2. Bölüm "Yoksa Ondan Mı Hoşlanıyorum ?"

185 8 0
                                    

Okulumun 2. günü, dünkü yerime oturmuştum. Burcu daha ortalarda yoktu. Zayıf , boyu neredeyse benimle aynı olan bir kız yanıma geldi. Dünden hatırladığım kadarıyla adı Zeynep'ti. Samimi  olmayan hatta sinsice diyebileceğim şekilde gülümseyip  "Selam, naber?" dedi. Açıkcası biraz şaşırmış olsam da belli etmeden ve onun güşünün tam tersi samimi bir şekilde gülümseyerek " İyi senden ?" dedim. "İyiyim.." dedi, sevimsiz gülümsemesini de attıktan sonra sırasına yöneldi. Bu kızda bir kötülük sezdim. Arkasından karamel rengi olan incecik saçlarının sadece omzundan aşağı sarkmış olduğunu görebiliyordum. Ve gerçekten güzeldi. Onun hakkında olan düşüncelerimden sıyrıldım. Çünkü diğer insanlar gibi iç sesimle zıtlaşmam gayet barışığızdır. İnsan analizleri hariç doğru yorumlarda bulunurdu.

Dersin başlamasına 5 dakika kala sıramın yanına biri yaklaştı. Sırasının üzerine çantasını hızla indirdi. irkildim bir an 

Yabancı kalın ve tok sesli biri  "Bu sıra benim" dedi Yuh kafama ataydın oraya atarken hızını alamamışsındır sen. 

Ona döndüm ve umursamaz tavrımla "Ben geldiğimde pek sahibi varmış gibi gelmedi. Boştu bende oturdum" dedim bacak bacak üstüne attım ve tabiki umursamaz bir şekilde, bi o kadar da şirince gülümsemeyide unutmadım. 

Sesinde bir gram yumusama olmadan aynı sertlikle "Kalk burdan" dedi aksine birde sesi yükselmişti. Daha çok irkilmeme neden olmuştu bu. Arkadan Melih yanında ki boş sırayı göstererek

"Mert, yeni kızı rahat bırakta yanıma otur" dedi yeni ız derken bana göz kırpmıştı. Adı Mert'miş demek ki. Baya sert ve odun birine benziyor. Hayır yani senin yerinse nazikçe söyleyebilirsin bu kadar öküz olmak gerekmez. Diye düşünürken içimden kıkırdadım. Görünüş olarak ise yeşil gözlü, Melih kadar olmasa da uzundu. Saçları kahverengiydi ve rampa modeli vermişti. Birazda kaslı bir görüntüsü vardı. Heh tam zengin, kendini beğenmiş, züppenin tekiyim diye bağırıyord resmen. Mert bastır bastıra "Ben burayı istiyorum" dediğinde sinirle çantamı alıp kalktım. "kibarlık sana hiç uğramamış galiba, al şimdi oturabilirsin" dedim gözlerimiona doğru devirerek. Melih'e dönüp şirin bir sesle "Yanına oturabilir miyim?" dediğimde gülümseyerek "Tabiki de" dedi yayılan eşyalarını toplarken oturdum. Burcu sonunda gelmişti. Beni Melih'in yanına oturmuş görünce haliyle şaşırdı. Bense sadece ona gülümsemeyle yetindim. Hoca da gelmişti ders kimyaydı. Çabuk geçmesini umut ettim. Ders zili sonunda çaldı. Blok kimya dersinden sonra yemekhaneye giderken olanları Burcu'ya anlattım

"Bu Mert çok tuhaf birine benziyor" dedim.

"Biraz soğuktur ama iyi çocuktur, tanıdıkça alışırsın." 

"Herneyse ya" diyip gülümsedim.

Burcu'yla şimdiden iyi anlaşmıştık. Biriyle bu kadar kısa sürede samimi olmazdım normalde. Çünkü bu benim doğama aykırı bir şeydi. Normalde ben birinin iyice huyunu suyunu öğrenir öyle samimi olurdum. Ama bu sefer her şey fazla hızlı gelişti. Bu bence iyi bir dost olacağımızın göstergesiydi. Yemek yemek için masaya oturduk. Melih - ve düşünceme göre arkadaş tayfası içinde Mert de vardı-  "Kızlar buraya oturabilir miyiz ?" diye sordu onun sabah yaptığı gibi gülümsedim ve "Tabi ki" dedim. Melih benim yanıma diğerleri, diğerleri dediysem 3 kişide karşıya oturdu. Burcu da diğer tarafıma oturmuştu zaten. Burcu'nun karşısında sabah ki tuhaf çocuk Mert vardı . Diğer 2'sinin isimlerini unutmuştum. İçlerinden birisi "Eminim sen şimdi bizim adımızı unutmuşsundur." dedi gülerek sanki düşüncelerimi okumuştu. Güldüm "Evet" dedim. "Ben Berk" dedi. Karşımda oturuyordu. Yanındakini gösterdi "Bu da Enes" Enes gülümseyerek selam verircesine başını eğdi. Bende samimice gülümsedim. "Buda Mert, Melih'i zaten tanıyorsun." dedi Mert'e baktığım da zoraki bi tebessümle - ki ona tebessüm demekte fazla kaçar ya neyse- bana baktı bense mimik bile oynatmadım bu tavrı karşısında. Berk "Bundan sonra adımızı unutamassın anlaştık mı?" dedi. "Imm anlaştık" dedim şirince bi kıkırdamayla.

Sevmiştin bu ortamı özellikle de Berk'i. Normal de çok konuşan erkekleri sevmem ama çok sempatikti. Siyah saçı önüne düşecek kadar uzamıştı. Belli tarzı buydu. Boyu uzundu Mert'le neredeyse aynı olacak şekilde. Enes'in sıradan bi karizmatikliği vardı. Gözleri kahverengiydi, koyu kumral bir saç rengi vardı yani benimkiyle aynıydı. Gülüşmelerden sonra yemeğimize başlamıştık. Arada gözlerim Mert'e takılıyordu ama kısa sürüyordu bu olay. Sonra Melih'le konuşmaya başladık. Ciddi duruşunun altında eğlenceliydi şirin bi çocuk varmış meğer. Gülümserken çıkan hafif gamzesi, noluyo ya bana niye bu kadar inceliyorum ki . her neyse bu okula karşı çok önyargılıydım ama o kadar da kötü değilmiş. Zeynep Mert'in yanına oturdu. Baya sınraşıyordu. Böyle kızlardan nefret ederim. Zeynep sanırım Mert'ten hoşlanıyor. Hatta sanırım değil kesin. Tabi ki bu beni ilgilendirmez.

okul sonunda bitti. Evde yine kimse yok. Atıştırmalık bir şeyler hazırlayıp yedim biraz konu tekrarı yaptım. Televizyon izledim ve sonunda odama geçtim. Annemle babamda eve gelmişti zaten. Yatağıma uzandım bir anda aklıma Melih geldi. Onun gülüşü, bana karşı olan davranışları hoşuma gitmişti. Uzun boylu ve zayıftı. Ama çok şirin bi gülüşü vardı. İlk haftadan böyle şeyler düşünmemeliydim. Uyumalıydım.

Sabah zar zor uyandım her zaman ki gibi . Giyin, kahvaltı derkenokul saati yaklaşıyordu. Çantamı alıp evden çıktım. Okula alışmaya başlamıştım. Zaten sürekli taşındığımız için çabuk uyum sağlamayı öğrenmiştim. Sınıfa girdiğimde Burcu benden erken gelmiş ve Melih'te orada oturuyordu. Gülümsedi ve işaret parmağını oynatarak gel işareti yaptı. Gülümsedim, ona dopru yürümeye başladım. bir anda Mert ayağa kalktı çarpıştık gibi bi şey oldu. Dengemi sağlayamayıp düşüyordumki Mert birden belimden kavradı ki kavramasa şuan yerdeydim. Endişeli gözlerle 

"İyi misin, bir yerine bir şey oldu mu ?"diye sordu.

Odun ve kaba görüntüsünün yanı sıra onu böyle görmek açıkcası beni baya şaşırttı. Şaşkınlığımı fark etti ama ani düşmemden dolayı olduğunu zannetti.

"İyiyim, sorun yok" diyerek doğruldum.

Baya yakın mesafe vardı aramızda o geri çekildi bende ilerledim. bu çocuk cidden çok tuhaf. Melih'in yanına oturdum.

"İyi misin ?" dedi

"İyiyim ya" diyerek gülümsedim.

Saçlarıma baktı ve elini uzattı. Gülümseyerek saçıma takılmış kağıt parçasını aldı.

"Sanırım Mert'in sırasından gelmiş" 

Eh tabi haklı saçlarım bildiğin çocuğun sırasını işgal etmişti. Saçımdan kağıdı aldıktan sonra saçımın bi kısmını kulağımın arkasına sıkıştırdı. Bu duygu , ah hayır istemiyorum. Ama malesef kararı ben veremiyordum. Sanırım ben ondan hoşlanıyorudum. Sarışın uzun boylu çocuktan, Melih'ten...

Bu duyguyu tam olarak kestirmek şimdilik imkansızdı. Bu duygu Melihi'in bana yakın davranmasından dolayı da olabilir, küçük bi hoşlantıda olabilir. Gerçek bir aşkın başlangıcı bile olabilir. Bu çelişkinin sonucunu sadece zaman verebilir.

Yağmurun SesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin