Öğretmen şaşkın bakışlarla bana bakmayı sürdürdü.O bakışlar karşısında söylediklerimden çok pişmanlık hissediyordum.
''B-ben özür dilerim.Aslında öyle demek istememiştim.Şeyy annem hakkında konuşmaktan pek haz etmemde,O yüzden sert çıkıştım.'' Sözlerimden sonra öğretmen aslında o kadar da sinirli olmayan aksine , naif bakışlarla bana gülümsedi. Şaka mı bu heyyyy.Ben sana neler söyledim.Sen bana gülüyor musunnn.
''Özür dilemene gerek yok.Benim hatam.Aileleriniz hakkında soru sormamam gerek.Merak ettiğim için sordum canım. Neyse derse dönelim.''sözlerini tamamlamadan çalan zille birlikte;
''Diğer ders devam edelim arkadaşlar.''dedi.Öğretmen sınıftan çıkar çıkmaz.Başımı kollarımın arasına alıp;Sıramın üstüne yattım.O kadar yorgundum ki bir an önce eve gitmek için can atıyordum resmen.Bir an sıramdan başımı kaldırdım. İşte tam da o anda ; O benim yanıma doğru yaklaştı.Kulağıma eğildi ve
''O prenses sen özür dilemeyi biliyor muydun ya ?''diye dalga geçti gülerek.Ben de bana yakın duran yüzüne , yüzümü daha da yaklaştırarak;
''Sadece haksız olan taraf bensem,özür dilerim.Ama seninle olan herhangi bir tartışmamda haklı olan taraf ben olduğun için; Sen pek bu iki kelimeyi benden duyamayacaksın.''
''Emin ol! Senden o iki kelimeyi duymak için can atıcam.Hatta sırf söylemen için bütün servetimi filan verirdim.''
''Neyseki senin egonu tatmin etmek için parayla çalışan ve yalandan sırf böbürlen diye cümleler kuran biri değilim.''
''Çok konuşuyorsun.''
''Gerçekler bunlar.Ayrıca şimdi çekilirsen sıramdan çıkıcam.''boş boş yüzüme baktı sadece bakıyordu.Ulan çekilsene.Hiç bir hareket etmeden boş boş yüzüme bakmaya devam etti.
''Çekilir misin arkadaşım?''önümden yavaşça çekildi.
''Bende bu cümleyi bekliyordum prenses.''dedi ve göz kırptı.Ona cevap yetiştirecek zamanım yoktu çünkü birazdan altıma kaçırabilme ihtimalim daha yüksekti.Sınıftan çıkar çıkmaz koşar adımlarla tuvalete yetiştim.İşimi hallettiğim için rahat rahat sınıfa yürürken; O ve diğer arkadaşları bir yerde toplanmış hararetli bir şekilde muhabbet eediyorlardı.Sadece gruba bir göz gezdirdim ki o da bana baktı.Bana bakar bakmaz gözlerimi çekip sınıfa yöneldim.O da peşimden gelip arkamdan yine kulağıma doğru eğilip;
''Adımı merak ediceğini düşünmüştüm?''
''Ne merak edicem be adını.Banane senin adından.Ayrıca ikide bir kulağıma eğilim kişisel mesafeni korumazsan..''
''Ne olur? Yüzüme top mu atarsın, yoksa başka planların var mı?''
''Biliyor musun ? Seninle uğraşmicam.Çünkü tam bir hödüksün.Ve boşa zaman kaybı olur.''hiddetle kolumu kavrayıp,sıktı.
''Galiba annen sana başkaları hakkında nasıl konuşman gerektiğini öğretmedi.Annenin öğretemediği şeyi öğretmek isterdim ama boşa zaman kaybı olur.'' Dejavu mu yaşıyordum.Ben küçükken babamda aynısını bana yapardı.Kolumu sıkıp annem hakkında saçma sapan konuşurdu.Ona engel olamıyorsam buna olurdum.Suratına bir tane geçirdim.Yanağını tutarak bana döndüğü sırada , işaret parmağımı yüzüne sallayarak,
''Bir daha annem hakkında konuşma asla annem hakkında konuşma.Duydun mu beni.Bir dahaki sefere tek bir tokat değil.Başka şeyler de yersin.Aslında sana bu bile yeter.Diğerlerinin senin küçük düştüğünü görmesi sana yeter.Ama yediğin tokat için küçük düşmedin.Sen insanların geçmişi hakkında konuştuğun için çoktan küçük düştün bile.''şaşkın şaşkın bana bakmayı sürdürdü.Aslında gözleri şaşkınlıktan daha çok pişmanlıkla çoktan dolmuştu bile...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmiş'in izleri
RomanceKadına şiddet'in içinde büyümüş,Bu şiddet'in kanayan yaralarından biri olan ve bu uğurda annesini kaybeden 8 yaşındaki küçük bir kız çocuğunun travmasını konu alan bir hikayedir.8 yaşından bu yana bitmek bilmeyen halüsinasyonlar,rüyalar.Hala geçmişi...