Bölüm 7: KORKU

18 3 13
                                    

Krizi geçirdiğim andan beri Atlas'ın merak dolu bakışları üzerimden eksik olmuyordu. Bakışları sürekli üzerimde geziniyordu. Dudakları sürekli tam bir şey söylemek için aralanıyordu fakat bir türlü söyleyemiyordu. Söyleyememesinin sebebi aramıza ördüğüm duvardı. Belli ki o da bunu farkedip sormak istediklerini soramıyordu. Resmen meraktan kıvranıyordu. En sonunda dayanamayıp:

''Az önce nol---'' cümlesini tamamlamasına izin vermeyip. Sözünü yarıda kestim.

''Hiç bir şey sorma!!'' dedim hiddetle. Onun telaşlı gözleri yerini hüzünlülere bırakmıştı. Saçma davrandığımı düşünüp sözlerime devam ettim.

''Özür dilerim ama şuan gerçekten bunu anlatmak istemiyorum'' Yavaşça bana döndü. Usulca ellerini ellerime yaklaştırdı. Tam onları sıkıca kavrayacakken, ellerimi birden kendime doğru çektim.

''Sakın!!! sakın bir daha böyle bir şey yapmaa''  

Hoşlanmadığımdan değil sadece onu tanımıyordum ve bana dokunmasına izin veremezdim. Daha doğru düzgün anneannemin dokunmasına bile izin vermezken o asla olmazdı. O günden beri de kimseye herhangi bir temas belirtisi göstermemiştim zaten ta ki az önce ona sarılana kadar. Bu ona karşı çizdiğim sınırın aşılmasına sebep olsa da. Ben o sınırı şuan kendi ellerimle tekrar çiziyordum.  Az önceki tepkisini çeken davranışımdan sonra arabasını gideceğimiz yola sürmüştü. Gözlerini yoldan ayırmadan sanki bana bakmak istemiyormuş bana bakmaktan çekiniyormuş gibi :

''Evin ne tarafta kalıyor bilmiyorum. Tarif edersen evine kadar bırakayım'' diye sordu.

''Okulun bulunduğu yere doğru sür arabayı . Oradan daha kolay tarif ederim'' hala yola bakıyordu. Hata mı yapmıştım. Hayır hayır hata filan yapmamıştım. Ben hata yapmazdım zaten. Kolumdaki saate baktığımda korkuyla irkildim. İlaç saatim çoktan geçmişti . Ve eğer biraz daha gecikirsem bir sonraki krizi çok ta kolay atlatamayacaktım.

''Sağa çekkkk!!'' yine aynısını yapıyordum. İnsanda azıcık kibarlık olur bende o da yoktu maalesef.

''Kumsal şu saçma sapan davranışlarına göz yumuyorum diye bir son veremeyeceğin anlamına gelmiyor.''

''Anlamıyorsun sağa çekmen gerek. Acele etmemiz gerek. Sadece şimdi dediğimi yap. Her şeyi anlatıcam.'' Sanırım bana inanmıştı. Arabayı yavaşça sağa çekti.

''İnn çabuk'' merak dolu gözlerini, gözlerime dikti. Bu sefer daha net bir şekilde:

''Yer değiştiricez evimin önüne kadar'' Hiç eksiksiz talimatlarımı harfi harfine yerine getiriyordu. Noldu birden bire buna. Laf söz dinlemeyen ukala, yerini uslu bir çocuğa bırakmıştı. Yerlerimizi değiştirdikten sonra talimatlarımı sıraladım.

''Kemerini bağla ve herhangi bir para cezasına yada arabanın el konulması gibi risklere hazırlıklı ol.'' Sırıtarak cümlelerimi bitirdiğimde ona döndüm. Atlas halinden pekte memnun gibi değildi.

''Ne o korktun mu yoksa. Korkma korkma kendim aldığım cezayı kendimde öderim.'' gözleri tatmin olmuş gibi yola döndü tekrardan. Hızlıca arabayı okula getirmeyi başardığıma göre evime de sürebilirdim. Hız şiddetini bir tık daha arttırarak eve doğru sürmeye başladım.

''Cezayı filan bilmiyorum ama böyle giderse ikimizde cehennemde hakkettiğimiz yerimizi alacağız.''

''Zaten cehennemi yaşıyorum.'' Gözleri birden bana döndü. Yine o meraklı tavrını takınırken. Ona odaklanmamaya çalıştım. Yoksa bir şeylere cevap vermek için kendimi durduramayacaktım. Bir kaç dakika sonra evimin önüne geldiğimde ortalık karışmıştı. Bahçe polis kaynıyordu. Gözlerim ananeminkileri bulduğunda koşarak yanıma geldi. Sıkıca kollarını bana sardı. 

''Sen nerdesinnnn. Seni arıyoruzz kaç saattir. İnsan bir haber verir.''

''Anane bir anlatmama izin verirsen anlayacaksın'' dediğimde bana bakan gözleri arkama kaydı. 

''ATLASS!! senin ne işin var burda?''




(AZICIK KISA OLDU KUSURUMA BAKMAYIN. İlhamım kayboldu. Bulamıyorum. Yarın upuzun bir yb atıcam.)

(Bu arada #gerçeklik te 18. olduk. Her şey için teşekkür ederim)

      (AYRICA TEXTİNG İ OKUYUP OY ATMAYANLARI ELLERİ BOL BOL DERT GÖRSÜN TEŞEKKÜRLER)

Geçmiş'in izleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin