Mehmet Burhan gerçekten benim olalı tam bir ay olmuştu. Ona karşı hislerim her geçen gün büyürken beni daha mutlu etmeye başlıyordu. Evet belki hala aşık değilim ama küçük bir hoşlantı da değil hissettiklerim.
Birazdan Mehmet Burhan'la buluşmak için evden çıkacağım ve her onun yanına gitmemde olduğu gibi heyecandan ölecekmişim gibi hissediyorum. Aynı serviste olduğumuz için beraber oturuyoruz ve her zaman heyecanlanıyorum. Sabahları onun kokusuyla onun omzunda uyumak çıkışta ise onun huzuruyla tüm yorgunluğu atmak paha biçilemez bir tat.
Çantama kulaklıklarımı da koyup evden çıktım. Her zamanki gibi AVM'nin arkasındaki parkta buluşacaktık. 1. ay olduğu için ona üzerinde ikimizin fotoğrafının olduğu bir bardak almıştım. O da hediye aldığını söylemişti. Aldığı hediyeyi merak etmiyorum desem yalan olur.
Kışın tam ortasında olmamız montumu daha sıkı sarılmama sebep olmuştu. Parka yaklaştıkça kalp ritmim değişmeye başlamıştı. Her buluşmamızdaki ritim değişikliği ona karşı gerçekten bir şeyler hissettiğimi gösteriyor olsa gerek. Yüzümde aptalca bir tebessümle yürürken geçmişimi düşündüm. Tamam belki çok ağır şeyler değildi ama beni sarsmışlardı. Güleceğimi bile düşünemezken mutlu olmam hayatın bana sunduğu bir ironi.
Ve işte kalp ritmimin değişmesindeki başrol...
Onu görünce farklı oluyorum. Tanımlayamadığım bir duygu sanki. Farklı hissettiriyor. Onu severken korkuyorum da. Saçma bir güven duyuyorum ve bunun canımı yakmasından korkuyorum. Aşkını hissettirmesi ona güvenmemin başlıca sebebi zaten. Belki de onun aşkına inanıyorum. Belki de aşkından dolayı böyle hissediyorum.
Herneyse...
-4 saat sonra-
Eve dönüş yolunda tabiki Mehmet Burhan'ı düşünüyordum. Düşüncelerimi bölen telefonumun sesi oldu. Ekranda Masal yazısını görünce şaşırmadım değil. Bekletmeden cevapladım aramasını.
'Efendim'
'Ayşen müsait misin?'
Sesi titriyordu. Büyük ihtimalle ağlıyordu.
'Müsaitim de sen iyi misin?'
'Degilim. Yanıma gelir misin?'
Nerede olduğunu öğrendikten sonra taksiye binip Masal'ın yanına gittim. Masal sınıftan arkadaşımdı. Yakın arkadaştık. Ve şuan neden ağladığını az çok biliyordum. Araf yine bir şey yapmıştı kesin.
Masal'ın evinin önüne geldiğimde zili çaldım. Kapıyı Masal'ın kardeşi Beyza açtı. Onu öpüp hemen Masal'ın odasına girdim. Bu eve çokça girip çıktığım için herkes normal karşılıyordu artık.
Odaya girdiğimde Masal'ın kollarını bana sarmasını beklemiyordum. Bende sap gibi kalmamak için kollarımı ona doladım. Biraz ağladıktan sonra nefes alış verişinden sakinleştiğini anladığımda ondan ayrılıp yatağın kenarındaki puflara oturduk.
'Ne oldu?' diye soru yönelttim. Derin bir nefes alıp konuştu. 'Araf Ahsen'le çıkmaya başlamış.' Oha! Koskocaman bir OHA! Gözlerimin yuvalarından çıkacakmış gibi pörtlemesine engel olamadım. 'Ahsen senin Araf' ı sevdiğini bilmiyor mu?' Ahsen de sınıftan arkadaşımdı ve az çok anlaşabiliyorduk ama ben onun arkadaşlığına inanmıyordum. İki yüzlülük yapıyordu. 'Evet biliyordu ve şimdi sence bu yaptığı ne oluyor?' Tabiki de 'Götlük?' dedim sorarcasına. Başıyla onaylamakla yetindi. Sonrasında Masal'ın kafasını dağıtmak için farklı farklı konulardan muhabbet ettik. Muhabbetimizi bölen şey ise annemin ısrarcı aramasıydı.
Annemin emri ile eve geldim. Herkesin kendi kafasında takıldığını farkedince odama geçip sevdicekle ve sınıfın WhatsApp grubunda mesajlaşmaya başladım. Uykumun geldiğini farkettiğimde ise direnmeyip uykuya çekildim. Uyku sarhoşluğu beni bulmadan Ahsen'le konuşmayı aklımın bir kenarına not ettim. Ve uykuya teslim oldum.