Bölüm 8: HOŞGELDİN

11 0 0
                                    

Nasıl yani ananem ve Atlas tanışıyorlar mıydı? Bir süre şaşkın bakışlarımı ikisi arasında gelgit yaparken bu duruma son vermek ve merakımı dindirmek için ananeme yöneldim. ''Sen Atlas'ı nereden tanıyorsun Şebo''

Daha soruma cevap alamadan dayım birden sarılmıştı. ''Çok korkuttun bizi Kumsal!'' niye bu kadar korktuklarına anlam veremiyordum daha öncede telefonu açmadığım olmuştu ama eve geri döndüğümde bahçemizde polis arabaları yoktu.

''Niye bu kadar korktunuz anlamıyorum. Yeni bir huy mu edindiniz'' ben ve Atlas dışında diğer herkes birbiriyle göz teması kurdu. Neydi bu şimdi telepatiyle mi anlaşıyorlardı. Anlaşıldı herkesin bildiği benim bilmediğim bir şey dönüyor burda. Ben tam ağzımı açıp onlara ne döndüğünü sorucaktım ki

''OOO hep soru mu soracaksın sen bakayım içeri geç bende Atlascığımı uğurlayıp gelicem. HADİ!!'' sözümü kesti ananem.

Neydi şimdi bunların arasındaki samimiyet. ''SİZ NER--'' dayım sözüm bitmeden beni sürükleyerek kapıdan içeri sokmuştu bile.

''YAA ALOOOOOO NELER DÖNÜYOR BİRİ BANA ANLATICAK MI ARTIK!!'' herkes gözünü  kaçırmaya başlamıştı benden herkes. Niye böyle oluyordu. Dayımın yanına gittim.

''Ege bari sen anlat bir şeyler artık'' gözlerini gözlerimle temas ettirmekten kaçırıyordu. Normalde asla böyle yapmazdı. Noldu bu eve bilmiyorum ama gerçekten kötü bir şey olduğunu yada olucağını hissedebiliyordum. Birden kapıyı kapatma sesi yankılandı sessiz salonun ortasında. 

''Gerçekten biri ne olduğunu bana da anlatıcak mı yoksa ben mi öğreneyim'' 

''Tamam önce sakin ol bir yere oturalım öyle konuşalım.''

''Hayır anane bir şeyler saklıyorsunuz ve o neyse şuan burda öğrenmek istiyorum. HEMENN''

''Baban çıkmış'' ne? nasıll?niye? Koskoca salon boğmaya başlamıştı bu cümleyle beni.

''N-na-nasıl?'' 

''O yüzden bahçemizde polisler var . O yüzden bu kadar telaşlandık.''

''Nasıl çıkmış nasıl çıkabilir ya bir kadının bir insanın Benim annemin canına 9 yıl mı hak ettiği 9 yıl mı?'' ellerim titremeye başlamıştı. Aynı sesler kafamın içinde sürekli yankılanıyordu. Gözlerim gittikçe kararıyor vücudumdaki bütün organlar sanki durmuştu. Koca bir boşluktaymışım gibi hissediyordum. Etraftan kulağıma boğuk gelen sesleri duyabiliyordum sadece ''İlacını getirin ÇABUKKKKK. Odasına çıkın ve ilacını getirin.'' ağır gelen gözkapaklarım yavaş yavaş kapanıyordu. Gerisi koca bir karanlık. Uyandığımda odamdaydım. Ve herkes başımda .

''OH Allahım sana şükürler olsun. Kumsal iyi misin yavrum'' Ben nasıldım. Ne hissediyordum.

''Çok korkuttun bizi'' hafif doğrulmaya çalıştım. 

''Kalkma Kumsal biraz dinlen bugün'' onları dinlemiyordum. Dolabıma yöneldim. Askıda olan okul formamı aldım.

''Odamdan çıkar mısınız? Giyinmem gerek malum 1 saate de okulda olmam gerekiyor'' işaret parmağımla kapıyı işaret ettim. Ne olursa olsun dün hiç yaşanmamış gibi davranıcaktım. Sonuçta hiç bir şeyi değiştiremezdim. Ne adalettim. Ne de kanun. Gerçi olsam da ne olurdu ki bir şey değişir miydi? Herkes hiç sormadan odamı boşaltmışlardı. Biliyorlardı çünkü her zaman bir şey yapamayınca o günü o anıyı yapamadığım o şeyi aklımdan silmiş gibi davranırdım. 

'Biz elimizden geleni yaptık sende fazlasını yaptın bunu bil' dayımda son cümlesini kurup odadan çıkmıştı. Kapı kapanır kapanmaz ağlamaya başladım. Sanki bütün gözyaşlarımı akıtmak istercesine ağladım. Yere çömeldim ve deli gibi ağladım. Sanki ağlarsam her şey düzelicekti. Sanki ağlarsam her şey hallolur gibiydi. Başımı kollarımın arasından kurtardığımda gözlerime tek şey takıldı. Komidinimin üstünde duran o fotoğraf. Çerçeveyi elime aldım uzun uzun baktım fotoğrafa.

 Çerçeveyi elime aldım uzun uzun baktım fotoğrafa

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Annemle benim en sevdiğim fotoğrafımızdı. Çerçeveyi elime alır almaz duran gözyaşlarım sadece bir şeyin işaretiydi. Ağlamayacaktım. Ağlamayacaktım güçlü duracaktım çünkü annemde böyle yapmıştı. O da her seferinde benim için güçlü durmamış mıydı? Her şeye benim için katlanmamış mıydı? Şimdi de ben aynısını yapıcaktım. Ben Kumsal Arslan. Bundan sonra ağlamayacağıma yemin ediyorum. Hani bazı çocuklar annelerine bazıları babalarına benzer ya. Hani bazıları birine daha düşkün olur. Hani huyumuz birine çeker sadece. Benim huyum kime çekti bilmiyorum ama o pisliğe çekmemesi için elimden geleni yapıcaktım. Böyle yapınca belki annemde yukarlardan bir yerden hala pes etmediğimi görürdü.

''Evet Anne sana söz veriyorum o pislik sana çektirdiği her acının cezasını çekicek. Yaptığı her şeyi burnundan fitil fitil getiricem.'' Kalktığım yerden doğruldum. Çerçeveyi dikkatlice yerine bıraktım. Formamı giymek için soyunduğumda odada telefonumdan gelen bildirim sesi yankılandı. Kimden geldiğine bakmak için telefonumun ekranını açtığımda sinirle gözlerimi devirdim.

UKALA: Okula gelmeyecek kadar kötü müsün? 

Geçmiş'in izleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin