Sabah yüzüme dökülen suyla bir anda ‘Lann!!’ diye bir bağırışla uyandım. Karşımdakinin kim olduğuna bakmak için ellerimle gözlerimi ovuşturduğumda Can’ın sinsice sırıtan suratıyla karşılaştım. ‘Napıyon olum sen?’ diye sordum sinirle. Derin bir oh çekip ‘Sonunda uyanabildiniz majesteleri!’ dedi bıkkınca ve devam etti ‘Ne ağır uykun var kızım o kadar bağırdım ufak bir tepki bile vermedin.’ Dedi şaşırarak. Esnerken yatakta doğruldum ve ‘Sana da günaydın canım kuzenim.’ Dedim gülerek ardından ‘Saat kaç?’ diye sordum merakla. ’10.00 a geliyor.’ Dedi Can. ‘E daha erkenmiş.’ Diyip tekrar yatağa bıraktım kendimi. Can kollarımdan çekiştirerek ‘Kalk kızım yeter bu kadar uyuduğun.’ Dedi. Ben de ona direnmenin ne kadar saçma olacağını düşünüp yataktan kalktım. ‘Yatağını özlemişim. Her zamanki gibi oldukça rahattı.’ Dedim sırıtarak. Buna sinirleneceğini biliyordum. ‘Seni kollarımın arasına alıp boğmadan sus!’ dedi emir verir bir tavırla. Ben de elimle ağzımı fermuar varmış gibi kapatarak salona indim.
Herkes uyanmış Nazlı evin önündeki havuza girmişti. ‘Beni beklemden mi kahvaldı yaptınız?’ diye sordum hem üzgün hem de şaşkın tavırla. Kahvaltılarda birlite olmayı sevdiğimi herkes bilir neredeyse. Can arkamdan gelip ‘Biz dışarıda yapacağız. Arkadaşlarım da olacak.’ Dedi. Bir an durdum ve ‘Arkadaşların mı? onlar benden oldukça büyük. Neden benimle takılmak istesinler?’ diye sordum. Can gülümseyerek ‘Bilmem, seni görmek istediler. Geçen yıl geldiğinde çoğu burada değildi biliyorsun.’dedi. Aklıma gelen düşünceyle bir an tedirgin bir şekilde ‘Beni orada bırakıp arkadaşlarınla biryerlere gideceğini söyleme sakın.’ Dedim Can’a. Ufak bir kahkaha atıp burnuma hafifçe vurdu işaret parmağıyla. Refleks olarak gözlerimi kıpraştırdım. ‘Saçmalama tatil boyunca sen ne dersen o olacak.’ Dedi. Ben de devam ettim ‘Ah buraya daha uzun süreliğine gelmek isterdim doğrusu.’ Dedim. Can odasına doğru çıkarken ‘Sınırları zorluyorsun Bücür.’dedi ardından devam etti ‘Hadi hazırlan çıkalım.’dedi. Başımla onaylayıp hemen bavulumun bulunduğu odaya girdim.
Bavulumdaki kıyafetler odada bulunan dolaba yerleştirilmişti. Hemen kot şortumu üzerine beyaz bol bir tişört giyindim. Saçlarımı açıp kendi haline bıraktım. Yaşımın gerektirdiği üzre makyaj yapmadan odadan çıkıp salona indim. Sırt çantam salondaydı içinden parfüm alıp sıktım ve yanında bulunan diğer çantama gerekli şeyleri koyup kapıya ulaştım. Can beni tepeden tırnağa süzdükten sonra ‘Dayım sana bu şortları nasıl alıyor anlamıyorum.’ Dedi. Sırıttım ve ‘Şşş orasına karışma.’ Dedim. Telefonumun Can’ın odasında kaldığını hatırlayarak bir şey demeden yukarı çıkıp telefonumu aldım. Tabiki de birsürü mesaj vardı ama ben hiçbirini cevaplamadım –Azra’nın ve Berk’in mesajı dışında. Kapıya geldiğimde Can’ın sıkılmış surat ifadesini gördüm. ‘Tamam artık hazırım hadi gidelim.’ Dedim koluna girerek. Beyaz düz taban ayakkabılarımı giyip evden çıktım.
‘Çok yürüyecek miyiz?’ diye sormaktan kendimi alamadım. ‘Neredeyse geldik’ diye bir cevap alınca mutlu oldum. Bu sıcakta uzun yol yürüyemem haliyle. Aslında şimdi neden arabayla gitmmediğimizi anladım. Ben böye kendimle konuşurken bir kafe gördüm. Can kafeye doğru ilerlerken ben de kafeyi inceliyordum. Üniversite öğrencileriyle dolu büyük lüks bir kafe. Dışarıdan bakılınca kahverengi tonlarının hakim olduğunu görebiliyordum.
İçeri girdiğimde ise yoğun taze kahve kokusu burnuma geldi. Kahve kokusunu her zaman sevmişimdir. Kalabalık bir gruba doğru ilerlemeye başladığımızda bir ana afalladım. Heyy! Bunlar çok fazlalar ayrıca hepsi benden büyük. Ben burda sıkılırım ama! Yanlarına ulaşmadan Can’a ‘Bunlar bende büyükler Can. Beni görmek istediklerine emin misin? Ben onların yanında tipik bir ergen kalıyorum.’ diye sordum. Can gülerek sorumu cevapladı. ‘Evet Bücür hepsi seni görmek istiyor. Onlara senden ve olgunluğundan oldukça bahsettim.’ Can bana olgunum mu dedi şimdi? ‘Olgun olduğumu neden bana hiç söylemediğini merak ediyorum doğrusu.’derken işte o kalabalık grubun yanına gelmiştik. Can’ın ‘Selam millet!’demesiyle herkes bize döndü. Bu kadar gözü üzerimde görmek büyük ihtimalle yanaklarımı kızarmaya yetmişti. Yüzüme bana yakıştığını düşündüğüm gülümsememi takarak herkesin gözüne teker teker baktım. Neden bu grup güzel kızlar ve tatlı çocuklardan oluşuyor? Yakışıklı erkeklere her zaman tatlı çocuk demişimdir.