hiçbir ilgisi yok."
"Ama sen bir çapulcusun, ailenin bir parçasısın ve belli ki bir şeyler biliyorsun." diye ısrar etti. "Öyleyse söyle de hazırlanayım."
Olivia onunla yüz yüze geldi, kaşını kaldırdı. "Bak, Black, hamileyim, şişmiş bir balık gibi görünüyorum, bağırsaklarımı kusmak için tuvalete koşarak uyandım, her lanet dakikada en az beş kez işemem gerekiyor ve nedense ayaklarım ağrıyor. Gerçekten beni kızdırmak mı istiyorsun?"
"Sana ne planladıklarını söyleyeceğim," dedi Lucas, Sirius cevap vermeden önce, ikisine yetişti.
Sirius, James ve Olivia'yı ailesi olarak kabul etmiş gibi görünen çocuğa döndü. "Nerede olduklarını biliyor musun?"
Lucas sırıttı, sırıtışı şüpheli bir şekilde James'e benziyordu. "Tabii ki."
"Ve bana söyleyecek misin?"
"Tabii ki."
Sirius çocuğun sözleriyle bir Noel ağacı gibi parladı. "Gerçekten mi?"
"Hayır," diye sırıttı Lucas.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐇𝐔𝐑𝐑𝐈𝐂𝐀𝐍𝐄, james potter (türkçe çeviri)
Fiksi Penggemar❝ SAKİN OL. BENİM ÇOCUĞUMU TAŞIYORSUN! ❞ ❝ VE BU KİMİN HATASI? ❞ ❝ BEBEK YAPMAK İÇİN İKİ KİŞİ GEREKİYOR, OLIVIA. ❞ ❝ SENİ ÖLDÜRECEĞİM! ❞ .・。.・゜ James Potter'dan Olivia Kinsley'i tanımlamasını isteseydin. Onun dışarı taşmış rujunu ve tatlı dilini ve...