-O zaman boşverin kahveyi. Çay yapıyım size.
Demliğe uzanırken Arel durdurdu.
-Boşver çayı şimdi, uğraşma. Salonda konuşuruz işte.
-Tamam o zaman. Neşe, canın çay çekiyor muydu?
Neşe gülümseyerek başını salladı.
-Hayır çekmiyor.Salonda yerimizi aldıktan sonra biraz gözümü dinlendirdim ama zihnim dinlenmek bilmiyordu. Yusufuma bunu kim yaptı, Yusuf onlara ne yaptı ve neden bu konu hakkında hiçbirşey söylemiyor bize?
- Eğer uyanırsa yine canı sıkılır ve zıplamaya başlar. En iyisi ben evden ps'yi getiriyim de oynarız hep beraber.
Arel'in teklifiyle gülümsedim. Neşe ise benden daha fazla heyecanlanmış, gözleri ışıldıyordu.
- Yarışma da yaparız. Şampiyonlar ligi gibi.
Arel ayaklanmadan önce sevgilisini kendine çekip saçına öpücük kondurdu.
-Olur aşkım. Hatta ödüllü olsun.
-Ödülü ne olacak?
Sorduğum soru bir süre düşünceye itti hepimizi.
-Ben getiriyim de o zamana kadar karar veririz.Arel Ps'yi getirdiğinde Yusuf hala uyuyordu. Bizde sessizce oynamaya başladık.
-Arabaya nasıl binmiştiniz?
-Üçgene bas.
Yusuf gözlerini ovuşturarak salona girdi. Hepimiz Yusuf'a bakarken o hiçbirşey demeden çıkıp kapıyı kapatmıştı. Kalkıp peşinden gittik. Mutfağa girip su içti.
-Yusuf, daha iyi misin?
-Canın yanıyor mu hala?
Hepimizin gözlerinin içine baktı. Biz bir cevap beklerken konuştu.
-Size de günaydın beybisi.
-İyi akşamlar Yusuf ama artık yarandan bahseder misin bize?
-Ben iyiyim de akşam mı oldu?
-Evet.
-Siz oyun mu oynuyordunuz?
-Arel Ps'yi getirdi, onu oynuyoruz.
-Bende oynayacağım!
Mutfaktan çıkıp salona koşmaya başladı.
-Dur koşma düşeceksin!
-Ah!
İçeriden gelen ses ödümü kopardı. Umarım dikişleri patlamamıştır.Arel koşmaya başladı biz de peşinden. Neşe'yle salona girdiğimizde Yusuf'un yanında durup sinirle ona bakan bir adet Arel ve ps'nin karşısında oturmuş oynayacağımız oyunu açan bir adet Yusuf ile karşılaştık.
-Bize açıklamak istediğin birşey var mı?
-Önemli birşey yok. Sadece baktım gelmiyorsunuz, bende hızlı gelmeniz için seslendim.
-Düştün sandık zeka küpü!
-Hadi kapışalım. Gel Arel ilk biz.
Arel sinirliydi ama Yusuf'un kalbini kırmak istemediği de belliydi. Reverans yaparak konuştu.
-Emedersiniz majeste.
Arel, Yusuf'un yanına oturup konsolu aldığında maça başladılar. Yusuf'un kendi kalesine top atması, topu oyuncuları arasında gezdirmesi, durduk yerde Arel'in oyuncularını sakatlaması ve tabiki Arelin attığı gollerden dolayı 5-0 Arel yendi.
-Oğlum manyak mısın? Oyuncularımdan ne istedin? Bak kaç futbolcu sakatlandı senin yüzünden!
Arel konuşurken Yusuf kaşlarını çatmış, dudaklarını büzmüş, kollarını bağlamış koltuğun köşesine sinmişti.
-Ben kazanıcaktım!
Kahkaha attım. Üç yaşında bir çocuk gibi gözüküyordu. Arel konuştu.
-Kendi kalene gol atarken kazanmayı nasıl düşünüyordun?
Yusuf cevap verdi.
-Oyunun yarısında kalenin yeri değişti. Kafamı karıştırdı.
-Peki ya ikincisinde?
-Tamam, o belki zevk için olabilir.
-Sıra bizde beyler. Uzmanlara yol açın.
-Tabiki efendim, ne demek. Lütfen buyurun.Neşeyle birlikte kıyasıya mücadele etmeye başlamıştık. Tabi ilk turda elenen futbol dahisinin izin verdiği kadar.
-X'e bas x'e... Koş, şimdi pas... Daha hızlı koş.
-Ya Yusuf tepinme tepemde!Kazananlar yani Arel'le Neşe de tezahüratlar eşliğinde yarışırken annemler içeri geldi.
-Hoşgeldiniz çocuklar. Futbol mu oynuyorsunuz?
-Hoşbulduk Aylin teyze.
-Hoşbulduk.
-Aylin bir el bizde mi oynasak? İzin var mı çocuklar?
-Tabi, tabiki de siz oynamayı biliyor musunuz?
-Elbette biliyoruz. Hatta Aylin teyzenizi kaç kere yenmişliğim var.
Diyerek yandan bir bakış attı babam anneme. Annem tek kaşını havaya kaldırdı.
-Öyle mi Tanercim? Kaç kere yenilmişliğim var diyecek olmayasın?
Dedi annem yenilmişliğmi vurgulayarak.-Oynamadan öğrenemeyiz hayatım.
-Tamam, çocukların maçı bitsin de bakalım kim kimi yeniyormuş.
Arel'le Neşe şimdi oynamalarını teklif etsede annemler beklemeyi tercih ettiler. Arel kazanınca konsollar devredilmiş, yerler alınmıştı. Bu sefer Yusuf bile soluksuz maçı izledi. Son dakika atılan golle oyun olduğunu unutup gerçek bir taraftar gibi bağırdık.
-Evet Taner? En son ne demiştin?
-Tamam, sen kazandın. Bükemediğin eli öpeceksin.
Diyerek annemin ellerine bir öpücük kondurdu.
Hep bir ağızdan konuştuk.
-Oo...
-Hey! Cıvıtmayın bakıyım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonradan Kahraman
Novela Juvenil(Devam etmeyecek. Yarım) Lisede birbiriyle zıt özelliklere sahip olan kişilerden oluşan bir arkadaşlık gurubu düşünün. Okulun en popiler çocuğu, sınıfın sessiz çekingen kızı, yaptığı manyaklıklarla ünlenmiş biri ve mantığıyla hareket etmeyi seven, s...